10.04.2014 - 11:04 | Son Güncellenme:
"Türkiye'nin İlk On Ekonomiye Girme Vizyonunda Sermaye Piyasalarının Misyonu" konulu 121. Bab-ı Ali toplantısında konuşan Ertaş, Türkiye'nin son 10 yıllık büyüme oranının yüzde 5 olduğunu belirterek, Türkiye'nin Avrupa Birliği'nden (AB) yaklaşık 3 kat ve dünya ortalamasından da yüzde 50'den daha fazla büyüme gösterdiğini söyledi. Ertaş, Türkiye'nin son 10 yılda ortalama yüzde 5 büyüdüğünü ancak petrol fiyatlarının geçmişte olmadığı kadar sürekli arttığı ve 3 katına kadar da çıktığı başka bir dönem olmadığını dile getirerek, bunun Türkiye için büyük bir şansızlık olduğunu ve Türkiye'nin buna rağmen yüzde 5 büyüdüğünü anlattı. Türkiye'de orta gelir tuzağı ihtimali olduğuna dikkati çeken Ertaş, "Gelişmiş ülkelerde kişi başına gelirler 40 bin doların üzerinde. AB'de 30 bin dolar civarında. Biz son 10 yılda gelişmekte olan ekonomilerden pozitif ayrıştık. Onlardan daha iyi büyüdük. Ancak önümüzdeki 10 yıl içinde bir sıçrama yapmamız gerekiyor. Kişi başına 25 bin dolar hedefine ulaşmak için büyümede yüzde 5'in üzerinde sürekli olan bir trendi yakalamamız gerekiyor" dedi.
Ertaş, Türkiye'nin karnesinde en zayıf olan notunun tasarruflarla ilgili olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "SPK'da bundan rahatsız. Biz istiyoruz ki insanlar gelirlerin bir kısmının tasarruf etsin, mali araçlarda değerlendirsin. Borsa büyüsün, yatırım araçları çeşitlensin, piyasalar derinleşsin. Ama Türk halkı tasarruf etmek yerine harcamayı, tüketmeyi daha çok sevdi. Diğer ülkelerden de ciddi şekilde ayrıştık. Önümüzdeki dönemde sermaye piyasalarının büyümesi için tasarruf oranlarını artırmamız gerekiyor. Sadece sermaye piyasalarını geliştirmek için mi? Hayır. Türkiye genç bir ülke. Yatırım ihtiyacı olan bir ülke. Eğer kendi kaynaklarımızla tasarruf edemiyorsak. Borçlanıyoruz. Borçlanmada bize cari açık olarak yansıyor. Başkaları da bizi kırılgan ülke olarak değerlendiriyor. Bu tabloyu düzeltmek için önümüzdeki tek seçenek, tasarruf oranını yukarı çekmek. 2023 yılına kadar tasarrufların milli gelire oranında yüzde 20 gibi bir oranı yakalamamız şart gibi görünüyor."
Türkiye'de cari açığın finansmanı konusunu da değinen Ertaş, Türkiye'nin geçmişte cari açığın finansmanı ile ilgili bir sorun yaşamadığını gelecek dönemde de böyle bir sorun yaşamayacağını belirtti. Türkiye'nin yatırım ihtiyacı olan bir ülke olduğunu belirten Ertaş, "Türkiye nüfusunun yaş ortalaması 29 olan bir ülke. Bu tasarruf açısından olumsuz bir tabloyu ortaya çıkarırken, tüketim açısından da tetikleyici bir unsur. Yatırımlarda 2000'li yılların başına göre biraz daha iyi durumdayız. Ama yatırımlarımızı da yabancı kaynaklarla finanse ediyoruz. Burada finansmanı yerli kaynaklara özellikle de sermaye piyasalarını kullanarak yapmamız gerekir diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı. Türkiye'nin karnesinde en iyi olduğu notun ise kamu borç stoku alanında olduğunu aktaran Ertaş, Avrupa Birliği tanımlı kamu borç stoku alanında Türkiye'nin kamu borç yükü en az olan ülke olduğunu söyledi. Ertaş, bunun belki de Türkiye'yi pek çok kırılganlıktan koruduğunu belirterek, Türkiye'nin bunu çok zor şartlar altında başardığını ve 2002 yılında yüzde 74 olan kamu borç yükünün geçen yıl itibariyle yüzde 35'e kadar indirildiğini kaydetti.
"Bankacılık sektörü son 10 yılda yaklaşık 8 kat büyümesine rağmen sermeye piyasalarını aynı hızla büyütemedik"
Türkiye'de mali sektörü çok fazla büyüyemediğini vurgulayan Ertaş, sözlerine şöyle devam etti: "Bankacılık sektörü son 10 yılda yaklaşık 8 kat büyümesine rağmen sermeye piyasalarını aynı hızla büyütemedik. Sadece büyüklük olarak değil, sermaye piyasaları mali araç enstrümanlarını da çeşitlendiremedik. Regülasyon olarak hemen hemen her şeyimiz var. Ama uygulamada eksikliklerimiz var. Türkiye'de toplam finansal varlıklar içerisinde hisse senedinin payı yüzde 5,69. Hindistan'ın bile gerisindeyiz. Dolayısıyla sermaye piyasaları pek çok yönü itibariyle geliştirmeye muhtaç olduğumuz bir sektör. Neler var ? Yüzde 48 Türk Lirası mevduat. Yüzde 27 döviz tevdiat hesabı. Yüzde 5,33 katılım hesabı. Topladığımız zaman tasarruflarımızın yüzde 85'inin bankacılık sektöründe mevduat olarak değerlendirildiğini görüyoruz. Hele hele döviz tevdiat hesabını açıklamak da ciddi şekilde zorlanıyoruz. Türkiye 292 milyar lirasını yabancı ülkelerin parasında niçin değerlendirir? Getirisine uzun dönemli baktığımız zaman dönem dönem istisnalar olmuştur. Ama istatistikler en az getirinin burada olduğunu gösteriyor. Ama bunu bir türlü çözemedik. Buradaki oranının yarısını hisse senedi piyasasında kaydırırsak bugünkü ulaştığımız borsanın yaklaşık 3 katı bir büyüklüğe ulaşırız ki o gün herhalde problemlerin bittiği bir dönem olacaktır. Bunu inşallah hep birlikte göreceğiz."
"Toplumun her kesimi her akşam yerli dizi izlemek yerine BES'i birbirine anlatmalı"
SPK Başkanı Ertaş, Türkiye'nin son 10 yılda başarılı bir uygulamayı hayata geçirdiğini bununda bireysel emeklilik sistemi (BES) olduğunu söyledi. Bunun üzerinde çok durulması gerektiğini belirten Ertaş, şunları söyledi: "Toplumun her kesimi her akşam yerli dizi izlemek yerine BES'i birbirine anlatmalı. Türkiye'nin de sermaye piyasalarında geleceği büyük ölçüde buraya endeksli. 2023'te 10 milyon katılımcıya ulaşılması hedefleniyor. Geçen yıl 1,2 milyon kişi sisteme kayıt oldu. Bunu sadece sermaye piyasaları boyutu ile değil, sosyal boyutu ile de dikkate almak lazım. 18 yaşını dolduran herkesi sisteme kaydetmek lazım. Kamu burada son derece cömert davrandı. 100 lirayı siz yatırıyorsunuz o ay 25 lirada Hazine sizin adınıza para yatırıyor. Başka hiç bir yerde o ay içerisinde 100 liraya yüzde 25 getiri sağlayacağınız bir sistem yok. Buna katılmamak hakikaten rasyonel olmayan bir davranış diye düşünüyorum. İyi anlatmamız lazım. Son derece dünyaya iyi örnek olacak bir sistemimiz var. Ülkenin geleceği için böyle bir sistemden hepimizin yararlanması gerekiyor."
Türkiye'de şirketlerin artık daha fazla banka kredileri ile büyüyemeyeceğine inandığını belirten Ertaş, artık özkaynak ile finansmanın önemli olacağı bir döneme girildiğini söyledi. Fed'in gelecek dönemde faizleri artırmaya başlayacağını kaydeden Ertaş, "Paranın kullanım maliyeti artacak. Geriye seçenek olarak hisse senedi piyasası kalıyor. Şirketlerin mutlaka bu alternatifi ciddi şekilde kullanmaları ve yatırımcılarında bu alana yönelmeleri gerekir diye düşünüyorum. Türk bankacılık sektörünün aktif toplamı ile sermaye piyasalarındaki varlıkların toplamında bir dengeyi, yüzde 50-50 dengeyi yakaladığı gün, bambaşka bir ülke olacak. Hedef 2023 yılında mali sektörün yüzde 50'si bankacılık sektörü, yüzde 50'si de sermaye piyasaları şeklinde olmalı" değerlendirmesinde bulundu.