25.04.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:
SONGÜL HATISARU - HAFTANIN SÖYLEŞİSİ
Dünyanın en büyük hızlı tüketim ürünleri şirketinden Unilever, Türkiye’de 1952’den bu yana faaliyette. Global 500 firma arasında ilk 60 içinde. Türkiye Unilever ise 1 milyar euro’yu aşan cirosuyla global şirketin en büyük 9. ekonomisi durumunda. Geçtiğimiz hafta şirketin amiral gemisi Knorr’un davetlisi olarak Almanya’daki merkezini ziyaret ettik.
Unilever Gıdadan Sorumlu Başkan Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Seçkin’i bulmuşken hazır çorbayla ilgili merak ettiklerimi de sordum. Aynı zamanda gurme olan Mustafa Seçkin, Şarap Dostları ve Mutfak Dostları Dernek’lerinin aktif üyesi. Uluslararası alanda en köklü gastronomi organizasyonlarından ‘Chaine De Rotisseurs’ derneğinin de üyesi olan Seçkin sorularımı yanıtladı.
*Dünya Unilever’in yıllık cirosu, çalışan sayısı nedir? Kaç marka, kaç ürününüz var?
Yıllık ciro 45 milyar euro’yu aşıyor. Yarısı gıda, yarısı kozmetik ve deterjan ürünlerinden geliyor. Bu ciroyla dünyada ikinci büyük gıda firmasıyız. Çalışan sayısı 200 bin civarında, 170 ülkede faal. 400 civarında markamız var, gıdada 30 bin, kozmetik ve deterjanda da 30 bin kadar ürünümüz var. Omo, Dove, Lipton bir milyar euro üstü ciro yapan markalarımızdan. En büyük markamız yılda 5 milyar euro ciro yapan Knorr. Türkiye Unilever olarak merkezin dünyadaki 9. büyük şirketiyiz. Türkiye’deki çalışan sayısı 4 bin 500 civarında, ciro da 1 milyar euro’nun üstünde.
* Türkiye’de kaç fabrikanız var?
Çorlu’da margarin ve dondurma, Rize’de çay (üç adet), Çayırova’da Knorr, Gebze’de kozmetik - deterjan fabrikası olmak üzere 7 büyük fabrikamız var.
Antepfıstıklı’yı yarattık
* Geleneksel Türk tatlarına yönelik çalışmalarınız var. Yöresel çorbalar çıkardınız, bu çalışmaları yaparken Avrupa’ya pazarlanabilir Türk yemeğinin hangisi olabileceğine yönelik bir izlenim edindiniz mi?
Antepfıstıklı dondurma. Algida markamız Maraş usulü dondurma ve Antepfıstıklı dondurma üretti. Maraş çok yerel olduğu için gitmedi. Ama Antepfıstıklı dondurma artık İtalya’da dahi çok aranan çeşitlerden. Dondurmadaki en global markamız Magnum bile kullanıyor. Merkez, Antepfıstıklı dondurmanın Türkiye’deki başarısını görünce başka ülkelerde de kullanmaya başladı. Ama maalesef Türkiye’den dondurma ihraç edemiyoruz.
* Neden ihraç edemiyoruz?
Dondurma sütlü ürünler kategorisine girdiği ve Türkiye süt ihraç edemediği için dondurma da ihraç edemiyoruz. Çorlu’da Avrupa’ya 1.5 saat uzaklıkta mükemmel bir fabrikamız var. Buradan Avrupa’nın birçok ülkesine magnum’larımızı, cornetto’larımızı göndermemiz mümkün. Sadece biz değil bütün süt üreticileri, birtakım dernekler, firmalar lobi yapıyor. Yapıcı gelişmeler de var. Dondurmada da ihracat yapacağımız günlerin çok uzak olduğunu düşünmüyorum. Dondurma sütlü, kalsiyum açısından zengin harika bir tatlı. Tüketimi artıyor. Şimdi ikinci bir yatırımımızı yapıyoruz. Çorbada ise Türki Cumhuriyetler ve İran başta olmak üzere 16 ülkeye ihracat yapıyoruz.
* Nerede olacak bu yatırım, kaç kişi çalışacak?
Konya’ya büyük bir dondurma fabrikası yapacağız. Rakamı henüz açıklamak istemiyoruz. Mevsimine göre 250 - 800 kişi çalışacak. Dondurma pazarı büyüyecek. İhracat da başlarsa katlayarak büyüyecek üstelik. Konya’nın Türkiye’nin merkezinde yer alması, lojistik açıdan bir avantaj sağlıyor. Çorlu fabrikamızda Ar-Ge departmanızda var. Sürekli inovasyon yapıyoruz. Magnum’da Belçika çikolatasıyla kaplı içinde büyük parçaların olduğu üst düzey bir çeşit çıkardık. Maraş Kesme dediğimiz bıçakla kesilen çok güzel bir dondurma yaptık.
* Türk hazır gıda pazarının büyüklüğü ne kadar?
15 milyar euro civarında.
50 Türk ‘Küresel Liderler’e katıldı
* Türkiye Unilever olarak kaç küresel lider ihraç ettiniz şu ana kadar?
50’nin üzerinde Türk yönetici. Bu arkadaşlarımız Unilever’in dünyadaki çeşitli operasyonlarında yönetim pozisyonlarında çalışıyorlar. Ancak en tepe noktasında şu an Türk yok. İnşallah bir gün o da olacak.
‘Patates çift pişirilmeli’
Çok güzel yemek yapan Mustafa Seçkin, dışı kızarmış ama içi yumuşacık patates tava yapmanın sırrını da anlattı; Eşit büyüklükte kestiğiniz patatesleri önce kızgın yağa atın. Yaklaşık bir dakikada altın sarısı rengini alıp, kabuk bağladığında hemen çıkarın. Biri iki dakika bekleyip ikinci kez tekrar kızgın yağa atın. Çıtır çıtır olur.
Mutfaktaki masum yalanlar
* Hazır çorbayla evde yapılmış çorbayı ayırt edemeyen erkekler var mı?
Bazı erkekler, eşlerinin hazır gıdalar kullanmasını istemiyor. Yapımı daha zahmetli yemeklerin daha lezzetli olduğuna dair bir kanı var. Oysa kadınlar çoğu zaman pratik yemekleri de tercih edebiliyorlar. Bu genelde çorbada oluyor. Salça sonra. Son derece kullanışlı, renk veren bir ürün olmasına rağmen bazı erkekler yemekte salça kullanılmasını da istemezler. Eşler bunu da gayet güzel kullanırlar, kimse de farkına varmaz! Bunlara evdeki mutluluğa katkısı olan masum, beyaz yalanlar deniyor.
* Türk kadını mutfakta ne kadar zamanı geçiriyor?
Günde ortalama 2 - 3 saat, Avrupalı kadın ise yarım saat. Yabancılar çok özel günlerde evde yemek pişirir. Günlük rutinde hazır yiyecekleri mikrodalga fırında ısıtmak ile sınırlıdır mutfak işi. Hazır gıda onlarda daha yaygın ve hayatın içine girmiş durumda. Türkiye’de 4 çorbadan birisi paketlenmiş çorbayken Avrupa’da bu oran yüzde 90’larda. Avrupa’da çalışan kadın oranı çok yüksek. Çalışmasa da yapmak istediği ilk şey şey yemek değil. Sosyal hayatın içinde olmak, spor yapmak, kendine bakmak, gezmek, tatil yapmak istiyor kadınlar.
Kimyasal işlem yapılmıyor
* Yeni çıkardığınız ‘Aş çorbaları’ hakikaten çok güzel ve doyurucu. Talep nasıl?
Standart hazır çorbalardan bir adım önde. İnsanlar anneannelerinin, babaannelerinin yaptığı, hafızalarında kalan tatları istiyorlardı. Çok sevdiler. Erişteli, makarnalı, mantılı çorbalar. Hem lezzet, hem nostalji hem de doyurucu çeşitler.
* ‘Hazır çorba kanser yapar’ diyenler de var. Nasıl hazırlıyorsunuz çorbaları?
Bu artık bir şehir efsanesi bile değil. O kadar boş bir inanç ki bu. Kimyasal işlem, kimyasal katkı maddesi yok ki çorbalarımızda. Tarhana nasıl yapılıyorsa, hazır çorba da öyle yapılıyor. Kurutulmuş gıda var içinde. Kurutulmuş gıdanın suyu alındığı için içinde enzim veya bakteri gelişmiyor. Bakteri gelişmediğinden koruyucu koymaya da gerek kalmıyor. Evde suyla buluştuğunda ilk gündeki tazeliğiyle kullanıyorsunuz. Olabilecek en doğal ve bin yıllardır kullanılan saklama yöntemlerinden birisidir bu. Üstelik hijyen açısından çok daha iyidir hazır çorba. Bütün ürünleri güneş gören tarlalardan mevsiminde alıyoruz. Bu da içindeki besin değerlerinin daha yüksek olmasını sağlıyor. Dünyada yılda 1.2 milyon ton sebze satın alıyoruz. Zamanında aldığımız için daha ekonomik oluyor. Bu düşük fiyat olarak tüketiciye yansıyor.