Ekonomi Kriz rüzgârı fırtınaya dönüştü, ciddiye alalım

Kriz rüzgârı fırtınaya dönüştü, ciddiye alalım

13.10.2008 - 00:19 | Son Güncellenme:

Bülent Eczacıbaşı, hükümetin, kriz konusunda Türkiye’nin ‘olağanüstü bir durumla’ karşı karşıya olduğunu kabul ederek, buna göre bir düzene geçmesi gerektiğini söyledi

Kriz rüzgârı fırtınaya dönüştü, ciddiye alalım

Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, finans piyasalarında yaşanan krizin çözümüne ilişkin yanıtı henüz kimsenin tam olarak bilmediğini söyledi.
Almanya’nın Köln kentindeki Vitra mağazasında gazetecilerle bir araya gelerek küresel ekonomide yaşanan son gelişmeleri değerlendiren Eczacıbaşı, böyle bir ortamda hükümetin güven verici açıklamalarının doğru olduğunu belirterek, “Paniğe kapılmamak doğru, ancak krizi ciddiye almamak doğru olmaz” dedi.
Krizin çok farklı sektörlere etkileri olacağına dikkat çeken Eczacıbaşı, Türkiye’nin ‘olağanüstü bir durumla’ karşı karşıya olduğunu kabul ederek, hükümetin, buna göre bir düzene geçmesi gerektiğini söyledi. Eczacıbaşı, bu düzenin adına “kriz yönetimi” ya da “kriz masası” denebileceğini aktardı. Eczacıbaşı, “Özel sektörle kamu yönetimi arasında daha sıkı işbirliği ve bilgi akışını gerçekleştirmeye olanak veren bir düzen içerisine geçmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.

‘Yeni bir rota gerekiyor’
Bülent Eczacıbaşı, bu dönemde IMF ile ilişkilerin sıcak ve sağlam tutulması gerektiğini savunarak, fon ile yapılacak anlaşmanın ihtiyari değil normal stand-by olmasının Türkiye’nin yararına olacağını kaydetti. Eczacıbaşı, “Şimdi ‘bizim gemimimiz, teknemiz sağlam’ demenin kesinlikle doğru olduğuna inanıyorum. Ama şimdi rüzgar fırtınaya dönüştü ve rüzgarın yönü değişti. Şimdi farklı bir şekilde dümen tutacağız. ‘Yeni koşullarla şöyle bir rota izleyeceğiz’ dememiz gerekir. O farklılığı ortaya koyabilmemiz lazım” dedi.

Haberin Devamı

“Global kriz konusunda sorunsuz ülke yok. Çok güçlü ülkeler dahi krizin dalgasına kapılmış durumda” diyen Eczacıbaşı, “Dünyada bir kriz var. Bu ciddi bir reel kriz. Bunun artık sadece psikolojik etkenlerle ilişkili olmadığı çok açık artık ortada. Ciddi sonuçlarının olacağı da ortada” dedi.
Eczacıbaşı ayrıca, “2009 yılı reel krizin etkilerini belli edeceği kabul edilmeli. Parlak büyüme hızları beklenmemeli, herkes bütün hesapları buna göre yapmalı” diye konuştu.

‘Olan şeyi, saklamamalı’
Eczacıbaşı, hükümetin kriz konusundaki çalışmalarıyla ilgili olarak da şunları söyledi:
“Ekonomideki güçlü yönler vurgulanırken, zayıf yönleri de vurgulamak lazım. Bunların getirebileceği riskleri veya bunların nasıl giderileceğini tartışmaya açmak gerekir. İletişim şeffaf olmalı. Olmayan şeyleri varmış gibi göstermemeli, olan şeyi saklamamalı. İletişim doğrular üzerine kurulmalıdır. Bu nedenle gündemi saptırıcı, gerçekleri saklayıcı iletişim stratejisin yararı olacağını düşünmüyorum.”


Sanayi ve finans sektörü, dikkat!

Haberin Devamı

Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, “Siyasetçilerimizin açıklamalarını, ‘Türkiye’nin krizden etkilenmez’ şeklinde yorumlamıyorum. Dünya pazarları daralıyor. Biz artan ihracatımızla övündüğümüz için, dünya pazarlarına bağımlıyız” diyerek şöyle devam etti:
“Avrupa‘yı etkileyen bir krizin bizi etkilememesi söz konusu değil. Ama bardağın dolu yönlerini de vurgulamak doğru bir strateji. Bankacılık sektörü 2001’deki bankacılık sektörü değil ama bu bankacılık sektörünün risklerin dışında olduğu anlamını taşımaz. Riskler, bankacılık sektörünün sanayinin üzerindedir. Sanayi de milyarlarca dolarlık borcu üzerinde taşımaktadır. Pazarların daralmasından mutlaka etkilenecektir.”



‘Her şeyi bilir gibi konuşuyoruz’
Bülent Eczacıbaşı, gazetecilerle yaptığı söyleşi öncesinde, bir anısını paylaştı. “Vaktinizi almadan, çok sevdiğim bir anımı anlatacağım size” diyerek konuşmasına başlayan Eczacıbaşı, şöyle devam etti:
“1992’de TÜSİAD başkanıydım. Seyahatteydim. Bir otele geldim. ‘Çok acil bir mesaj var’ dediler. Bir gazeteden, bir isim verdiler. ‘Sizden telefon bekliyor’ dediler, aradım. Arkadaş bana acil bir soru sordu: “Bülent Bey, Rusların Soyuz aracı uzayda kontrolden çıkmış. Sizce, kozmonotu kurtarmak için ne yapmak lazım” dedi. Ben de dedim ki, “Tamam, biz bir şeyi yanlış yapıyoruz, biz herşeyi bilir gibi konuşuyoruz.
Siz de o havaya giriyorsunuz. Ne yazık ki soruların hepsinin cevabı bizde yok. Ama en azından kendi penceremizden nasıl bakıyoruz, bu var.”