Son Güncellenme:
Bir zamanlar Namibya çöllerinde tabiat anaya ve kum fırtınasına karşı sürekli mücadele eden; elmas madeninin keşfiyle gelişen çölün yuttuğu Kolmanskop kasabası şimdi terk edilmiş durumda.1908 yılında Afrika'nın Namibya kentinde demir yolu işçisi Zaharias Lewala, yerde parlayan bir taş gördüğünde bunun bir elmas olduğunu fark etti. Bu genç işçinin keşfi insanların kaderini değiştirirken, bölgede yaklaşık 50 yıl refah içinde sürecek bir yaşamın kapıları da açılmıştı; ta ki 1954'te çöl tamamen terk edilene kadar.
O dönem Alman sömürgesi olan Namibya'da elmas bulunduğunu duyan yerli halk, bölgeye akın ederek elmasa hücum etmeye başladılar. Yağma haberini alan Alman yetkililer bölgeye girişleri kapattı. Elmasın keşfinden sonra çölde Kolmanskop kasabası kuruldu. Tabii yapılan evler de, Alman mimarisinin stilini yansıtıyordu.Canlanan kasabada neler yapılmadı ki! Hastaneler, balo salonları, elektrik santralleri, tiyatro, spor salonu, kumarhane, havuzlar açılan çölde, cennet gibi bir kasaba yarattılar. Elmasın verdiği zenginlikle hiçbir masraftan çekinmediler. Kilometrelerce uzaktan bölgeye düzenli olarak su taşındı.
Kolmanskop'un bir önemi de Afrika'da tramvayın yapıldığı ilk şehir olmasıydı. Küçük bir demir yolu bağlantısıyla civardaki Lüderitz liman kentine ulaşılıyordu. Çölde yaşamanın zorluklarını, zenginliğin gücüyle en aza indirgiyorlardı. Sürekli fırtına sebebiyle evlere dolan kumlar da düzenli olarak temizleniyordu.Alman madencilerin zenginliğin büyüsüyle ikamet ettikleri bu çölde sona geliniyordu. I. Dünya Savaşı'nın bitişine doğru elmas madeni tükenmeye başlamıştı. 1950'lere gelindiğinde ise Kolmanskop'un güneyinde yeni ve çok daha büyük elmas rezervleri keşfedildi. Kasabada maden tükenince, kasaba sakinleri de burayı terk etti. Çölün ortasında geçen gösterişli hayatın yerini hayalet bir kasabanın sessizliği almıştı.
Günümüzde Namibya devleti hala elmastan yüksek miktarda gelir sağlıyor. Kolmanskop'tan da geriye Western filmlerini anımsatan yıpranmış evler kalmış durumda. Fırtına sebebiyle odaların yarıya kadar kuma boğulduğu evlerin badanaları soyulmuş, çatılar uçmuş, tek tük kalan paslı eşyalarsa çevreye savrulmuş. İçlerinden sadece 1-2 ev görevliler ve turistlerin görmesi için kullanılıyor, fırtınaya karşı temizlenen odaların bakımı yapılıyor. Bu evlerde ziyaretçilerin oldukça ilgisini çeken o dönemden kalma antika eşyalar yeni gibi duruyor.
Bu hayalet kasaba, hikayesi Güney Afrika'da geçen çok sayıda film ve dizi çekimleri için kullanılmış. Namibya Hükümeti'nin izinsiz girmeyi yasakladığı Kolmanskop'a dilerseniz turla da gidebilirsiniz. Kasabanın ürkütücü ve tarihi atmosferi fotoğrafçılar için eşsiz bir malzeme niteliği taşıyor. Profesyonel fotoğrafçılar evlerde çektiği karelerle bölgeden memnun ayrılıyorlar. Kasabayı ziyaret etmek isteyenlerin, buranın sürekli fırtınaya maruz kalan bir çöl olduğunu göz önünde bulundurarak hazırlıklarını ona göre yapmaları gerekiyor.