06.01.2020 - 11:15 | Son Güncellenme:
AA
Varank, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.
"Türkiye'nin Otomobili"nde bundan sonraki yol haritası ve gelecek dönemde atılacak adımlara ilişkin detayları paylaşan Varank, bunun büyük heyecan uyandıran önemli bir proje olduğunu söyledi.
Varank, bu projenin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın vizyoner liderliği ve takipçiliği sayesinde hayata geçirildiğini ifade ederek, bunun ülkenin 60 yıldan beri beklediği bir proje olduğunu dile getirdi.
Devrim arabası tecrübesinden sonra bu konunun adeta bir tabu haline getirildiğini ve etrafında siyasi tartışmaların yapıldığını anlatan Varank, "Kimileri Türkiye'nin gücüne inanmamış, 'Yerli otomobil yapamayız.' demiş, kimileri ise 60 sene evvelinden Türkiye'ye güvenerek bizim bu işleri başarabileceğimizi dile getirmiş. Bu tartışmalar çerçevesinde bugün geldiğimiz noktada, Sayın Cumhurbaşkanımızın ısrarla talep etmesiyle bu vizyoner projeyi hayata geçirmiş olduk." diye konuştu.
Vatandaşın gösterdiği ilgiden son derece memnuniyet duyduklarını vurgulayan Varank, Türkiye'nin Otomobili'ne ilişkin yapılan araştırmanın sonuçlarını da paylaştı.
Varank, araştırmaya ilişkin şu bilgileri verdi:
"Vatandaşımıza 'Bu aracı kaç kişi gördü?' diye sorulmuş. Vatandaşımızın yüzde 95,4'ü bu araçları görmüş ve Türkiye'nin Otomobili'nden haberdar olmuş. Bu projeyi destekleme oranı yüzde 97,6. Sanırım bu oranda Türkiye'de desteklenen başka proje görülmemiştir. Tasarımların beğenilme durumunu vatandaşlarımıza sormuşlar. Tasarımların beğenilme oranı yüzde 98,4. Bu aracı satın almak isteyenlerin oranı yüzde 89. Burada önemli bir nokta var, soru sorulan katılımcıların sadece yüzde 55'inin aracı var. Aracı olmayanların satın alma isteği ise yüzde 96,2. Türkiye'nin Otomobili'nin bir dünya markası olabileceğine inanma oranı yüzde 90,3. Gerçekten bu oranlar müthiş rakamlar. Türkiye genelinde 1500'den fazla denekle yapılmış bir araştırma. Bunu TOGG'dan bağımsız olarak bir firma çalışmış, bizimle paylaştılar. Yakında kamuoyuyla da diğer rakamları paylaşacaklar. Vatandaşımızın bu kadar toplumsal kabulle bu işe sahip çıkması hem bizim açımızdan gurur verici hem de bizleri önemli bir sorumluluğun altına soktu. Sayın Cumhurbaşkanımız, bu projeyi an be an, gün gün takip ediyor. Bizler de Türkiye'nin Otomobili Projesi'ni başarmak için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz."
Seri üretim ve marka planı
Bakan Varank, bu projenin özel teşebbüs tarafından yürütüldüğünü, devlet olarak onların işlerini kolaylaştırma, gerekli mevzuat çalışmaları yapma, teşviklerle bu projenin başarılı olmasını sağlama hususlarında çalıştıklarını bildirdi.
Bu özel teşebbüsün, en rasyonel, en ekonomik, en mantıklı ve en verimli kararları alarak profesyonel yönetimleriyle yollarına devam edeceğine dikkati çeken Varank, gelecek süreçte iki temel konunun gündemlerinde olacağını ifade etti.
Varank, fabrika alanı için Gemlik'te 1 milyon metrekarenin biraz üzerinde bir arazinin tahsisinin yapıldığı bilgisini vererek, "İlk hedef, 2020'nin birinci yarısında temel atma törenini yapıp fabrikanın inşaatına başlamak. Projede firma profesyonel bir şekilde önümüzdeki 15 yılını tasarlamış, planlamış durumda. Hangi yatırımları yapacaklar, hangi modelleri geliştirecekler, hangi yatırımlara ihtiyaçları var, marka stratejileri nasıl olacak, bunların tamamı planlanmış durumda. Plan çerçevesinde 2022 sonunda ilk otomobiller seri üretimden çıkacak." değerlendirmesinde bulundu.
İkinci öncelikli konunun da marka oluşturulması ve marka tanıtımı olduğunu belirten Varank, şunları kaydetti:
"TOGG, öncelikle geniş bir pazar araştırmasıyla çalışmaya başladı. Bundan sonra da markayla ilgili, tasarımlarla uyumlu, Türk karakteristiğini yansıtan, Türk milletinin sahiplenebileceği, uluslararası arenada da aykırı kaçmayacak, kolay telaffuz edilebilen, tescil edilebilecek bir marka oluşturabilmek için çok detaylı çalışma yapılıyor. Bu sene içinde marka belirlenecek."
Varank, TOGG isminin vatandaşlar tarafından sahiplenildiğini ve Türkiye'nin tamamının bu ismi duyduğunu sözlerine ekledi.
Türkiye'nin Otomobili için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın verdiği ön siparişin manevi değerinin çok yüksek olduğunu ifade eden Varank, "Onun çağrısından sonra hem biz hem TOGG çok fazla talep alıyoruz. Aracı almak isteyenler, yurt içi ve dışından bayilik isteyenler, gönüllü çalışmak isteyenler, projede çalışacak öğrencilere burs vermek isteyenler. Bu taleplerin hepsini biz kaydediyoruz." diye konuştu.
Ön ödemeli sipariş modelinin teknik bir konu olduğuna dikkati çeken Varank, dünyada bu konuda hem başarılı hem de başarısız uygulamaların olduğunu anlattı.
Varank, ön ödeme alınarak sipariş kaydının yapılmadığına işaret ederek, "Bizi arayan herkesi kayıt altına alsak da bu, marka lansmanından sonra şirketin düşünüp, uygulayacağı metot olacak. Bu hem halkın sahiplenmesi hem de finansmanda kolaylık getirmesi açısından önemli uygulama. Bu konuda TOGG kararını kamuoyuyla paylaşacak. Şu aşamada para ödenerek ön sipariş modeli uygulaması başlamadı. Bunu TOGG ileriki günlerde ilan edecek." değerlendirmesinde bulundu.
"Lansman için yaklaşık 1,5 ay çalıştık"
Aracın lansman sürecinin heyecanı yükselttiğini anımsatan Varank, lansman için yaklaşık 1,5 ay çalışıldığını ve insanların etkilenmesini istediklerini söyledi. Ürün, geleceğin çizgilerini taşısa da bunun nasıl sunulduğunun da önemli olduğunun altını çizen Varank, çok sıkı çalışma yaptıklarını aktardı.
Varank, çok uygulanmayan bir yöntemin kullanıldığını ifade ederek, arabanın yerden hidrolik sistemle yukarı kaldırılıp, kendi etrafında döndürülmesinin oldukça riskli ancak çok etkileyici lansman metodu olduğunu kaydetti.
Söz konusu metot uygulanırken hiç olmayacak sorunlarla karşılaşma riskinin bulunduğunu belirten Varank, "Bu işte başarma şansınız da var, rezil olma şansınız da var. Devrim otomobilinde, benzin konmadığı için koca proje kenara itilmiş. Biz çok gayret gösterdik, çok güzel lansman oldu." ifadelerini kullandı.
Varank, Anadolu'da gittikleri her yerde insanların önce arabayı sorduğunu belirterek, önce teşekkür eden insanların, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a selam gönderdiklerini ve "Bize bunu başardığımızı, başarabileceğimizi göstermesi bizim için gurur verici" dedikten sonra konuşmaya başladıklarını, bunun kendilerini sevindirdiğini söyledi.
"Rekabetimizde hiçbir engel yok"
Otomotiv sektörünün yüz yıllık bir süreç olduğunu, çok geleneksel markaların bulunduğunu ancak elektrik bağlantılı ve otonom araçların yeni teknoloji olduğunu dile getiren Varank, "Biz bu araçlarla yeni bir teknolojinin kapısını aralamış oluyoruz. Yüz yıldır araba üreten firmalarla, yeni teknoloji gündeme geldiğinizde sizler yeni başlayan ülke olarak aynı seviyede işe başlamış oluyorsunuz. Bu fırsat penceresi onlar için de sizin için de aynı." diye konuştu.
Bakan Varank, aracı sıfırdan elektrikli olarak üretirken yeni teknolojileri, start-upların geliştirdiği teknolojileri de işin içine katacak şekilde proje geliştirdiklerini ifade ederek, şunları kaydetti:
"Bu manada bizim bunlarla rekabetimizde hiçbir engel yok. Zaten dış basındaki yansımalarda, özellikle bizdeki muhalif medya ile karşılaştırdığınızda çok daha insaflı ve ayakları yere basan yorumları görebiliyorsunuz. Çünkü bu işin doğası bunu gerektiriyor. Çin'de de Avrupa'da da Amerika'da da bu işler, yeni çıkan firmalarlarla, elektrikli otomobil üretimiyle süreçler işliyor. Biz de bunu doğru zamanda yakalamış bulunmaktayız ve bunu doğru yerde yapıyoruz."
"Araç piyasaya çıktığında altyapı hazır olacak"
Otomobilin 7-8 saatte ucuz maliyetle şarj edebileceğini dile getiren Varank, aracın kısa sürede şarj edilmesi istenilmesi durumunda bir altyapı ihtiyacının ortaya çıkacağını anlattı. Varank, "Bu altyapıyı oluşturmak için Çevre ve Şehircilik, Enerji Bakanlığı ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu ile çalışmalara başladık. Benzin istasyonlarının bunlara entegre edilmesi, fazla ziyaret edilen yerlerde 3-4 istasyonun zorunlu hale getirilmesi uygulamalarına yakın zamanda başlayacağız, bunun yol haritasını bitirmek üzereyiz. 2022'de araç piyasaya çıktığında altyapı hazır olacak." diye konuştu.
Aracın fiyatıyla ilgili soruya ise Varank, "Bugünden araçla ilgili bir fiyat verme şansımız yok. Bu ticari bir girişim. Bunun bütün çalışmalarını TOGG yapıyor. Aracın rakipleriyle rekabet edebilecek bir fiyatla piyasa çıkacağını söylüyorlar." dedi.
"Fabrikanın temeli birkaç ay içinde atılacak"
Bursa Gemlik'te inşa edilecek fabrikanın temelinin birkaç ay içinde atılmasının planlandığını anlatan Varank, şöyle devam etti:
"Şu anda 100-150 prototipi arkadaşlarımız üretecek. Bunların bir kısmı testlerde kullanılacak. 2022'nin başında muhtemelen fabrika çalışmaya başlar ve o yılın sonunda nihai üretimler yapılır hale gelir. 2022'nin sonunda Holografik Asistan Teknolojisi'ni belki de bu araçta göreceğiz, dünyadaki tek teknoloji olarak piyasaya çıkmış olacak. Bu sistem yolculukta birçok avantaj sağlayacak."
Dünyayla rekabet için yeni teknolojilerin kullanıcısı değil üreticisi olunması gerektiğini ifade eden Varank, bunun teknoloji geliştirme bölgeleriyle yapılabileceğini söyledi.
Varank, "Bilişim Vadisi ile ilgili hedeflerimiz var. Türkiye'nin Otomobili Geliştirme Grubunun (TOGG) buraya gelmesiyle 'mobilite ekosistemini' hayata geçireceğiz. Burada 'akıllı mobilite' geliştirecek bir kümelenmeyi oluşturmak istiyoruz. Lansmandan sonra 32 firmanın başvurusu oldu. Ar-Ge faaliyetlerinde, bağlantılı teknolojilerde, 5G sisteminde, otonom sürüş teknolojilerinde ve pil yönetimi sistemlerinde faaliyetler yürüten firmalar burada çalışmalarına başlamak istiyor." diye konuştu.
Geçen yıl oluşturulan Türkiye Açık Kaynak Platformuna da değinen Varank, burada yerli açık kaynak kodlu yazılımların daha fazla geliştirilmesini, bu sayede dışa bağımlılığın azaltılmasını ve olası risklerin önüne geçilmesini istediklerini bildirdi.
Varank, bu alanda ABD'de güzel örnekler olduğuna işaret ederek, "Açık kaynağın etrafında kümelenmelerle güzel işler başarılabiliyor. Türkiye'de bunun fitilini ateşlemek istiyoruz. Bilişim Vadisi'ne yeni nesil bir yazılım okulu kuracağız. Burası yeni nesil açık kaynak eğitimi verecek okullardan biri olacak." ifadelerini kullandı.
"Yeteneği olan herkese kapılarımızı açacağız"
Okulda inovatif çözümlerin yer alacağını vurgulayan Varank, şöyle devam etti:
"Oyunlaştırılmış ve proje odaklı yazılım eğitimleriyle mezuniyet düzeyine bakmaksızın yeteneği olan herkese kapılarımızı açacağız. Başarılı bir program ve mezunlarının yüzde 90'ının iş bulabileceği bir uygulama. 2023'e kadar en az 500 bin yazılımcı geliştirme hedefimiz var. Bu okulların bu hedefe faydası olacak."
Dünyayla rekabet için Ar-Ge ve inovasyonla katma değerli ürünler üretilebileceğine dikkati çeken Varank, şunları kaydetti:
"İşçilik, lojistik, enerji maliyetlerinin birbirine çok yaklaştığı dönemde Ar-Ge ve inovasyonla katma değerli ve farklı ürünler üretmeniz mümkün. Bunun için bir ekosistem gerekiyor. Üniversiteleri sanayiyle entegre etmek, akademik bilgiyi ticariye dönüştürebileceğiniz, girişimciliği destekleyeceğiniz ortamları oluşturmak, gelecek için mentörlük yapabilmeniz gerekiyor. Bunları yapabileceğiniz alanlara biz teknoloji geliştirme bölgeleri diyoruz. Bu manada Bilişim Vadisi çok önemli. Cumhurbaşkanımızın müjdelediği İzmir'de kurmayı planladığımız İzmir Teknoloji Üssü Projemiz vardı, biz bu projeyi de Bilişim Vadisi ile entegre ediyoruz. İzmir'de Yüksek Teknoloji Enstitüsünün yanındaki arazide yine Bilişim Vadisi'nin devamını hayata geçireceğiz. Aynı zamanda burasının Marmaray ile bağlantılarını da kuracağız, bu sayede İstanbul ile bağlanacak. Yani İzmir ile İstanbul arasında Gebze, Kocaeli ve Bursa gibi endüstri olan bölgeyi çok önemli bir konum haline getireceğiz."
Mustafa Varank, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres'in de Türkiye ziyareti sırasında Bilişim Vadisi'ni gezdiğini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesinde "Burasını Türkiye'nin Silikon Vadisi olarak değerlendiriyorum." dediğini aktardı.
Türkiye'nin yüksek oranda yerlilikle ürettiği araçlar olmasına rağmen kendi markası bulunmadığını belirten Varank, "Markaya, firmaya bağlı olduğunuz için fikri sınai mülkiyet haklarına sahip olamıyorsunuz. Özellikle ticari araçlarda yüzde 70-80'lere ulaşan yerliliğe sahip araçlarımız var. TÜBİTAK eliyle motorları geliştiren araçlar var ama bir markanın altında çalışıldığı için onlara bağlı kalmanız gerekiyor. Yerliliğe çalışıyoruz ama yatırımcıları üzmeyelim. Sonuçta bunlar Türkiye'deki yatırımlar ve dünyanın en büyük firmaları Türkiye'de araç üretiyorlar, ihracat yapıp katma değer oluşturuyorlar. Kazan-kazan ilişkimiz var." şeklinde konuştu.
Varank, Türkiye'nin Otomobili için tescil başvurularının yapıldığını hatırlatarak, "Avrupa, ABD, Rusya ve Türkiye'de bunların tescil başvuruları yapıldı, bir kısmının süreçleri de devam ediyor. Türkiye gerçekten otomotiv konusunda güçlü bir ülke. Biz çoktan bu işi yapabilecek kabiliyete sahiptik ama 60 yıldır bu gerçekleşemiyordu. Cesur bir siyasi anlayışla neticeye ulaşmış olduk. Fikri ve sınai mülkiyet hakları yüzde 100 bize ait olan, yatırım ve mühendislik kararlarını bizim verdiğimiz, kazanılan her kuruşun Türkiye'de kalacağı bir aracımız oldu." ifadesini kullandı.
Türkiye'nin Otomobili için alım garantisinin Volkswagen için uygulanacağı söylentilerinin doğru olmadığını belirten Varank, "Alım garantisini ilk kez sadece Türkiye'nin Otomobili Girişim Grubu (TOGG) için uyguladık. Kendilerine devletimiz 2035 yılına kadar 30 bin araç alım garantisi verdi. Bunun dışında hiçbir firmaya garanti vermedik. Volkswagen konusunda basına yansıyan çoğu mesele asparagastan ibaret. Asla alım garantisi söz konusu değil." diye konuştu.
Ana Muhalefet Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "yerli otomobil projesine karşı çıkmanın Türkiye’nin çıkarları açısından doğru olmadığı ve otomobili denemek istediğini" ifade ettiği hatırlatılarak, "Size resmi bir teklif ulaştı mı?" diye sorulması üzerine Varank, şunları kaydetti:
"Sayın Kılıçdaroğlu'nun ilgisini ben medyadan gördüm. Gerçi bu bilgi bir hafta geç basına yansıdı. Çünkü kendi partisinin belediye başkanlarının sosyal medya paylaşımları oldu, 'Biz bunu destekliyoruz, satın alırız.' diye. Kendisi bir hafta sonra destek açıklaması yaptı. Resmi herhangi bir talep gelmedi. Gelirse tabii ki değerlendiririz. Bu Türkiye'nin otomobili, gördüğünüz gibi halkımızın sahiplendiği bir proje. Kendisi gelip TOGG'u, Ar-Ge merkezini, Bilişim Vadisi'ni de gezebilir, oradaki ekosistemi ve Ar-Ge'ye ne kadar önem verdiğimizi de görebilir."
26 projeye 76 milyar liralık destek
Proje Bazlı Teşvik Sistemi ile 2016'dan bu yana 26 projeye destek verdiklerini belirten Varank, "Bunlar kritik ihtiyaçları karşılayıp dışa bağımlılığı azaltacak Türkiye'deki teknolojik dönüşümü hızlandıracak dev yatırımlar. Bunların büyüklüğü 76 milyar lirayı buluyor. Faydalanmak için hem yerli hem yabancı yatırımcılarımız başvurularını yapıyor. Bir kısmı son aşamada bir kısmı devam ediyor. Özellikle yer tahsisi ve finansal konuların netleşmesi bekliyoruz." şeklinde konuştu.
Varank, bu yıl söz konusu projelerin bir kısmında temel atmalar gerçekleştirilerek, ekonomide oldukça önemli getiri ve istihdam sağlanacağını aktardı. Teşvik kapsamında kimya, petrokimya, ulaştırma ve maden gibi sektörlerde projelerin yer aldığını vurgulayan Varank, şöyle devam etti:
"Örneğin petrokimya, ülkemizin 13 milyar dolarlık ithalat yaptığı bir sektör. Oldukça gelişmiş petrokimyaya dayalı bir sanayimiz var. Mesela bu teşviklerden birisinin Ceyhan Petro Kimya Endüstri Bölgesi'nde temelleri bu yıl atılacak. Teşvikler zaman zaman tartışma konusu oluyor. Bu süreçler oldukça şeffaf. Bütün firmalara aynı teşvikleri uyguluyoruz ve tamamı Resmi Gazete'de yayınlanıyor, yani teşvik verdiklerimiz ya da iptal edilenler. Bu sene itibarıyla tamamlanan yatırım teşvik belgelerini de yayınlıyoruz. Böylece önemli verileri kamuoyuyla paylaşıyoruz. 2019'da 137 milyar liralık 5 bin 691 proje için yatırım teşvik belgesi düzenledik. Bu projeler tamamlandığında 210 binin üzerinde yeni istihdam oluşmasını bekliyoruz. Ayrıca 107 milyar liralık 4 bin 92 yatırım teşvik belgesinin tamamlama vizesini gerçekleştirdik. Bu yatırımlarla 170 bin kişiye istihdam sağlanacak."
Milli Uzay Programı ilan edilecek
Türkiye Uzay Ajansının faaliyetlerine ilişkin soru üzerine Varank, bunun Türkiye'nin 20 yıllık hayali olduğunu söyledi.
Varank, ülkeler arasındaki uzay yarışının hızlandığını vurgulayarak, "Bu alanda oyuncu olmayan ülkeler uzay alanında faaliyet yürütüyor. Türkiye'nin Uzay Ajansı ile ülkemizdeki uzaya dönük faaliyetleri tek elden yürütmek için bir yapı oluşturduk." diye konuştu.
Milli Uzay Programı'nın 2020'de ilan edileceğini anlatan Varank, programın ülkeyi uzay alanında üst lige taşıyacağını dile getirdi. Varank, "Program teknolojik yeterlilik seviyelerini yakalamak için faaliyetler yürütecek yol haritaları çizecek. Ülkemizi uzay alanında dışa bağımlılığını azaltacak kabiliyetlerin geliştirilmesi için destekler verecek. Bu alanda insan kaynağının geliştirilmesi için faaliyetler yürütecek. Meteoroloji, doğal afetler gibi alanlarda uzay teknolojilerinin daha iyi kullanılması için yol haritası belirlenecek." değerlendirmesinde bulundu.
Varank, Türkiye'nin uzay ve havacılık alanında faaliyetlerine değinerek, şunları kaydetti:
"Ülkemizde bu alanda faaliyetler yürütülüyor. Kendi uydumuzu üretebiliyoruz. Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ) uydu test merkezimiz var. Türksat gibi uydu işletmecisi bir şirketimiz var. Üniversitelerde uzaya dönük faaliyetler var. Uzay Ajansı tüm faaliyetleri tek bir elden yürütecek. Aynı alanda farklı kurumların çalışmasının önüne geçecek, verimliliği artıracak. Uluslararası arenada ülkemizin uzay alandaki hak ve menfaatlerini ajans sayesinde takip edeceğiz."