08.02.2025 - 22:17 | Son Güncellenme:
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in açıkmalarından öne çıkanlar şu şekilde: Yılın ilk ayında enflasyonun yüzde 5 olarak çıkması beraberinde birtakım tartışmalar getirdi. Ocak ayındaki bu enflasyon son 4 yılın ocak aylarındaki en düşük enflasyondur. Üç aşağı beş yukarı 3,5-4'lük bir enflasyon bekleniyordu. Burada tek seferlik denilebilecek rakamlar var. TÜİK burada sepet ağırlıklarını değiştirdi ve buradan bir ilave enflasyon geldi. Yine geçtiğimiz yılın son çeyreğinde üzerinde çalışılan sağlıkta birkaç yıldır muayene fiyatlarında bir değişiklik olmamıştı, buradaki değişikliklerin de 0,6'lık bir etkisi oldu.
Belediyelerin şebeke suyuna yaptığı zammın etkisi var 0,4 puanlık. Bütün bunlar dikkate alındığında enflasyonun ana hedefteki düşüşünde bir değişiklik yok. Yani 2023'ün sonunda yüzde 65 olan enflasyon, geçen sene yüzde 44'e, bu yıl ise yüzde 24'e düşmesini öngörüyoruz.
Enflasyondaki düşüş fiyatların düşüşü olarak algılanmamalı ama. Fiyatların artış hızının yavaşlaması olarak okunmalı.
Temel mallara bakıldığında yüzde 24, gıdayı da katarsanız mal enflasyonu yüzde 33.6. Burada yüksek olan hizmet enflasyonu. Genelde tüm ülkelerde hizmet enflasyonu gecikmeli düşüyor. Çünkü hep geçmiş enflasyon baz alınıyor.
Ocak ayında kira artışına bakıldığında yıllık yüzde 100'ün üzerinde, eğitimde de keza böyle. Bu kalemler yüksek çünkü geçmiş enflasyonu baz alıyor. Bunun için önümüzdeki dönemde kararlı bir şekilde programımızı uygulayarak bu sene enflasyonu yüzde 30'un altına çekmeyi ve gelecek sene ise tek hanelere doğru yaklaşmayı planlıyoruz. Enflasyondaki düşüş sürecek. Ocak ayı enflasyonu, enflasyonla mücadeleye ilişkin kurgumuzu etkilemedi.
"SOSYAL KONUT SEFERBERLİĞİNE GİRECEĞİZ"
Hayat pahalılığı Türkiye'nin şuanda karşı karşıya olduğu en önemli ekonomik sorun. Nüfusumuzun yaklaşık yüzde 82.7'si şehirlerde yaşıyor. Bence en önemli hayat pahalılığı bileşeni kiralar burada. Ev sahipliği oranı yüzde 56'larda. Son yıllarda gerek konut fiyatlarının hızlı yükselmesi, gerekse kiraların hızlı yükselmesiyle vatandaşımızın hayat pahalılığından kastı kira oluyor. Burada konut arzını artıracak ciddi bir çaba içindeyiz. Bir taraftan deprem bölgesinde bir inşa çalışması var. Bunun da dışında sosyal konutlar, yerinde dönüşüm, kentsel dönüşüm, tüm bu konularda bütçeden çok ciddi bir destek veriyoruz. Ben inanıyorum ki birkaç yıl içinde çok ciddi bir sosyal konut seferberliğine gireceğiz. Devletimizin desteklediği ve vatandaşımızın çok rahat erişebileceği konutlardan bahsediyoruz.
Bu enflasyonla mücadelede en önemli başlıklarımızdan. Diğer bir başlık ise gıda arzı. Türkiye'de tarımsal üretimde iyiyiz ama tarladan nihai tüketiciye ürün giderken abartılı fiyat artışları var. Bir sürü aracı şirket kurulup fiyatları katlıyorlar. Olay sadece lojistik meselesi ve fire meselesi değil. Konu tarladan markete ulaşana kadar bir sürü aracının olması ve bunların bir kısmının da sunni yani fiyatların şişirilmesi için bunların yapılması.
"ELEKTRİKTE YÜZDE 60, DOĞALGAZDA YÜZDE 63 SÜBVANSİYON SAĞLIYORUZ"
Enerji enflasyonda diğer önemli bir bileşen. Enerjide şuan devlet olarak çok ciddi bir sübvansiyon sağlıyoruz. Elektrikte sübvansiyon yüzde 60 civarı, doğalgazda yüzde 63 civarı. Ortalama yani vatandaşımızın tükettiği elektrik 100 liraya bize mal oluyorsa 40 liraya satıyoruz. Doğal gazı 37 liraya satıyoruz, aradaki farkı hazine ödüyor. Bütün bu süreçleri çalışıyoruz. Türkiye bir taraftan enerji bir taraftan gıda ve bir taraftan konut arzıyla hayat pahalılığıyla arz yönüyle mücadele ediyor.
Bu sene kamu harcamalarının, bütçe açığının milli gelire oranı düşecek bu da enflasyonu aşağı çekecek.
"KÖKLÜ BİR ÇÖZÜM PEŞİNDEYİZ"
Vatandaşımız hayat pahalılığı şikayetinden haklı. Enflasyon adaletsiz bir vergi gibidir. Özellikle sabit ve dar gelirlileri vurur. Enflasyon en büyük kötülüktür. Mutlaka enflasyonla mücadele edilmelidir. Vatandaşımız müsterih olsun, köklü bir çözüm peşindeyiz. Bütün dünyada mücadele bir zaman alıyor. Pandemi sonrası Avrupa ve Amerika'da da enflasyonda artış görüldü. Yüzde 9-10'lara çıkan enflasyonu 2-3'e düşürmeleri 3 yıldan fazla süre aldı.
Bizim dezenflasyon programımız 2023'ün 2. yarısında başladı ve daha 2 yılını doldurmadı. Enflasyondaki düşüş sürecek.
"KAMUDA DA CİDDİ BİR TASARRUF YAPTIK"
Gelen eleştirilerin aksine kamuda da ciddi bir tasarruf yapılıyor. 2013-2023 arasına gidelim. Bizim programımızdan önce 100 lira olarak hedeflenen harcama 109 lira olarak sonlanmış, 10 yılın ortalaması bu. 2024 yılında 100 lira olarak öngörülen kamu harcaması 97 olarak gerçekleşti. Harcama disiplinini tesis ettik, tasarruf yaptık ve bütçenin ötesine geçilmesine de hiçbir şekilde izin vermedik. Açıkladığımız ve uyguladığımız tasarruf tedbirleri çok ciddi sonuç verdi ve bunu sürdüreceğiz.
"BÜTÇE AÇIĞINI YÜZDE 3 CİVARINA DÜŞÜRECEĞİZ"
Bizim ekonomi programımızın çalıştığını söylediğimde bazı kesimler rahatsız oluyorlar. Beraber bakalım programın çalışıp çalışmadığına. Program öncesinde özellikle depremin etkisiyle 2023'te yani... Bu yılın mayıs haziran ayına giderseniz piyasa yüzde 10 civarında bir bütçe açığı bekliyor. Bu çok yüksek bir açık olurdu. Türkiye bunu yönetemezdi. Biz bu açığı yüzde 4.9'a çektik. Yani piyasanın beklentisin altına çekti. Bu yıl da bütçe açığını yüzde 3 civarına düşüreceğiz.
Diğer bir konu Türkiye'nin cari açığı. Bu denge 2023'ün mayısına gittiğimizde açığımız 55 milyar dolar. Program öncesi açık milli gelirimize oranla yüzde 5.5 civarı, şu an ise yüzde 0.7. Bu yıl cari açık bir miktar genişleyecek ama bizim için zaten bu rakamlar yönetilebilir demek.
"MERKEZ BANKASI'NIN REZERVİ 65 MİLYAR DOLARA ÇIKTI"
Rezervlere bakacak olursak. Program öncesi Merkez Bankası'nın swap hariç net rezervi eksi 61 milyar dolardı. Şuan Türkiye'nin net rezervi 65 milyar doların üzerine çıktı. Eksi 61'den artı 65'e... Brüt de 166 milyar doların üzerine çıkmış durumda.
Başka bir konu ülkenin risk primi. Mayıs 2023'e gidin, Türkiye'nin CDS'i 700 baz puanın üzerine çıkmıştı. Şu an 254 oldu. Bizim en iyi gördüğümüz seviyeler 118-120 civarlarıydı. Şu anki hedefimiz 200'ün altına inmesi. Bu önemli çünkü yurt dışından firmalarımız borçlandıkları zaman benzer vadeli Amerikan veya Avrupa tahvillerinin faizini alıp üzerine risk primi ekliyorlar.
"BİZE BENZEYEN ÜLKELERDEN 10 KAT RİSK PRİMİNİ DAHA FAZLA AŞAĞI ÇEKTİK"
2023 mayıs ayında 5 yıl vadeli dolar cinsinden tahvilimizin faizi yüzde 11'e çıkmıştı, şu an yüzde 6,5 civarı. Dış borçlanma maliyetimiz düşmüş neredeyse yarı yarıya. Risk primimiz düşmüş yine aynı şekilde. Biz üstelik bize benzeyen ülkelerden 10 kat risk primini daha fazla aşağı çekmişiz.
Türkiye'nin kredi notu... Geçen sene 3 ayrı kredi derecelendirme şirketi tarafından 2'şer kademe notu artırılan tek ülkeydik. Program çalışmasa bu notları nasıl alacağız?
Biz programı uygulamaya devam edelim başarılı sonuçlar almayı sürdüreceğimize inanıyorum.
"KKM'DEN ÇIKIŞ KONUSUNDA KARARLIYIZ"
Kur Korumalı Mevduat'tan çıkış konusunda kararlıyız. Merkez Bankası'yla istişarelerimizde muhtemelen en geç bu senenin ilk yarısında tüzel kişilere ilişkin KKM uygulamasına son vereceğiz.
Zaten KKM'yi cazip olmaktan çıkarttık. Eskiden şirketlerin tam bir vergi muafiyeti vardı. Şimdi ise onların vergi istisnasını kaldırdık. Bireyler açısından 0 stopaj vardı, bunu 6 ay vadeliye kadar yüzde 15'e çıkardık. Kurla piyasa faizi arasında önemli bir fark oluşmuyor. Dolayısıyla KKM'nin bir anlamı kalmadı getiri anlamında. Biz piyasaları bozmadan bu çıkış sürecini yumuşak şekilde başaracağız dedik. Bunların hepsi zaman alıyor ama sonuç alıyoruz. 76 haftadır kesintisiz KKM düşüyor. 30 milyar doların altına indi. İstense bugün dahil adım atılabilir ama biz yumuşak geçişi tercih ettik peyderpey bu adımları atacağız.
"YENİ ABD YÖNETİMİNİN UYGULAMALARI TÜRKİYE'Yİ DOĞRUDAN ETKİLEMEYECEKTİR"
ABD yönetiminin bazı uygulamaları piyasada büyük bir tedirginlik yaratıyor. Öngörülebilirlik, kurala dayalı ticaret bir kenara bırakılıyor. Ancak Türkiye açısından doğrudan riskler çok düşük. Son 20 yıla baktığımızda Türkiye'nin ABD ile olan ticaretinde ABD lehine 78 milyar dolarlık bir açık var. Bizim ABD ile bir serbest ticaret anlaşmamız da yok. Zaten ABD bize yüksek bir vergi uyguluyor halihazırda. Bunu ilave artırmak için bir sebep yok. Geriye ise 2 şey kalıyor. İlki ABD'nin gümrük tarifelerini artırmasının dolaylı etkileri olabilir.
Geriye siyasi olarak atılacak adımlar kalıyor. Yeni ABD yönetimiyle de aramızdaki ilişkiler iyi. İnanıyorum ki Türkiye'ye karşı ticarette korumacılık tedbirlerinin geliştirileceğine ben inanmıyorum. Suriye'ye ilişkin birtakım kaygılarımız var ancak bu konuda da gelen mesajlar şuan için umut verici.
"KAYIT DIŞI TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK SORUNLARINDAN BİRİ"
Kayıt dışılık Türkiye'nin en büyük sorunlarından biri. Sadece bu bir gelir kaybı meselesi değil. Türkiye'de vergi oranlarını artırmaktansa artık tamamen kayıt dışı çalışan işletmeleri kayıt altına alarak bütçe açığını azaltmak istiyoruz. 2025'te kapısını çalmayacağımız hiçbir mükellefin olmayacağını ilan etmek istiyorum. Bu dönemin en önemli özelliği sürekli sahada olacağız. Denetimlerimizi ölçek gözetmeksizin gerçekleştiriyoruz.
2024'te başladık buna. 1.2 milyon denetim uygulaması yaptık. Sonuç da almaya başladık. Bu yıl bunu katlamak istiyoruz. Özellikle Maliye'de bazı birimleri kapatıp oradaki elemanlarımızı kurslara tabi tutup sahada kullanacağız. Tüm OSB'lerin, hallerin, sanayilerin giriş çıkışlarına çadır kuracağız tabiri caizse. Her sektörde istisnasız kayıt dışılık görüyoruz.
"AYLIK 16 BİN 46 LİRA 2023'TE GELİR BEYAN EDEN KUYUMCU VAR"
2023 yılında bir kuyumcu örneğin aylık 16 bin 46 lira gelir elde ettiğini beyan etmiş. Bugünkü rakamlarla bir asgari ücrete denk geliyor. Serbest çalışan avukatlar ortalama 17 bin 805 lira aylık gelir beyan etmiş. Serbest çalışan doktorlardan ortalama yine aylık beyan edilen gelirin 27 bin 376 lira olduğunu gördük.
Geçen yıl Meclis bir kanun çıkardı ve hasılat tespiti imkanı verdi bize. Ekipler kayıt dışılıktan şüphelenilen müesseseye gidip sabahtan akşama kadar orada durup tüm hasılatı tespit edecekler. Kanuna göre şimdi değişik günlerde, aylarda yılda 12 kez farklı müesseselere gidip hasılat tespiti yapacağız ve sonra işletmeye bunun uyarısını yapıp izahını isteyeceğiz. Mükelleflerimizin lehine olan şey biz gelmeden hasılatlarını düzeltmeleri olacaktır.
"KİRA DENETİMLERİYLE İLK DEFA BEYANNAME VEREN 326 BİN YENİ EV SAHİBİ ÇIKTI"
Geçen yıl kira denetimlerinde 425 bin konuta gittik. Veri analizi yaparak beyanda bulunmayan ama kiralık olduğunu düşündüğümüz bu konutları ziyaret ettik. Ev sahiplerine de mesaj gönderdik ve bu tespitlerimizi aktararak uyarıda bulunduk. Geçen yıl ilk defa beyanname veren 326 bin yeni ev sahibi çıktı. Kiracılardan bilgi almaya devam ediyoruz.