EkonomiCumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'dan doğal gaz açıklaması

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'dan doğal gaz açıklaması

21.10.2020 - 15:48 | Son Güncellenme:

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, "Karadeniz’deki doğal gaz keşfi kaynaklı olarak yeni doğal gaz kontratlarında fiyatların daha rekabetçi yapılması ve 2023 yılında yerli doğalgazın kullanılmaya başlanacak olması, cari dengemizin uzun vadede kalıcı şekilde iyileşmesine önemli katkı yapacaktır." dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktaydan doğal gaz açıklaması

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Eylül 2020 itibarıyla Kovid-19 salgını kapsamında ekonomiyi desteklemek amacıyla atılan adımların büyüklüğünün kredi ertelemeleri hariç 371,7 milyar liraya ulaştığını bildirdi.

Haberin Devamı

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin sunumunu yapan Oktay, Kovid-19 salgınına yönelik ekonomik tedbirlerle ilgili bilgi verdi.

Oktay, küresel ekonomiyi her alanda etkileyen salgın sürecini Türkiye'nin en az hasarla atlatabilmesi için gereken tüm tedbirleri hızlı ve etkili şekilde aldıklarını, almaya da devam ettiklerini söyledi.

Salgının etkilerinin görülmeye başlandığı mart ayında açıklanan Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi'yle başta istihdam ve üretimi destekleyen adımları hayata geçirdiklerini belirten Oktay, ilerleyen süreçte ihtiyaç görülen tüm alanları kapsayacak şekilde genişleyen desteklerin ihtiyaç sahibi ailelere nakit desteğinden en düşük emekli aylığının 1500 lira olmasına kadar, sektörel vergi teşvik ve ertelemelerinden krediye ulaşma imkanlarına kadar artarak devam ettiğini bildirdi.

Haberin Devamı

Bu süreçte gelir politikası araçlarını da etkin kullandıklarını anlatan Oktay, şu bilgileri verdi: "Bu kapsamda 29,4 milyar lira vergi ödemesini ve 40 milyar lirı sosyal güvenlik prim ödemelerini erteleyerek işletmeleri destekledik. Kovid-19 salgınının ekonomideki olumsuz etkilerini azaltmak için sektör odaklı birçok mal ve hizmetin KDV oranlarında ve iş yeri kira stopaj oranında indirim yaptık. Kredi Garanti Fonu limitini artırarak teminat sıkıntısı yaşayan işletmelerin finansmana erişimini sağladık. Vatandaşlara, esnaf ve firmalara Hazine destekli Kredi Garanti Fonu ile 306 milyar liralık kredi paketleri oluşturduk ve bu kapsamda Eylül 2020 itibarıyla toplamda 267,4 milyar lira kredi ödemesi yapıldı. Aylık geliri 5 bin liranın altında olan 8 milyona yakın vatandaşımıza 47,5 milyar lira bireysel ihtiyaç desteği verdik. 787 bin esnafımıza 29,9 milyar liraya yakın esnaf destek finansmanı tahsis ettik. 198 bin işletmemize 143 milyar lira işe devam finansmanı kullandırdık. 122 milyar lira tutarında kurumsal ve bireysel kredinin ertelemesini sağladık."

"Yararlanma şartlarını esnettik"

Haberin Devamı

Oktay, salgının istihdam üzerindeki etkilerini en aza indirebilmek amacıyla çalışma ve sosyal yaşama ilişkin atılan adımlara da değinerek, kısa çalışma ödeneğinden daha fazla işletmenin ve çalışanın faydalanabilmesi için yararlanma şartlarını esnettiklerini söyledi.

Çalışanlara yönelik sözleşme feshi yasağı getirdiklerini ve bu kapsamda kısa çalışma ödeneği ve işsizlik sigortasından yararlanamayıp ücretsiz izne çıkarılanlar için nakdi ücret desteği verilmesini sağladıklarını belirten Oktay, normalleşme döneminde ekonominin güçlü bir şekilde toparlanmasına hazırlık olarak "normalleşme desteği" vermeye başladıklarını hatırlattı. Oktay, bu kapsamda iş yerlerinde haftalık normal çalışma sürelerine dönülmesini teşvik ettiklerini, kısa çalışma ödeneğinden yararlanma süresinin ve fesih yasağının uzatılmasına ilişkin düzenleme yaptıklarını kaydetti.

Salgından en çok etkilenen sektörlerden turizm sektörünü desteklemek için de seyahat acenteleri ve seyahat rehberlerinin desteklenmesini ve konaklama tesisleri için kredi programlarının uygulanmasını sağladıklarını anlatan Oktay, Güvenli Turizm Sertifikasyon Programı'nı ve turizm faaliyetlerinin yeniden başlatılmasıyla ilgili düzenlemeleri uygulamaya koyduklarını belirtti. Oktay, ayrıca turizm amaçlı kullanılan işletmelerin kira ve kullanım haklarına ilişkin ödemelerin sürelerini 6 ay ertelediklerini söyledi. Fuat Oktay, diğer yandan, sağlıkla ilgili olarak yeni hastanelerin açılması, test merkezleri, yerel aşı ve ilaç çalışmaları ve solunum cihazı üretimi yapılmasına ilişkin destekler verdiklerini dile getirdi.

Haberin Devamı

Eylül 2020 itibarıyla Kovid-19 salgını kapsamında ekonomiyi desteklemek amacıyla atılan adımların büyüklüğünün kredi ertelemeleri hariç 371,7 milyar liraya ulaştığı bilgisini veren Oktay, Sosyal Koruma Kalkanı çerçevesinde Sosyal Destek Programı kapsamında 6,2 milyar lira, kısa çalışma kapsamında 18,7 milyar lira, nakdi ücret desteği olarak 4,4 milyar lira, işsizlik ödemesi olarak da 3,6 milyar lira ödeme yaptıklarını açıkladı.

Haberin Devamı

Ekonomik ve sosyal koruma kalkanı paketlerinin yanı sıra yatırımlara, açılışlara hızla devam ettiklerini vurgulayan Oktay, "Bir taraftan salgınla başarılı bir mücadele verirken bir taraftan da durmadık, dev eserleri hizmete açtık. 45 günde tamamlayıp kullanıma sunduğumuz çok amaçlı acil durum hastaneleri dahil olmak üzere 28 yeni hastane, 498 kilometre bölünmüş yol ve 221 köprü ve 52 hidroelektrik santrali, marttan bu yana ülkemize kazandırdığımız yatırımların sadece birkaç örneğidir." diye konuştu.

"KKTC'nin de yanında olduk"

Salgınla mücadelede KKTC’nin de yanında olduklarını dile getiren Oktay, KKTC'de ilk vakanın görüldüğü tarihin hemen akabinde Kuzey Kıbrıs'a 72 milyon liralık finansal destek sağladıklarını, ardından Kovid Destek Paketi kapsamında 66 milyon liralık hibeyi daha aktardıklarını bildirdi. Oktay, "2,3 milyar lira tutarındaki 2020 yılı İktisadi ve Mali İşbirliği Anlaşması kapsamında Lefkoşa’ya modern cihazlarla donatılmış 100 yataklı acil durum hastanesi yapımını da iki ay gibi kısa bir süre içinde tamamlamak üzereyiz." dedi.

Salgın tedbirleri çerçevesinde uzaktan eğitim programı EBA’yı uyumlandırma sürecini tamamlayarak KKTC EBA olarak Kıbrıs Türkleri'nin kullanımına da açtıklarını belirten Oktay, 156 ülke ve 8 uluslararası kuruluşa ilaç, solunum cihazı ve maske dahil kişisel koruyucu ekipmanından oluşan tıbbi yardım malzemeleri gönderdiklerini söyledi.

Oktay, 2021-2023 dönemine ilişkin politika ve öngörülere değinerek, "Bütçe açığının GSYH’ye oran olarak 2020 yıl sonunda yüzde 4,9 seviyesinde gerçekleşmesini öngörmekteyiz. Salgın dönemine özgü bu geçici bozulmanın uygulanmakta olan normalleşme adımları ile kurumsallaşan tasarruf anlayışımıza uygun olarak programın ilk yılında ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır. 2021-23 döneminde bütçe açığının GSYH’ye oranının sırasıyla yüzde 4,3, yüzde 3,9 ve yüzde 3,5 seviyelerinde gerçekleşmesini hedefliyoruz." diye konuştu.

Bütçe büyüklüğü

Fuat Oktay, bütçe dengesinde öngörülen hedefler çerçevesinde AB tanımlı genel yönetim borç stokunun milli gelire oranının da 2021 yılında yüzde 40,8 seviyesinde gerçekleşmesi ve dönem sonu olan 2023 yılında yüzde 41,8 seviyesinde kalmasının hedeflendiğini bildirdi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, "2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin temel misyonu, tüm dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 salgını sebebiyle siyasi ve ekonomik bakımdan küresel bir yeniden yapılanma sürecinde bulunduğumuz şu dönemde, Türkiye ekonomisinin yoluna daha güçlenerek devam etmesini sağlamaktır." dedi.

Bütçe'nin temel hareket noktasının salgının etkisiyle yeniden şekillenen küresel dünya düzeninde Türkiye'nin hak ettiği yeri alması olduğunu vurgulayan Oktay, şöyle devam etti:

"2021 bütçesi, salgın tüm dünyada hayatı, üretimi ve ulaşımı durdurmuşken hem kendi kendine yeten hem de dost ülkelerin imdadına yetişen Türkiye'nin bütçesidir. 2021 bütçesi, salgına rağmen bir taraftan esnafımızın ve işçilerimizin emeklerinin karşılığını alabilecekleri, bir taraftan da iş dünyasının çarklarını aksamadan döndürebilecekleri bir temele sahiptir. 2021 bütçesi, dünyanın en güçlü olarak sayılan ülkeleri şalter indirmiş, maske savaşı derdine düşmüşken, şehir hastanelerinden otoyollara, fabrikalardan barajlara kadar pek çok eseri hizmete açmaya devam eden dirayetli hükümetimizin bütçesidir." 

"2021 bütçesi, en büyük ekonomiler derinden etkilenirken, OECD ve AB ortalamalarından pozitif ayrışarak güçlü şekilde toparlanmaya başlayan Türkiye'nin bütçesidir." diyen Oktay, "2021 bütçesi, salgına karşı halk sağlığını korumaya verdiğimiz önemin yanında oluşan risklere karşı ekonomimizin bağışıklığını güçlendirmeye de imkan tanıyan özellikler taşımaktadır. Türkiye'nin salgının önlenmesinde ve can kaybının sınırlandırmasında dünyada örnek alınan bir konuma gelmesi, 83 milyon olarak hepimizin ortak başarısıdır." diye konuştu.

"Dimdik ayakta durmamızı birlik ve beraberliğimize borçluyuz"

"Savunma sanayindeki şahlanışımızdan sağlıkta yerli solunum cihazı üretmemize ve Kovid-19 salgınına derman olacak aşı çalışmalarımıza kadar kazanmış olduğumuz kabiliyet, hepimizindir." değerlendirmesinde bulunan Oktay, şöyle devam etti:

"Jeopolitik olarak kriz ve çatışma alanlarına çok yakın olmamıza rağmen bölgesinde güvenli bir liman olarak dimdik ayakta durmamızı da birlik ve beraberliğimize borçluyuz. 2021 Bütçesi 81 vilayet, toplumumuzun her kesiminin, her bir ferdinin bütçesidir. Bütçemiz, ülkemizin bütünlüğü, milletimizin birliği ve devletimizin gücünü yeni normalde daha da yükseğe taşıyacak şekilde planlanmıştır. Sağlıktan eğitime, güvenlikten ulaştırmaya ve sanayiden ekonomiye kadar her alanda Cumhurbaşkanımızın liderliğinde somut ve dinamik politikaları bütçemiz temelinde birer birer uygulamaya geçirmeye devam edeceğiz."

"Salgında trajik olaylara şahit olundu"

Bütçeyi Kovid-19 salgınının gölgesinde küresel ekonomik aktivitenin baskılandığı ve bununla birlikte gelişmekte olan ülkelerde toparlanma sinyallerinin olduğu bir ortamda Meclise sunduklarını anımsatan Fuat Oktay, "Bildiğiniz üzere, 2020 yılında küresel ekonomi açısından birçok aşağı yönlü risk hala varlığını sürdürüyorken, salgına karşı alınan tedbirler neticesinde üretim ve talepte küresel ölçekte eşi benzeri görülmemiş gerilemeler kaydedilmiştir." dedi.

ABD, İtalya, İspanya ve İngiltere gibi büyük ekonomiler başta olmak üzere, salgının hızla yayılmasının sağlık sistemleri üzerinde baskıya yol açtığını hatırlatan Oktay, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Sağlık personelinin vakalara yetişmekte zorlandığı, kimi ülkelerde yetişemediği, hastaların teşhis bile konulamadan sedyelerde, sokaklarda hayatını kaybettiği görüntülerin hafızalara kazındığı trajik olaylara şahit olunmuştur. Salgının etkisi ile küresel büyümeye ilişkin tahminler de aşağı yönlü güncellenmiştir. Uluslararası Para Fonunun 2020 Ekim Dünya Ekonomik Görünüm Raporu'na göre, 2020 yılında dünya ekonomisinin yüzde 4,4 oranında daralması beklenmektedir. Bu oran, dünya ekonomisinde 2009 küresel krizinden bu yana görülen en derin daralmaya işaret etmektedir."

Gelişmiş ekonomiler önemli ölçüde daraldı

Dünya ekonomisinin 2021'de yüzde 5,2 oranında büyümesinin beklendiğini belirten Oktay, salgın nedeniyle oldukça büyük ekonomik teşvik paketleri uygulamaya koyan gelişmiş ülkelerin ekonomilerini hem para hem maliye politikalarıyla desteklemeye çalıştıklarını söyledi. Alınan tüm tedbirlere rağmen 2020'nin özellikle ikinci çeyreğinde gelişmiş ekonomilerin önemli ölçüde daraldığını, işsizlik oranlarında büyük sıçramalar görüldüğünü bildiren Fuat Oktay, Dünya Ekonomik Görünüm Raporu'na göre gelişmiş ülkelerin 2020'de yüzde 5,8 daralacağının, 2021'de ise yüzde 3,9 büyüyeceğinin tahmin edildiğini anımsattı.

Oktay, rapora göre ABD ve Avro Bölgesi'nin 2020'de sırasıyla yüzde 4,3 ve yüzde 8,3 daralması, 2021'de de sırasıyla yüzde 3,1 ve yüzde 5,2 büyümesinin beklendiğini hatırlattı.

"Küresel ticaret hacminin yüzde 10,4 daralması bekleniyor"

Gelişmekte olan ekonomilerde zayıflayan dış talep, bozulan güven göstergeleri ve artan korumacılık eğilimleri nedeniyle 2019'da büyümenin yüzde 3,7 ile son 10 yılın en kötü performansını sergilediğinin göze çarptığını belirten Fuat Oktay, büyümenin bu ülkelerin 2020'de de kötü performans sergilemesi ve yüzde 3,3 daralması beklendiğini söyledi.

Oktay, alınan önlemlerle küresel ekonominin toparlanması ve gelişmiş ülkelerin para politikasındaki gevşeme eğiliminin devam etmesinin, gelecek dönemde gelişmekte olan ekonomilere yönelik sermaye akımlarını destekleyeceğinin ve ertelenmiş talebi canlandırılacağının değerlendirildiğini belirtti. Korumacı politikalardaki artışın uluslararası ticareti baskılayan en önemli etkenlerden biri olduğunu vurgulayan Oktay, şöyle devam etti:

"Özellikle ABD-Çin arasında artan ticaret geriliminin olumsuz etkileri, küresel ticaret hacmindeki artışı ciddi oranda sınırlandırmaktadır. Bu gelişmeler çerçevesinde 2018'de yüzde 3,9 oranında genişleyen ticaret hacmi, 2019'da yalnızca yüzde 1 seviyesinde artış göstermiştir. Salgın nedeniyle alınan kısıtlama kararlarının küresel ticaret hacminin 2020'de yüzde 10,4 ile radikal bir şekilde daralmasına sebep olması beklenmektedir."

"Gelişmekte olan ülkeler için önemli fırsatları beraberinde getiriyor"

Salgının yayılmasıyla başta tıbbi malzeme ve yiyecek olmak üzere, hayati önemi haiz materyalin elde edilmesinde yaşanan zorlukların, küresel tedarik zincirinin zayıf yönünü açığa çıkardığını belirten Oktay, "Bu durum küresel ticari ilişkilerin yeniden kurgulanması gerekliliğini ortaya koyarken, aynı zamanda gelişmekte olan ülkeler için önemli fırsatları beraberinde getirmektedir." dedi.

Dünya ticaret hacminin 2021'de toparlanarak yüzde 8,3 oranında artması beklendiğini söyleyen Fuat Oktay, "Ancak küresel aktörler arasında yaşanan ticaret savaşları ve jeopolitik gerginliklerin artması, küresel ticaret üzerinde önemli bir risk teşkil etmektedir. Buna ilaveten, kısa vadede ABD seçimleri de dünya ticareti ve ekonomisi üzerinde belirsizlik oluşturmayı sürdürmektedir." ifadelerini kullandı.

Salgın nedeniyle ilk etapta çalışma hayatında yaşanabilecek bir depremin önüne geçmek amacıyla hükümetlerin çeşitli tedbirler aldığını anımsatan Fuat Oktay, şunları kaydetti:

"Ancak salgın, istihdam piyasası üzerinde kısa ve uzun vadede riskler yaratmaya devam etmektedir. Küresel ölçekte işsizlik oranı, alınan tedbirlerin etkisiyle sınırlı artış göstermiştir. Ancak özellikle sosyal temas gerektiren, dolayısıyla tedbirlerden son derece etkilenen hizmet sektöründe çalışanlar; düşük nitelikli, kayıtdışı ve düşük ücretli çalışanlar ile kadınlar krizden en olumsuz etkilenen grup olmuştur. Küresel ekonominin karşı karşıya kaldığı en önemli risk, salgının uzaması, yeniden yükselmesi ve tedavi imkanlarının yaygın kullanımının gecikmesidir.  Salgın nedeniyle ekonomik aktivitede yaşanan durgunluk gelirler yönüyle, sağlık harcamaları ve uygulamaya konulan tedbirler ise giderler yönüyle ülkelerin kamu maliyesi üzerindeki baskıyı artırmaktadır. Artan borç yükü kamu maliyesinde sürdürülebilirliğe ilişkin endişeleri artırmaktadır."

Türkiye ekonomisine ilişkin gelişmeler

Küresel ekonomiye ilişkin genel değerlendirmeler ve küresel eğilimlerin Türkiye'ye olası etkilerini aktaran Fuat Oktay, Türkiye ekonomisine ilişkin gelişmeleri de paylaştı. Oktay, Türkiye ekonomisinin "Yeniden Dengelenme" süreci ile 2019'da kırılganlıkları azaltma yönünde önemli mesafe aldığını, 2019'un son çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6,4 oranında güçlü bir büyüme performansı yakaladığını söyledi.

Özel tüketim ve kamu tüketiminin güçlü desteğiyle ekonominin 2020'nin ilk çeyreğinde yıllık yüzde 4,4 oranında büyüdüğüne işaret eden Oktay, "Bu gelişmelere rağmen, mart ayından itibaren görülmeye başlanan ve nisan ayında etkisi belirginleşen Kovid-19 salgını hayatın tüm alanlarında olduğu gibi ekonomide de kuralları değiştirmiştir." dedi.

Salgının tüm dünya ekonomilerinde olduğu gibi Türkiye ekonomisinde de şok etkisi yarattığını ifade eden Fuat Oktay, "Sosyal hayatı etkileyen kısıtlayıcı tedbirler, kısmi karantina uygulamaları, firmaların daha düşük kapasite ile çalışmalarına yol açan çeşitli önlemler kademeli ve ölçülü biçimde uygulamaya konmuşsa da iç talep ve üretim olumsuz yönde etkilenmiştir. Başta en büyük ticaret ortağımız olan AB'nin ekonomik durgunluğa girmesinin etkisiyle dış talepteki daralma ve turizm gelirlerindeki düşüş, salgının Türkiye ekonomisi üzerindeki olumsuz etkilerinin belirginleşmesine sebep olmuştur." ifadelerini kullandı.

 Bu gelişmeler ışığında Türkiye ekonomisinin, yılın ikinci çeyreğinde yüzde 9,9 oranında daraldığını anımsatan Oktay, "Daralma oranımız, aynı dönemde yüzde 14,1 daralma yaşayan AB ve yüzde 10,9 daralma yaşayan OECD ortalamasının altında kalmıştır." dedi.

 Uygulamaya koyulan Normalleşme Planı ile ekonomideki toparlanma eğiliminin haziran ayından itibaren güçlendiğini belirten Fuat Oktay, şöyle devam etti:

"Salgının zirve yaptığı dönemde uygulanmaya başlanan genişlemeci ekonomi politikaları ağustos ayı ile birlikte kademeli olarak terk edilmeye başlanmış ve 'Yeni Dengelenme' süreci aşamasına geçilmiştir. Üçüncü çeyreğe ilişkin öncü veriler, ikinci çeyrekteki daralmanın ardından, V-tipi güçlü bir toparlanmaya işaret etmektedir. Böylelikle, ekonominin 2020'de yüzde 0,3 oranında büyüme kaydetmesi beklenmektedir. 2021 yılında büyümenin yurt içi ve yurt dışı talep arasında dengeli bir görünüm sergilemesi beklenmekte ve ekonomimizin yüzde 5,8 oranında büyümesi hedeflenmektedir. Salgının kontrol altına alınmasına bağlı olarak belirsizliklerdeki azalmanın, finansal koşulların istikrara kavuşmasının ve buna bağlı olarak yatırımcı güvenindeki iyileşmenin ve ertelenmiş tüketim harcamalarının yurt içi talebe katkı vereceği değerlendirilmektedir. İstihdamdaki artışın etkisiyle özel tüketimin iç talebi desteklemesi, mal ve hizmet ihracatındaki artışın güçlü olması ve ithalattaki artışın görece sınırlı kalması ile net ihracatın büyümeye yeniden pozitif katkı yapması öngörülmektedir."

Oktay, 2019'da yaşanan dengelenme sürecinin doğal sonucu olarak ekonomi soğuma evresine girildiğini, bu gelişmeden işgücü piyasası göstergelerinin olumsuz etkilendiğini söyledi. Bir önceki yıla göre 2019'da işgücüne katılım oranının 0,2 puan, istihdam oranının ise 1,7 puan gerilediğini ve bunun neticesinde işsizlik oranının arttığını belirten Oktay, "Salgının piyasalarda yarattığı durgunluk etkisi sebebiyle gerileyen işgücüne katılım oranı, işsizlik oranının da düşmesine sebep olmuş, 2020'nin nisan ayında işsizlik oranı yüzde 12,8 olarak gerçekleşmiştir." dedi.

 Fuat Oktay, 2020'nin haziran ayında başlayan normalleşme süreciyle işgücüne katılımın toparlandığını ancak istihdam artışının aynı hızda iyileşememesi sebebiyle temmuz döneminde işsizlik oranı yüzde 13,4 olarak gerçekleştiğini bildirdi.

Yılın geri kalanında ekonomik aktivitedeki toparlanmaya bağlı olarak işgücüne katılımın ve istihdamın iyileşmesinin öngörüldüğünü söyleyen Oktay, "Yeni Ekonomi Programı (2021-2023) dönemi boyunca istihdamın yıllık ortalama 1 milyon 336 bin kişi artması ve işsizlik oranının kademeli olarak gerileyerek 2023'de yüzde 10,9 seviyesine gerilemesi beklenmektedir." ifadelerini kullandı.

"Enflasyonun kalıcı biçimde tek haneli seviyelere düşürülmesi.."

Oktay, şöyle devam etti:

"2018 Ekim ayında yüzde 25,2 seviyesine kadar yükselen enflasyon oranı, kararlılıkla uyguladığımız politikalar neticesinde Türk lirasının istikrarlı görünüm kazanmasının, ılımlı seyreden talep koşullarının, işlenmemiş gıda ve ithalat fiyatlarının ve enflasyon beklentilerindeki iyileşmenin katkısı ile 2019 Eylül ve Ekim aylarında tek haneli seviyelere gerilemiş, 2019 yıl sonunda ise YEP tahmininin altında yüzde 11,8 seviyesinde gerçekleşmiştir. Tüketici enflasyonunda kaydedilen düşüş eğilimi, 2020 yılı ilk çeyreğinde ortaya çıkan Kovid-19 salgını nedeniyle sekteye uğramıştır. Özellikle salgın kaynaklı birim maliyet artışları ve döviz kuru gelişmeleri fiyatlara yansımıştır. Bu çerçevede, yıllık tüketici enflasyon oranı, 2020 yılı Eylül ayında yüzde 11,7 seviyesinde gerçekleşmiştir. Yeni Ekonomi Programı çerçevesinde enflasyonun kalıcı biçimde tek haneli seviyelere düşürülmesine yönelik çalışmalar, ilgili tüm kurumların eşgüdümü ile yürütülmeye devam etmektedir."

"Atılan bu adımlarla önemli sonuçlar almayı hedefliyoruz"

Mal ve hizmet piyasalarında rekabet ve verimliliği artıracak, gıda fiyatlarındaki yapışkanlıkları giderecek ve tüketici enflasyonunda kur geçişkenliğini azaltacak önlemlerin hayata geçirildiğine dikkati çeken Oktay, "Atılan bu adımlar ile enflasyonla mücadelede önemli sonuçlar almayı ve tüketici enflasyon oranını 2021'de yüzde 8, 2022'de yüzde 6 ve 2023'de ise yüzde 4,9 seviyesine düşürmeyi hedefliyoruz." dedi.

Bütçe'nin temel hareket noktasının salgının etkisiyle yeniden şekillenen küresel dünya düzeninde Türkiye'nin hak ettiği yeri alması olduğunu vurgulayan Oktay, şöyle devam etti:

"2021 bütçesi, salgın tüm dünyada hayatı, üretimi ve ulaşımı durdurmuşken hem kendi kendine yeten hem de dost ülkelerin imdadına yetişen Türkiye'nin bütçesidir. 2021 bütçesi, salgına rağmen bir taraftan esnafımızın ve işçilerimizin emeklerinin karşılığını alabilecekleri, bir taraftan da iş dünyasının çarklarını aksamadan döndürebilecekleri bir temele sahiptir. 2021 bütçesi, dünyanın en güçlü olarak sayılan ülkeleri şalter indirmiş, maske savaşı derdine düşmüşken, şehir hastanelerinden otoyollara, fabrikalardan barajlara kadar pek çok eseri hizmete açmaya devam eden dirayetli hükümetimizin bütçesidir." 

"2021 bütçesi, en büyük ekonomiler derinden etkilenirken, OECD ve AB ortalamalarından pozitif ayrışarak güçlü şekilde toparlanmaya başlayan Türkiye'nin bütçesidir." diyen Oktay, "2021 bütçesi, salgına karşı halk sağlığını korumaya verdiğimiz önemin yanında oluşan risklere karşı ekonomimizin bağışıklığını güçlendirmeye de imkan tanıyan özellikler taşımaktadır. Türkiye'nin salgının önlenmesinde ve can kaybının sınırlandırmasında dünyada örnek alınan bir konuma gelmesi, 83 milyon olarak hepimizin ortak başarısıdır." diye konuştu.

"Dimdik ayakta durmamızı birlik ve beraberliğimize borçluyuz"

"Savunma sanayindeki şahlanışımızdan sağlıkta yerli solunum cihazı üretmemize ve Kovid-19 salgınına derman olacak aşı çalışmalarımıza kadar kazanmış olduğumuz kabiliyet, hepimizindir." değerlendirmesinde bulunan Oktay, şöyle devam etti:

"Jeopolitik olarak kriz ve çatışma alanlarına çok yakın olmamıza rağmen bölgesinde güvenli bir liman olarak dimdik ayakta durmamızı da birlik ve beraberliğimize borçluyuz. 2021 Bütçesi 81 vilayet, toplumumuzun her kesiminin, her bir ferdinin bütçesidir. Bütçemiz, ülkemizin bütünlüğü, milletimizin birliği ve devletimizin gücünü yeni normalde daha da yükseğe taşıyacak şekilde planlanmıştır. Sağlıktan eğitime, güvenlikten ulaştırmaya ve sanayiden ekonomiye kadar her alanda Cumhurbaşkanımızın liderliğinde somut ve dinamik politikaları bütçemiz temelinde birer birer uygulamaya geçirmeye devam edeceğiz."

"Salgında trajik olaylara şahit olundu"

Bütçeyi Kovid-19 salgınının gölgesinde küresel ekonomik aktivitenin baskılandığı ve bununla birlikte gelişmekte olan ülkelerde toparlanma sinyallerinin olduğu bir ortamda Meclise sunduklarını anımsatan Fuat Oktay, "Bildiğiniz üzere, 2020 yılında küresel ekonomi açısından birçok aşağı yönlü risk hala varlığını sürdürüyorken, salgına karşı alınan tedbirler neticesinde üretim ve talepte küresel ölçekte eşi benzeri görülmemiş gerilemeler kaydedilmiştir." dedi.

ABD, İtalya, İspanya ve İngiltere gibi büyük ekonomiler başta olmak üzere, salgının hızla yayılmasının sağlık sistemleri üzerinde baskıya yol açtığını hatırlatan Oktay, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Sağlık personelinin vakalara yetişmekte zorlandığı, kimi ülkelerde yetişemediği, hastaların teşhis bile konulamadan sedyelerde, sokaklarda hayatını kaybettiği görüntülerin hafızalara kazındığı trajik olaylara şahit olunmuştur. Salgının etkisi ile küresel büyümeye ilişkin tahminler de aşağı yönlü güncellenmiştir. Uluslararası Para Fonunun 2020 Ekim Dünya Ekonomik Görünüm Raporu'na göre, 2020 yılında dünya ekonomisinin yüzde 4,4 oranında daralması beklenmektedir. Bu oran, dünya ekonomisinde 2009 küresel krizinden bu yana görülen en derin daralmaya işaret etmektedir."

Gelişmiş ekonomiler önemli ölçüde daraldı

Dünya ekonomisinin 2021'de yüzde 5,2 oranında büyümesinin beklendiğini belirten Oktay, salgın nedeniyle oldukça büyük ekonomik teşvik paketleri uygulamaya koyan gelişmiş ülkelerin ekonomilerini hem para hem maliye politikalarıyla desteklemeye çalıştıklarını söyledi. Alınan tüm tedbirlere rağmen 2020'nin özellikle ikinci çeyreğinde gelişmiş ekonomilerin önemli ölçüde daraldığını, işsizlik oranlarında büyük sıçramalar görüldüğünü bildiren Fuat Oktay, Dünya Ekonomik Görünüm Raporu'na göre gelişmiş ülkelerin 2020'de yüzde 5,8 daralacağının, 2021'de ise yüzde 3,9 büyüyeceğinin tahmin edildiğini anımsattı.

Oktay, rapora göre ABD ve Avro Bölgesi'nin 2020'de sırasıyla yüzde 4,3 ve yüzde 8,3 daralması, 2021'de de sırasıyla yüzde 3,1 ve yüzde 5,2 büyümesinin beklendiğini hatırlattı.

"Küresel ticaret hacminin yüzde 10,4 daralması bekleniyor"

Gelişmekte olan ekonomilerde zayıflayan dış talep, bozulan güven göstergeleri ve artan korumacılık eğilimleri nedeniyle 2019'da büyümenin yüzde 3,7 ile son 10 yılın en kötü performansını sergilediğinin göze çarptığını belirten Fuat Oktay, büyümenin bu ülkelerin 2020'de de kötü performans sergilemesi ve yüzde 3,3 daralması beklendiğini söyledi.

Oktay, alınan önlemlerle küresel ekonominin toparlanması ve gelişmiş ülkelerin para politikasındaki gevşeme eğiliminin devam etmesinin, gelecek dönemde gelişmekte olan ekonomilere yönelik sermaye akımlarını destekleyeceğinin ve ertelenmiş talebi canlandırılacağının değerlendirildiğini belirtti. Korumacı politikalardaki artışın uluslararası ticareti baskılayan en önemli etkenlerden biri olduğunu vurgulayan Oktay, şöyle devam etti:

"Özellikle ABD-Çin arasında artan ticaret geriliminin olumsuz etkileri, küresel ticaret hacmindeki artışı ciddi oranda sınırlandırmaktadır. Bu gelişmeler çerçevesinde 2018'de yüzde 3,9 oranında genişleyen ticaret hacmi, 2019'da yalnızca yüzde 1 seviyesinde artış göstermiştir. Salgın nedeniyle alınan kısıtlama kararlarının küresel ticaret hacminin 2020'de yüzde 10,4 ile radikal bir şekilde daralmasına sebep olması beklenmektedir."

"Gelişmekte olan ülkeler için önemli fırsatları beraberinde getiriyor"

Salgının yayılmasıyla başta tıbbi malzeme ve yiyecek olmak üzere, hayati önemi haiz materyalin elde edilmesinde yaşanan zorlukların, küresel tedarik zincirinin zayıf yönünü açığa çıkardığını belirten Oktay, "Bu durum küresel ticari ilişkilerin yeniden kurgulanması gerekliliğini ortaya koyarken, aynı zamanda gelişmekte olan ülkeler için önemli fırsatları beraberinde getirmektedir." dedi.

Dünya ticaret hacminin 2021'de toparlanarak yüzde 8,3 oranında artması beklendiğini söyleyen Fuat Oktay, "Ancak küresel aktörler arasında yaşanan ticaret savaşları ve jeopolitik gerginliklerin artması, küresel ticaret üzerinde önemli bir risk teşkil etmektedir. Buna ilaveten, kısa vadede ABD seçimleri de dünya ticareti ve ekonomisi üzerinde belirsizlik oluşturmayı sürdürmektedir." ifadelerini kullandı.

Salgın nedeniyle ilk etapta çalışma hayatında yaşanabilecek bir depremin önüne geçmek amacıyla hükümetlerin çeşitli tedbirler aldığını anımsatan Fuat Oktay, şunları kaydetti:

"Ancak salgın, istihdam piyasası üzerinde kısa ve uzun vadede riskler yaratmaya devam etmektedir. Küresel ölçekte işsizlik oranı, alınan tedbirlerin etkisiyle sınırlı artış göstermiştir. Ancak özellikle sosyal temas gerektiren, dolayısıyla tedbirlerden son derece etkilenen hizmet sektöründe çalışanlar; düşük nitelikli, kayıtdışı ve düşük ücretli çalışanlar ile kadınlar krizden en olumsuz etkilenen grup olmuştur. Küresel ekonominin karşı karşıya kaldığı en önemli risk, salgının uzaması, yeniden yükselmesi ve tedavi imkanlarının yaygın kullanımının gecikmesidir.  Salgın nedeniyle ekonomik aktivitede yaşanan durgunluk gelirler yönüyle, sağlık harcamaları ve uygulamaya konulan tedbirler ise giderler yönüyle ülkelerin kamu maliyesi üzerindeki baskıyı artırmaktadır. Artan borç yükü kamu maliyesinde sürdürülebilirliğe ilişkin endişeleri artırmaktadır."

Türkiye ekonomisine ilişkin gelişmeler

Küresel ekonomiye ilişkin genel değerlendirmeler ve küresel eğilimlerin Türkiye'ye olası etkilerini aktaran Fuat Oktay, Türkiye ekonomisine ilişkin gelişmeleri de paylaştı. Oktay, Türkiye ekonomisinin "Yeniden Dengelenme" süreci ile 2019'da kırılganlıkları azaltma yönünde önemli mesafe aldığını, 2019'un son çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6,4 oranında güçlü bir büyüme performansı yakaladığını söyledi.

Özel tüketim ve kamu tüketiminin güçlü desteğiyle ekonominin 2020'nin ilk çeyreğinde yıllık yüzde 4,4 oranında büyüdüğüne işaret eden Oktay, "Bu gelişmelere rağmen, mart ayından itibaren görülmeye başlanan ve nisan ayında etkisi belirginleşen Kovid-19 salgını hayatın tüm alanlarında olduğu gibi ekonomide de kuralları değiştirmiştir." dedi.

Salgının tüm dünya ekonomilerinde olduğu gibi Türkiye ekonomisinde de şok etkisi yarattığını ifade eden Fuat Oktay, "Sosyal hayatı etkileyen kısıtlayıcı tedbirler, kısmi karantina uygulamaları, firmaların daha düşük kapasite ile çalışmalarına yol açan çeşitli önlemler kademeli ve ölçülü biçimde uygulamaya konmuşsa da iç talep ve üretim olumsuz yönde etkilenmiştir. Başta en büyük ticaret ortağımız olan AB'nin ekonomik durgunluğa girmesinin etkisiyle dış talepteki daralma ve turizm gelirlerindeki düşüş, salgının Türkiye ekonomisi üzerindeki olumsuz etkilerinin belirginleşmesine sebep olmuştur." ifadelerini kullandı.

 Bu gelişmeler ışığında Türkiye ekonomisinin, yılın ikinci çeyreğinde yüzde 9,9 oranında daraldığını anımsatan Oktay, "Daralma oranımız, aynı dönemde yüzde 14,1 daralma yaşayan AB ve yüzde 10,9 daralma yaşayan OECD ortalamasının altında kalmıştır." dedi.

 Uygulamaya koyulan Normalleşme Planı ile ekonomideki toparlanma eğiliminin haziran ayından itibaren güçlendiğini belirten Fuat Oktay, şöyle devam etti:

"Salgının zirve yaptığı dönemde uygulanmaya başlanan genişlemeci ekonomi politikaları ağustos ayı ile birlikte kademeli olarak terk edilmeye başlanmış ve 'Yeni Dengelenme' süreci aşamasına geçilmiştir. Üçüncü çeyreğe ilişkin öncü veriler, ikinci çeyrekteki daralmanın ardından, V-tipi güçlü bir toparlanmaya işaret etmektedir. Böylelikle, ekonominin 2020'de yüzde 0,3 oranında büyüme kaydetmesi beklenmektedir. 2021 yılında büyümenin yurt içi ve yurt dışı talep arasında dengeli bir görünüm sergilemesi beklenmekte ve ekonomimizin yüzde 5,8 oranında büyümesi hedeflenmektedir. Salgının kontrol altına alınmasına bağlı olarak belirsizliklerdeki azalmanın, finansal koşulların istikrara kavuşmasının ve buna bağlı olarak yatırımcı güvenindeki iyileşmenin ve ertelenmiş tüketim harcamalarının yurt içi talebe katkı vereceği değerlendirilmektedir. İstihdamdaki artışın etkisiyle özel tüketimin iç talebi desteklemesi, mal ve hizmet ihracatındaki artışın güçlü olması ve ithalattaki artışın görece sınırlı kalması ile net ihracatın büyümeye yeniden pozitif katkı yapması öngörülmektedir."

Oktay, 2019'da yaşanan dengelenme sürecinin doğal sonucu olarak ekonomi soğuma evresine girildiğini, bu gelişmeden işgücü piyasası göstergelerinin olumsuz etkilendiğini söyledi. Bir önceki yıla göre 2019'da işgücüne katılım oranının 0,2 puan, istihdam oranının ise 1,7 puan gerilediğini ve bunun neticesinde işsizlik oranının arttığını belirten Oktay, "Salgının piyasalarda yarattığı durgunluk etkisi sebebiyle gerileyen işgücüne katılım oranı, işsizlik oranının da düşmesine sebep olmuş, 2020'nin nisan ayında işsizlik oranı yüzde 12,8 olarak gerçekleşmiştir." dedi.

 Fuat Oktay, 2020'nin haziran ayında başlayan normalleşme süreciyle işgücüne katılımın toparlandığını ancak istihdam artışının aynı hızda iyileşememesi sebebiyle temmuz döneminde işsizlik oranı yüzde 13,4 olarak gerçekleştiğini bildirdi.

Yılın geri kalanında ekonomik aktivitedeki toparlanmaya bağlı olarak işgücüne katılımın ve istihdamın iyileşmesinin öngörüldüğünü söyleyen Oktay, "Yeni Ekonomi Programı (2021-2023) dönemi boyunca istihdamın yıllık ortalama 1 milyon 336 bin kişi artması ve işsizlik oranının kademeli olarak gerileyerek 2023'de yüzde 10,9 seviyesine gerilemesi beklenmektedir." ifadelerini kullandı.

"Enflasyonun kalıcı biçimde tek haneli seviyelere düşürülmesi.."

Oktay, şöyle devam etti:

"2018 Ekim ayında yüzde 25,2 seviyesine kadar yükselen enflasyon oranı, kararlılıkla uyguladığımız politikalar neticesinde Türk lirasının istikrarlı görünüm kazanmasının, ılımlı seyreden talep koşullarının, işlenmemiş gıda ve ithalat fiyatlarının ve enflasyon beklentilerindeki iyileşmenin katkısı ile 2019 Eylül ve Ekim aylarında tek haneli seviyelere gerilemiş, 2019 yıl sonunda ise YEP tahmininin altında yüzde 11,8 seviyesinde gerçekleşmiştir. Tüketici enflasyonunda kaydedilen düşüş eğilimi, 2020 yılı ilk çeyreğinde ortaya çıkan Kovid-19 salgını nedeniyle sekteye uğramıştır. Özellikle salgın kaynaklı birim maliyet artışları ve döviz kuru gelişmeleri fiyatlara yansımıştır. Bu çerçevede, yıllık tüketici enflasyon oranı, 2020 yılı Eylül ayında yüzde 11,7 seviyesinde gerçekleşmiştir. Yeni Ekonomi Programı çerçevesinde enflasyonun kalıcı biçimde tek haneli seviyelere düşürülmesine yönelik çalışmalar, ilgili tüm kurumların eşgüdümü ile yürütülmeye devam etmektedir."

"Atılan bu adımlarla önemli sonuçlar almayı hedefliyoruz"

Mal ve hizmet piyasalarında rekabet ve verimliliği artıracak, gıda fiyatlarındaki yapışkanlıkları giderecek ve tüketici enflasyonunda kur geçişkenliğini azaltacak önlemlerin hayata geçirildiğine dikkati çeken Oktay, "Atılan bu adımlar ile enflasyonla mücadelede önemli sonuçlar almayı ve tüketici enflasyon oranını 2021'de yüzde 8, 2022'de yüzde 6 ve 2023'de ise yüzde 4,9 seviyesine düşürmeyi hedefliyoruz." dedi.

2021 yılı için bütçe giderlerinin 1 trilyon 346,1 milyar, faiz hariç giderlerin 1 trilyon 166,6 milyar, bütçe gelirlerinin 1 trilyon 101,1 milyar, vergi gelirlerinin 922,7 milyar, bütçe açığının ise 245 milyar lira olarak öngörüldüğünü bildiren Oktay, 2021 yılı bütçe ödeneklerinin 2020'ye göre yüzde 22,9 arttığını, bu artışın yaklaşık 250,7 milyar liraya tekabül ettiğini kaydetti.

Temel harcama kalemleriyle yüksek artış olan harcama kalemlerini sıralayan Oktay, 2020'ye göre sermaye giderlerinin yüzde 83,3 artışla 56,6 milyar liradan 103,7 milyar liraya, başta kamu sermayeli kuruluşlara yapılan sermaye transferleri olmak üzere borç verme giderlerinin yüzde 40,2 artarak 27,1 milyar liradan 38 milyar liraya yükseldiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, Personel Giderleri ve Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet Primi Giderleri ile Personel Giderlerini Karşılama Ödeneği'nin toplam bütçe giderleri içindeki payının ise yüzde 28,6 olduğuna dikkati çekerek, "Kamu personel giderleri enflasyon hedefleri ile kamuda istihdam edilecek yeni personel alımı kapsamında bir önceki yıla göre yüzde 15,3 artarak 385 milyar 10 milyon liraya, Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan transferler 2020 yılına göre yüzde 18,7 artarak 259,7 milyar liraya yükselmiştir." diye konuştu.

"Performans esaslı program bütçeye göre hazırladık"

Oktay, 2021 yılı bütçesinde personel giderlerinin 326,6 milyar, Sosyal Güvenlik Kurumlarına devlet primi giderlerinin 54,5 milyar, mal ve hizmet alım giderlerinin 89,1 milyar, cari transferlerin 536 milyar, sermaye giderlerinin 103,7 milyar, sermaye transferlerinin 8,8 milyar, borç verme giderlerinin 38 milyar, yedek ödeneklerin 9,9 milyar ve faiz giderlerinin 179,5 milyar lira olduğunu bildirdi.

Fuat Oktay, "2021 Yılında Merkezi Yönetim Bütçe gelirlerinin 2020 yılı gerçekleşme tahminine göre yüzde 13,2 artışla 1 trilyon 101,1 milyar lira, vergi gelirlerinin yüzde 16,7 artarak 922 milyar 744 milyon lira, vergi dışı gelirlerin ise 178 milyar 402 milyon liraya ulaşacağı tahmin edilmektedir." ifadelerini kullandı. 

Gelecek yılın bütçesinde 195,3 milyar lira gelir vergisi, 105,2 milyar lira kurumlar vergisi, 213,7 milyar lira ÖTV, 70,6 milyar lira dahilde alınan KDV, 194,9 milyar lira ithalatta alınan KDV, 18,5 milyar lira MTV, 28,5 milyar lira BSMV, 23,8 milyar lira damga vergisi, 34,4 milyar lira harçlar, 37,9 milyar lira diğer vergiler, 178,4 milyar lira da vergi dışı gelir öngörüldüğünü kaydeden Oktay, bütçenin sağlam ve sürdürülebilir gelirlere dayanmasının, toplanan gelirlerin ise vatandaşlara hizmeti esas alan bir anlayışla kullanılmasının en temel öncelikleri olacağına işaret etti.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, mali yönetim alanında gerçekleştirdikleri reformlara ilave bir adım olarak 2021 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi'ni, performans esaslı program bütçeye göre hazırladıklarını anımsatarak, performans esaslı program bütçeyle birlikte kamu hizmetleri ile kaynak tahsisleri arasında güçlü bir bağ kuran, toplumun beklentilerini ön plana çıkaran, mali saydamlık ve hesap verebilirliğe katkı sağlayan bir bütçeyi TBMM Başkanlığına sunduklarını dile getirdi.

2021 yılı bütçesinde yatırımlara özel önem verdiklerine dikkati çeken Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tarımsal sulama, eğitim, sağlık, sanayi altyapısı, Ar-Ge ve yenilikçilik ile lojistik ve ulaştırma altyapısı gibi Kalkınma Planında ön plana çıkan alanlarda büyük bir ivme yakalayacağız. Bu amaçla DSİ'nin sulama sektörü yatırımlarını 3,6 milyar liradan 8,9 milyar liraya çıkararak 2,5 katına yükseltiyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı yatırım bütçesini ise tekli eğitime geçiş ve okul öncesi eğitim hedefimiz, okullardaki deprem güçlendirme faaliyetleri ve meslek liselerinin atölye altyapısı gibi özel önem verdiğimiz alanlar için 5,8 milyar liradan 11,3 milyar liraya çıkartıyoruz. Sağlık Bakanlığı ve üniversitelerin sağlık sektörü yatırımlarını toplam 11,6 milyar liradan 20,1 milyar liraya artırıyoruz."

"Sağlık alanına ayrılan kaynak 238 milyar lira"

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, 2020 yılında 204 milyon lira olan OSB ve KSS altyapı yatırımları için ayrılan kaynağı gelecek yıl 1 milyar 124 milyon liraya çıkardıklarını, bunun 5,5 katlık artış anlamına geldiğini vurguladı.

TÜBİTAK TARAL için tahsis edilen Ar-Ge bütçesini iki kat artırarak 2,2 milyar liraya yükselttiklerini de bildiren Oktay, demiryolu ve kent içi ulaştırma yatırımları için Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının toplam sermaye giderleri ödeneğini 15,2 milyar liraya çıkardıklarını belirtti.

Oktay, gelecek yılın bütçesinde eğitime ayrılan paya ilişkin, "Eğitime ayırdığımız kaynağı, 2021 yılında 211,4 milyar liraya çıkarıyoruz. Böylelikle bütçe giderlerinin yaklaşık yüzde 15,7’sini tek başına eğitime ayırıyoruz. En temel kamu hizmetlerinden olan eğitim hizmetlerinin yaygın ve kolay erişilebilir olması noktasında çalışmalarımızı sürdürüyoruz." değerlendirmelerinde bulundu.

2021 yılı bütçesinden öğrencilere doğrudan nakdi ve ayni olarak tahsis edilen ödenek tutarının 30,1 milyar lira olduğunu ifade eden Oktay, 2021 yılı bütçesinde, Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarına 78 milyar lira, yükseköğretim kurumları sağlık uygulama ve araştırma merkezlerine ise 5,1 milyar lira kaynak ayırdıklarına işaret etti.

Fuat Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sağlık Bakanlığı ve yükseköğretim kurumları döner sermayeleri ile Sosyal Güvenlik Kurumundan yapılacak sağlık harcamaları da düşünüldüğünde sağlık alanına ilişkin ayrılan kaynak 238 milyar liraya ulaşacaktır. 2002'de yüzde 11,3 olan sağlık harcamalarının bütçe içerisindeki payını 2021'de yüzde 17,7'ye çıkarıyoruz. Bu kapsamda 2021'de tedavi harcamaları için 123 milyar lira, ilaç harcamaları için 60 milyar lira, aile hekimliği için 11,4 milyar lira kaynak ayırdık."

"İdare yatırımları için 103,7 milyar lira"

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, 2021 yılında merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki idarelere yatırımları için 103,7 milyar lira kaynak ayırdıklarını kaydetti.

Hükümetleri döneminde verdikleri önem doğrultusunda yerel yönetimlere bütçeden ayrılan kaynak miktarının artırıldığını vurgulayan Oktay, "Büyükşehir ve diğer belediyelerimiz ile il özel idarelerimize ayırdığımız kaynağı yüzde 17,3 artırarak 114,3 milyar lira seviyesine ulaştırıyoruz." bilgisini verdi.

Oktay, gelecek yıl ödeme gücü olmayan vatandaşların sağlık giderlerini karşılamak amacıyla 16 milyar lira, 65 yaş üstü yaşlıların, bakıma ihtiyacı olan engelli vatandaşların ve yakınlarına bağlanan aylıklar kapsamında 12,7 milyar lira, engelli vatandaşların evde bakımına destek amacıyla 10,6 milyar lira kaynak ayrıldığını ifade etti.

2021 yılında bütçesinde tarıma ayrılan kaynağın 42,4 milyar liraya çıkartıldığını belirten Oktay, "Bu kapsamda tarımsal destek programları için 22 milyar lira, tarım sektörü yatırım ödenekleri için 12,1 milyar lira, tarımsal kredi sübvansiyonu, müdahale alımları, tarımsal KİT’lerin finansmanı ve ihracat destekleri için 8,3 milyar lira kaynak ayırıyoruz." dedi.

Oktay, tarımsal sulama yatırımları bu yıl 3,7 milyar lira düzeyindeyken 2021 yılında bu rakamın 9 milyar lira olacağına dikkati çekti.

Reel kesim destekleri için gelecek yılın bütçesinden 50,6 milyar lira kaynak ayırdıklarını ifade eden Oktay, şunları kaydetti:

"İşletmelerimiz tarafından sosyal güvenlik kurumuna ödenmesi gereken 27,7 milyar lira tutarındaki işveren primini, üretim ve istihdamın desteklenmesi amacıyla bütçemizden karşılıyoruz. Ekonomiyi canlandırmak için aldığımız tedbirler kapsamında hazine destekli kefaletle sağlanan krediler için 2021 yılı bütçesinde 5,5 milyar lira kaynak ayırdık. Tarımsal işletmelerin ihtiyaç duyduğu kredilere verdiğimiz faiz destek tutarını yaklaşık yüzde 30,5 oranında artırarak 5,5 milyar liraya çıkarıyoruz. İhracatçımızın rekabetçi gücünü artırmak amacıyla bütçeden ihracat destekleri kapsamında 4,1 milyar lira harcamayı hedefliyoruz. 2021 yılında bu amaçla Halk Bankası aracılığıyla kullandıracağımız esnaf kredileri için faiz desteği olarak 3,8 milyar lira kaynak ayırdık. Küçük ve orta ölçekli işletmelerimizin desteklenmesi amacıyla KOSGEB bütçesine 1,6 milyar lira kaynak ayırıyoruz."

"En düşük memur maaşı yüzde 768 arttı"

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, Bireysel Emeklilik Sistemi'ne (BES) de değinerek, "2013 yılında devreye giren BES'te Doğrudan Devlet Katkısı sistemi kapsamında bütçeden aktarılacak devlet katkısı tutarının 5,8 milyar liraya ulaşmasını öngörüyoruz. Böylece 2021 yılı sonunda bütçeden karşılanan toplam devlet katkısı tutarı 31,4 milyar liraya ulaşmış olacaktır." diye konuştu.

Fuat Oktay, 2002- Ekim 2020 döneminde kamu görevlilerinin aylık ve ücretlerinde enflasyonun oldukça üzerinde artış sağladıklarına işaret etti. Oktay, aile yardımı ödeneği dahil en düşük memur maaşının 2002 yılından Ekim 2020'ye kadar yüzde 768 artışla 4 bin 188 liraya ulaştığını, aile yardımı ödeneği dahil ortalama memur maaşının Aralık 2002'de 578 lirayken, yüzde 768 artışla bu ay itibarıyla 5 bin 16 liraya yükseldiğine dikkati çekti.

Bu yıl sonunda bütçe ve vergi gelirlerinin yılın başında hedeflenen seviyenin üzerine çıkacağını, toparlanmanın 2021 yılında da güçlenerek devam edeceğini ve bu durumun bütçe gelirlerine olumlu yönde yansımasını beklediklerini ifade eden Oktay, "2021'de, vergi gelirlerinin 2020'ye göre yüzde 16,7 artarak 922,7 milyar lira, vergi dışı gelirlerin ise yüzde 2,2 azalarak 178,4 milyar lira seviyesinde olmasını öngörmekteyiz. Toplam bütçe gelirlerinin ise yüzde 13,2 oranında artarak, 1 trilyon 101 milyar lirayı aşacağını tahmin ediyoruz. Vergi gelirlerinin milli gelir içindeki payının 2020 yılı seviyesinde olacağı, toplam gelirlerin milli gelir içindeki payının ise yüzde 19,5 olarak gerçekleşeceğini öngörmekteyiz." ifadelerini kullandı.

Küresel ekonomiye ilişkin belirsizliklerin arttığı, risk iştahında dalgalanmaların yaşandığı, ekonomik aktivitenin ve ticaretin baskı altında kaldığı bu süreçte hükümet olarak zamanında aldıkları tedbirlerle ekonomiyi korumayı başardıklarını vurgulayan Oktay, Yeni Ekonomi Programı ile çerçevesini çizdikleri stratejik reformlar ve politikalarla da ekonominin makro şoklara karşı direncini artırmayı hedeflediklerini söyledi.

Fuat Oktay, "Vatandaş odaklı bir icraat bütçesi olarak hazırladığımız 2021 yılı bütçemizi, ülkemizin kalkınma hedeflerine ulaşma ve vatandaşlarımızın refahını artırma yönündeki çalışmalarımızın bir halkası olarak takdirlerinize sunuyoruz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin getirdiği avantajları en etkin biçimde kullanarak bütçeden milletimiz için en güzel sonuçları, çıktıları sağlayacağız. Son 18 yılda olduğu gibi bütçenin uygulanmasında mali disiplinden taviz vermeyeceğiz." değerlendirmelerinde bulundu.

2021 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2019 yılı Kesin Hesap Kanun Teklifi'nin hayırlı olması temenni eden Oktay, hazırlanması sırasında liderliği ve destekleri için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ve hazırlanmasında katkıda bulunan bakanlık, kurum, kuruluşlara teşekkür etti.