06.08.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
Levent Köprülü - Otokolik
Yüksek teknolojili donanımlara sahip otomobiller, elektrikli araçlar, değişen tüketici tercihleri gibi konularla ciddi şekilde boğuşan otomotiv endüstrisi, yakın geleceğe ilişkin öngörülerini de tekrar gözden geçiriyor. Otomotiv endüstrisinin profesyonelleri, gelişim fırsatlarının “geleneksel olmayan” kaynaklarda aranması gerektiğini belirtirken, bunun sadece “yeni ulaşım çözümleri” olarak tanımlanan elektrikli ve sürücüsüz araçlar gibi teknolojilerle sağlanamayacağını kaydediyor.
Otomotiv dünyasının deneyimli yöneticilerinden biri olan Bo Andersson, endüstrinin gelişiminde en büyük rolü “Yeni 11” olarak bilinen ülkelerin oynayacağını, büyüme fırsatlarının da önemli ölçüde bu ülkelerde ortaya çıkacağını söyledi. Türkiye’de de iki tesisi bulunan Japon yan sanayi devlerinden Yazaki’nin Avrupa, Kuzey ve Orta Amerika Operasyonlarından Sorumlu Başkanı Andersson, kendisinin de savunduğu bu öngörünün, “aklı başında yöneticilerin büyük bölümü tarafından da dillendirildiğini” vurguladı. Yazaki’nin, “Yeni 11” olarak tanımlanan 11 gelişmekte olan pazarın büyük çoğunlunda yer aldığının da altını çizen Andersson, “Şu an (11 ülkenin) 7’sinde faaliyetimiz olmasından mutluyuz ve şimdilik, kalan ülkelere genişleme planımız yok” ifadesini kullandı.
‘Öncelik önemli’
Her zaman hizmet verdikleri ana sanayi firmalarının gittiği ülkelerde var olmayı tercih ettiklerini anlatan Andersson, “Gelişmekte olan pazarlarda, ana üreticilerle birlikte veya onlardan önce var olmayı tercih ediyoruz” dedi, bu ülkelere erken ulaşmanın, “büyük ödülleri olduğu”nu hatırlattı. “Ulaşılabilirlik” faktörünün, gelişmekte olan pazarlarda “çok önemli bir konu” olduğuna da değinen Andersson, “Çünkü en çok gelişme potansiyeli taşıyan pazarlar, insanların otomobile harcayacak çok fazla parası bulunmayan yerlerdir” ifadesini kullandı.
“Yeni 11” olarak adlandırılan toplulukta Türkiye’nin yanı sıra Güney Kore, Filipinler, İran, Vietnam, Pakistan, Nijerya, Meksika, Mısır, Endonezya ve Bangladeş bulunuyor.
Temmuz ihracatı da ‘yükseliş’ yazdı...
Türkiye otomotiv endüstrisinin Temmuz ayı ihracatı, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 13.8 artışla 2 milyar 765 milyon dolar oldu. Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği’nin (OİB) verilerine göre, Ocak-Temmuz döneminde de sektörün ihracatı yüzde 14.4 artarak, 19 milyar 198 milyon dolara ulaştı.
Öte yandan Ocak-Temmuz döneminde otomotiv yan sanayi ihracatında bir numaralı pazar Almanya olurken, ABD’ye yapılan yan sanayi ihracatının yüzde 45 arttığı görüldü. Binek oto ihracatında ise Birleşik Krallık ve Fransa’ya ihracat artarken, ABD ihracatı yüzde 82 düşüş kaydetti. İki ülke arasında tansiyonun yüksek seyrettiği Temmuz ayında da ABD’ye yapılan ihracatta yüzde 30’luk düşüş gerçekleşmesi dikkati çekti. Temmuz ayında ihracatın yüzde 79’u Avrupa Birliği ülkelerine gerçekleştirildi.
Her birinin doğumunda bir Ferrari ölecek!..
Parkurların tozunu attığırdığı 70’li yıllarda büyük ses getiren, tasarımıyla da zamanının ötesinde yer alan Lancia Stratos, bugün bile pek çok otomobil fanatiğinin rüyalarını süslüyor. Yol kullanımı için 500 adet üretilmesi gerekirken, 492 adette kalan Stratos, bu yüzden de hayli değerli ve “kalan”ları, ciddi miktarlara el değiştiriyor.
Bu “kült” aracın yeniden üretilmesi için 2005 yılında başlayan girişim, Ferrari’nin onay vermemesi yüzünden bir türlü sonuçlanamamıştı. Çünkü aracın temeli, tamamen elden geçirilip yeniden geliştirilen bir Ferrari F430’du. Zira aracın orijinalinde de 2.4 lt V6 Ferrari motoru bulunuyordu.
İşte bu araç, şimdilerde yeniden üretim için hazırlanıyor. Eski bir Pininfarina çalışanı olan Paolo Garella’nın kurduğu “Manifattura Automobili Torino” (MAT), Stratos’tan, sadece 50 adet yaratacak. Her bir Stratos, yine F430 motoruyla üretilecek ve temelini yine bu model oluşturacak. Dolayısıyla her bir Stratos’un “doğması” için, bir F430’un “ölmesi” gerekecek.
Makyajlanan C-Serisi satışta
Mercedes’in Türkiye’de en fazla satılan modeli olan C-Serisi, kapsamlı yenilenmenin ardından 252 bin 600 TL’den başlayan fiyatlarla satışa sunuldu. Sedan, Coupe ve Cabriolet gövde seçenekleriyle ithal edilen yeni C-Serisi, artan teknolojik donanımları ve tamamen yeni 1.5 lt turbo benzinli motoruyla da dikkati çekiyor.
Kapsamlı şekilde yenilenen C-Serisi’nde, kullanılan parçaların yarıya yakını tamamen değişmiş. Görsel açıdan ön farlar ve arka stop lambalarında tasarım değişikliği göze çarpıyor. S-Serisi’nden aktarılan sürüş destek sistemleri de, yenilenen C’nin dikkat çeken yönlerinden.
Yeni motor
Mercedes, C-Serisi’nde yeni 1.5 lt hacimli 4 silindirli benzinli motor ailesini devreye sokarken, bu motorun bulunduğu C 200 ve C 200 4MATIC versiyonlarında kayışla tahrik edilen marş jeneratörüne sahip 48 Volt besleme sistemi kullanılıyor. Fabrika verilerine göre 100 km’de 7 litre civarında tüketime sahip bu motor, 184 BG gücünde. Ancak motorda bulunan EQ Boost, araca 14 BG’lik ek güç sağlayabiliyor. Ayrıca C-Serisi’nde 156 BG’lik C180 benzinlinin yanı sıra 1.6 lt (160 BG) ve 2.0 lt (194 BG) dizel motor seçenekleri de bulunuyor.
S-Serisi’nin ekran konseptiyle donatılan C-Serisi, istenirse “Classic”, “Sport” ve “Progressive” donanım paketlerinde tamamen dijital gösterge paneliyle alınabiliyor. Orta konsolun üzerinde konumlandırılan ekran da iki farklı büyüklükte sunuluyor. Bu ekranlar 7 ve 10.25 inç büyüklüğünde. C-Serisi Sedan, Estate ve Coupe modelleri C 200 4MATIC seçeneğiyle, C-Serisi Cabriolet ise C 200 motor seçeneğiyle satışa sunuldu. Sedan’ın C 200 d ve C 180 versiyonları Eylül ayında, C 200d Cabriolet ise Kasım ayında satışa sunulacak.
Yenilenen C-Serisi, artık bazı donanım paketlerinde dijital gösterge paneliyle satın alınabilecek.
Almanya’dan ‘tam not’ ile döndü!
Karsan’ın elektrikli toplu taşıma araçları konusuundaki çalışmaları devam ederken, bu kampsamda Alman otomotiv devi BMW ile gerçekleştirdiği tedarik anlaşmasının ilk ürünü “Jest Electric” seri üretim aşamasına iyice yaklaştı. Almanya’nın Münih şehrinde bulunan “Maisach Pisti”nde BMW mühendislerince kapsamlı bir teste tabi tutulan Karsan Jest Electric, tam not almayı başardı.
Jest Electric’in, kalbinde yer alan “BMW i” teknolojisi sayesinde, küresel anlamda özgün ve rekabetçi bir elektrikli taşıma aracı haline geldiğini vurgulayan Karsan Ticari İşler Genel Müdür Yardımcısı Muzaffer Arpacıoğlu, Alman üreticiyle işbirliğini bir sonraki adıma taşımak istediklerini belirtti. Arpacıoğlu, “Jest Electric, gerçekleştirilen testlerde BMW tarafından çok etkileyici bulundu ve tam not aldı. Ayrıca Almanya’da taşımacılık yapan şirketlerle de çeşitli görüşmeler yaptık. Aracı, Avrupa ve ABD pazarında yaygın hale getirmek üzere stratejik ortaklıklarımızı geliştireceğiz” diye konuştu.
Seri üretim başlıyor
Jest Electric’in, Hannover Fuarı’nda sergilendikten hemen sonra seri üretime geçeceğini de söyleyen Muzaffer Arpacıoğlu, “Kısa süre önce başlattığımız road show kapsamında Karsan Jest Electric, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden de seri üretime geçmeden sipariş almaya başladı. Bu kapsamda, Portekiz’den 2, Slovakya’dan ise 1 adet Jest Electric siparişi aldık” dedi.
Jest Electric’te bulunan BMW üretimi elektrikli motor, 170 HP güç ve 290 Nm tork üretirken, tek oranlı şanzımana sahip. BMW’nin geliştirdiği 33 ve 66 kW-saat’lik bataryalarla tercih edilebilen Jest Electric, 165 km’ye kadar menzil sunarken, geleneksel alternatif akımlı şarj üniteleriyle 8 saatte, hızlı şarj istasyonlarındaysa 1.2 saatte şarj olabiliyor.