19.01.2015 - 14:26 | Son Güncellenme:
.
Coface Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi Ekonomisti Seltem İyigün yaptığı açıklamada, "Küresel ekonomideki gelişmeler, jeopolitik riskler, ABD Merkez Bankası’ndan beklenen faiz artış süreci ve yurt içinde genel seçimlerin olması, kur riskinin devam ettiğine işaret ediyor. Bu durum firmaların nakit akışlarını ve borçlanmalarını çok daha bilinçli yönetmeleri gereken bir döneme girildiğini gösteriyor" dedi.
Liradaki değer kaybının, firma bilançolarındaki olumsuz etkilerinin sürdüğüne dikkat çekilen açıklamada, "Öte yandan cari açığı azaltmak amacıyla Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun uygulamaya başladığı kredi kısıtlama önlemlerinin iç talebi yavaşlatması da firmaların alacak tahsilatlarını zorlaştıran etkenler arasında yer aldı" denildi ve şu değerlendirme yapıldı:
KARŞILIKSIZ ÇEKLER VE PROTESTOLU SENETLER
"Bu gelişmelere paralel olarak daha çok yurt içi talebe yönelik üretim ve satış yapan sektörlerin ödeme kapasitelerinde bozulmalar görülmeye başladı. Hem protestolu senetler hem de karşılıksız çek tutarlarındaki artışlar bu bozulmaya işaret ediyor. Karşılıksız çekler 2014 yılının ilk on ayında yıllık yüzde 5.4 artış ile 15.9 milyar lira düzeyine çıktı. Artan faizler ve ivme kaybeden iç talep nedeniyle 2014 yılının ilk on ayında protestolu senetler tutarında da yıllık bazda yüzde 9.1’lik bir artış görülüyor."
KAMBİYO ZARARLARI
Sanayi Bakanlığı tarafından hazırlanan Girişimci Bilgi Sistemi’nde yer alan 2 milyon 973 bin firmanın kambiyo zararlarının, 2012 yılı sonundaki 45.1 milyar liradan, 2013 sonunda 118.8 milyar liraya çıktığı vurgulanan açıklamada, sektörel riskler şu şekilde sıralandı:
SEKTÖRLERDE DURUMLAR
Demir ve çelik dışı metal sektörü: Hammadde tedarikinde dışa bağımlılık, hammadde fiyatlarındaki düşüşler ve kurlardaki değişimlerin borçlanma maliyetleri üzerindeki olumsuz etkileri firmaların karşılaştıkları temel riskler olarak sayılabilir.
Otomotiv sektörü: Sene başında uygulanan vergi artışları, faizlerdeki yükselmeler, BDDK’nın tüketici kredilerini dizginlemek amaçlı aldığı makroihtiyati önlemler ve kurlardaki artışlar gibi nedenlerden dolayı iç pazara yönelik satışlarda belirgin düşüşler bulunuyor. Ancak ihracat olumlu görünümünü sürdürüyor.
Gıda sektörü: Gıda üreticileri açısından en büyük risk sene içinde görülen kuraklıkla birlikte üretim maliyetlerinin artması olarak değerlendiriliyor.
Kimya sektörü: Hammaddede yüzde 70’e varan ithal bağımlılık ve sektörün başlıca müşterileri arasında yer alan inşaat sektöründeki yavaşlama riskler arasında yer alıyor.
İnşaat sektörü: Konut tarafında, faizlerdeki artış ve ekonomideki yavaşlamaya paralel olarak oluşan belirsizliğin, tüketici güveninde gerilemeye yol açtığı görülüyor. Bu durum konut talebine olumsuz yansıyor. Arz ve talep makasının açılması da bir diğer risk unsuru olarak değerlendiriliyor.
Perakende sektörü: Türkiye’de özel kesim harcamaları toplam GSYİH’nin yaklaşık üçte ikisini oluştuyor. Son dönemde açıklanan verilere göre perakende satışlardaki artış devam etmektedir. Sektörün genelinde risk seviyesi yüksek görünmüyor.
Tekstil-giyim: Hem yurt içi hem de yurt dışı müşteriler için üretim ve satış yapma kapasitesi yüksek olan bu sektörde risk seviyesi medium seviyesinde bulunuyor. Başta Avrupa pazarlarındaki toparlama ve kurlardaki artışın ihracatı desteklemesi, sektörün performansını yukarı yönde etkiliyor.
İlaç: Referens ilaç sistemi ile yüksek rekabetten dolayı fiyatlar üzerinde oluşan baskı karlılıkları olumsuz etkiliyor.
BÜYÜME TAHMİNLERİ
Türkiye ekonomisinin 2014 yılında yüzde 3.1 ve 2015 yılında yüzde 3.5 büyümesini öngören Coface, Kasım 2014 tarihinde, Türkiye’nin ülke risk değerlendirmesini daha düşük büyüme perspektifi, yüksek özel sektör borçluluğu ve kurlardaki ani hareketlere olan hassasiyet gibi nedenlerden dolayı A4 seviyesinden B seviyesine indirdi.