28.02.2013 - 13:25 | Son Güncellenme:
İktisadi Kalkınma Vakfı’nın (İKV) Lüksemburg ve Yeditepe Üniversiteleri işbirliği ile düzenlediği ”50 Years of Relations between Turkey and the EC-EU / Türkiye - Avrupa Topluluğu – AB ilişkilerinin 50 Yılı” adlı konferans, Lüksemburg Üniversitesi’nde gerçekleştirildi.
Yapılan açıklamaya göre, Avrupa Adalet Divanı’nın bulunduğu Lüksemburg’da Lüksemburg Üniversitesi, Hukuk, İktisat ve Maliye Fakültesi’nde, 25 Şubat 2013 tarihinde yapılan konferansta Türkiye’nin AB’ye katılım süreci, Ankara Anlaşması, göç konusu, Türkiye’nin ekonomik durumu, Avrupa Adalet Divanı’nın Türkiye-AB Ortaklık ilişkisini etkileyen kararları gibi konular, uzmanlar ve akademisyenler tarafından ele alındı.
Toplantının açılışı Lüksemburg Üniversitesi Hukuk, Ekonomi ve Maliye Fakültesi Dekanı Profesör Stefan Braum tarafından yapıldı.
Türkiye’nin her zaman Avrupa’nın bir parçası olduğunu ve gelecekte de üyeliği ile AB’yi zenginleştireceğini vurgulayan Braum, Türkiye ile AB arasındaki ortaklık anlaşmasının Avrupa Entegrasyon Hukuku’nun önemli bir parçası olduğunun altını çizdi.
İKV Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Haluk Kabaalioğlu da, Türkiye ve AB ilişkilerindeki son gelişmeler ve ilişkilerin hukuki boyutu üzerinde durdu. Kabaalioğlu, AB ile ortaklık ilişkilerinin 50 yıllık gelişimini ana hatları ile özetleyen sunumunda, ortaklığın aksayan bazı yönlerini anlattı.
William Penn tarafından 1693 tarihinde kaleme alınan Avrupa’nın geleceğine ilişkin eserden itibaren, Avrupa entegrasyonu ile ilgili projelerde Türkiye’nin de yer aldığını hatırlatan Kabaalioğlu, Türkiye-AT ortaklığının başlangıç aşamasında ve ilk yıllarında mevcut olan, Türkiye ile AT’nin giderek yakınlaşması yönündeki çok güçlü iradenin önemini vurguladı.
Kabaalioğlu, Ankara Anlaşması’nın Roma Antlaşması modeline uygun biçimde kurgulanmış tam bir katılım-öncesi anlaşması olduğunu ve daha sonraki yıllarda imzalanan Katma Protokol gibi ek sözleşmelerle birlikte amacının Türkiye’yi üyeliğe hazırlamak olduğunu belirtti.
İKV Yürütme Kurulu Üyesi, Merkez Bankası eski başkanlarından Yavuz Canevi ise ”Avrupa’nın en hızlı büyüyen ekonomisi Türkiye” konulu bir sunum gerçekleştirdi.
-Adalet Divanı Yargıcı Prek: ”Türkiye için, değişmez ve sabit denilen AB ilkelerinden sapıldığını görüyoruz”- Diğer konuşmacılar arasında yer alan Adalet Divanı Yargıcı Miro Prek ise, ülkesi Slovenya’nın önce ortaklık, sonra da üyelik müzakerelerine iştirak etmiş biri olarak bu alandaki gelişmeleri sadece mesleki değil, kişisel bir ilgiyle de izlediğini aktardı.
”Ortaklık anlaşmaları ve katılım anlaşmaları yapıları, rolleri, takvimleri, amaçları, yasa sistemi içindeki yerleri, kurumsal yapıları ve amaçladıkları entegrasyonun derinliği açısından büyük farklılıklar gösterirler” diyen Prek, buna ilaveten, Türkiye’nin katılımının, önceden bilinen diğer katılımlara göre farklı biçimde cereyan ettiğini söyledi.
Perk, şunları kaydetti: ”İkisi arasındaki ortak nokta ise, uluslararası hukuk alanında doğup, AB hukuku alanında uygulanmalarıdır. AB’nin 2004 sonrası genişlemelerinde (Hırvatistan ve Türkiye) dikkat çeken bir husus ’koşulluluk’ ilkesi çerçevesinde getirilen kriterlerle, daha katılım öncesi dönemde, ülkeler arsında farklılıklar yaratan bir eğilim ortaya çıkmıştır. Katılım, çok büyük miktardaki dışarıda üretilmiş yasanın iç yasal düzene dahil edilmesi/kabul edilmesidir.
Bu durum hem alan hem de veren tarafta etki yaratır, ama doğal olarak alan taraftaki etki çok daha büyük olur. Bugün, daha katılımın ilk aşamasında 3 binden fazla yasanın değişmesi gerekmektedir. Türkiye’nin müzakere çerçevesindeki bazı hükümler, daha baştan onu farklı bir hale getirme ihtimaline kapı açmıştır. Özellikle Türkiye için, değişmez ve sabit denilen AB ilkelerinden sapıldığını görüyoruz.”