Her geçen gün daha da çok değerini anlıyoruz ve daha da coşkulu kutlamak istiyoruz Cumhuriyet Bayramı’mızı.
Kutlamaların zaman zaman çeşitli nedenlerden iptal edildiği oluyor.
29 Ekim bile herhangi bir uzun hafta sonu tatili kadar sıradanlaştırılabiliyor bazen istemeden.
Unutmamak lazım, her ülkenin tek bir bağımsızlık günü var.
En azından yılda bir kez de olsa bunu hatırlamalı ve kutlamalı.
Bugün tek bir bayram var bizim için, her zaman da öyle olacak.
Cumhuriyet Bayramı’mız kutlu olsun!
Yoksa siz hâlâ İstanbul Maratonu’na katılmadınız mı?
3 Kasım’da gerçekleşecek Türkiye İş Bankası 46. İstanbul Maratonu öncesinde hatırlayalım, 42 km koşmadan da maratona katılarak kendinizi harika hissedebilirsiniz.
Peki ama nasıl?
Tam 5 gün kaldı, pazar günü Türkiye İş Bankası 46. İstanbul Maratonu var.
Daha önce Avrasya Maratonu olarak bildiğimiz maratonun 2013’ten beri resmi adı İstanbul Maratonu.
Köprüden koşarak ya da yürüyerek geçip, bol bol selfie yapıp Instagram’da övünerek paylaşabileceğimiz yılın tek günü aynı zamanda.
Haklısınız, İstanbulluya her gün maraton.
Hayatımız oradan oraya koşturarak ve hatta çoğunda engeller atlayarak ve atlatarak geçiyor.
Çoğumuzun sağlıklı yaşam için koşacak bir parkı da yok.
Şanslılar Maçka Parkı ya da Yıldız Parkı’nda koşuyor, daha da bol vakti olanlar Boğaz’da uzun uzun yürüyor.
Bir dönem Avrasya Maratonu’na katılan ünlüler magazin sayfalarını, köprü üstünde halay çekenler, mangal yapanlar ise birinci sayfaları süslemişti.
Ama maratonla ilgili pek bir şey öğrenememiştik.
Maraton maratonluktan çıkmıştı, oysa daha sonra büyük bir ilerleme kaydedildi.
İstanbul bütün iniş çıkışlarıyla ne kadar zor bir parkur olsa da, hedef, dünyanın en iyi yedinci maratonu olabilmekti.
Tokyo, Boston, Londra, Berlin, Chicago ve New York’tan sonra gelebilmekti.
Emin adımlarla her yıl daha da çok ilerleme kaydediliyor.
Şimdiye kadar İstanbul Maratonu’na 2 kez katıldım.
Tabii 42 km’lik maratona değil, 8 km’lik halk koşusuna katılabildim sadece.
Göğsümde yarış numaramın yanı sıra bir de gopro kamera taşıyıp, kamera sayesinde Boğaz Köprüsü’nde bir de filmim oldu.
Hem yarışın kendi çapımda belgeselini çektim, hem de görüntülerin üstüne konuşarak, bir nevi dış sesle olan biteni anlattım, minik röportajlar yaptım.
Peki ama madalya mı takıyorlar halk koşusunu tamamlayınca?
Evet, itiraf etmeliyim, ben o madalyaları seviyorum ve saklıyorum.
Üstelik halk koşusuna katılarak da bir sivil toplum kuruluşuna bağış toplayabiliyor, inandığınız bir sosyal sorumluluk projesini destekleyebiliyorsunuz.
Bu yıl AÇEV için orada olabilmeyi çok isterdim ama ne yazık ki bu sefer olamayacağım.
Eğer fırsatınız olursa, dünyanın kıtalar arası koşulan tek maratonuna mutlaka katılın ve inandığınız bir sosyal sorumluluk projesine destek olun.