08.02.2025 - 15:45 | Son Güncellenme:
AA muhabirine açıklamalarda bulunan Çakmak, doğal afetlerle mücadelede en etkili yolun toplumsal bilincin güçlendirilmesi olduğunu söyledi. Çakmak, Türkiye'nin büyük bir bölümünün aktif fay hatları üzerinde olduğunu anımsatarak, "Bu durum bizlere her zaman doğal afetlere karşı hazırlıklı ve tedbirli olmamız gerektiğini hatırlatıyor. Bu bilinçle hareket ederek, ülkemizdeki tüm konutlarımızın deprem teminatlı olması için sorumluluk almalı ve sigortalılık oranını artırmalıyız." diye konuştu.
Zorunlu Deprem Sigortası'nın (DASK), depremin ve deprem sonucu meydana gelen yangın, infilak, tsunami ve yer kayması gibi durumların doğrudan binaya vereceği maddi zararları, poliçede belirtilmiş limitler dahilinde karşıladığı bilgisini paylaşan Çakmak, deprem teminatının sadece DASK ile sınırlı olmadığını ifade etti.
Çakmak, eşya ve konut sigortalarından ferdi kaza sigortalarına, iş yeri sigortalarından kaskoya kadar bireysel ve ticari birçok sigorta ürününde deprem teminatının sunulduğunu kaydederek, şöyle konuştu:
"Bu nedenle, vatandaşlarımız sigorta yaptırırken poliçelerinde deprem teminatı olup olmadığını mutlaka sorgulamalı ve yoksa poliçelerine ekletmeliler. Unutmamalıyız ki sigorta sadece bireysel güvence sağlamakla kalmaz, aynı zamanda toplum olarak afetlere karşı daha güçlü bir yapıya sahip olmamıza da katkıda bulunur. DASK'ın her şeyden önce kendi yaşamlarımıza ve sevdiklerimize karşı bir sorumluluk."
"5 bin 468 konuta, 128 milyon lira tutarında teminat sağladık"
Türkiye Sigorta olarak deprem sonrası için işlettikleri sürece Kahramanmaraş merkezli depremler üzerinden örnek veren Çakmak, bu süreçte hızlı ve koordineli bir şekilde acil eylem planlarını uygulamaya koyduklarını söyledi.
Çakmak, bölgeye ve depremzedelere destek olmak için ilk andan itibaren çalışmalara başladıklarına değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye Sigorta olarak hem depremzede vatandaşlarımızın hem de kurum ve kuruluşlarımızın yanında olduk. Felaketin yaralarının hızla sarılması, bölgedeki yaşamın en kısa sürede normal hale dönmesi için depremin ilk gününden itibaren bölgede aktif çalışmalar yürüttük. Bölgenin ihtiyaçlarını yakından takip ederek ilk etapta AFAD'a ve Kızılay'a ayni ve nakdi destek sağladık. İçişleri Bakanlığının koordinasyonunda başlatılan Türkiye Tek Yürek Kampanyası'na nakdi bağış ile destek olurken Tek Yürek Bina ve Eşya Sigortası'nı hayata geçirerek depremzede vatandaşlarımıza evini açan hayırseverlerin konutlarını güvence altına aldık."
Tek Yürek Bina ve Eşya Sigortası kapsamında 5 bin 468 konuta, 128 milyon lira tutarında teminat sağladıklarını, böylelikle hayırsever ev sahiplerinin endişe duymadan evlerini depremzedelere açmalarına yardımcı olduklarını dile getiren Çakmak, bölgedeki acil barınma ihtiyacı için ise Kahramanmaraş'ta 90 Kırgız çadırından oluşan Dayanışma Obası kurduklarını anlattı.
Deprem bölgesindeki araçların hasarları için de titizlikle çalışmalarını sürdürdüklerini vurgulayan Çakmak, bölgedeki araçların plakaları ve şase numaraları üzerinden yapılan tespit çalışmaları kapsamında eksper ve hasar tespit ekipleriyle sahada gerçekleştirdikleri detaylı incelemelerle dosyaları hemen açtıklarını ve sigortalılara hızlıca ulaşarak ödemelerin yapılmasını sağladıklarını belirtti.
Çakmak, doğrudan aldıkları ihbarlara da aynı özen ve hızla müdahale ettiklerini ve tüm bu çalışmalar neticesinde hasar operasyonlarını hızlı bir şekilde sonuçlandırarak tazminat ödemelerini gerçekleştirdiklerini aktararak, "Türkiye Sigorta olarak deprem bölgesinde 6,5 milyar lira hasar ödemesi yaptık. Hayat sigortası branşında ise 378,3 milyon lira ödeme gerçekleştirdik." ifadesini kullandı.
Bölgede yaklaşık 1,5 milyon BES katılımcısının bulunduğuna ve Türkiye Hayat Emeklilik'in bölgedeki toplam BES fon büyüklüğünün 7,5 milyar liraya ulaştığına değinen Çakmak, katılımcılardan vefat edenlerin varislerine veya lehtarlarına tazminatlarının ödenmesi için ivedi şekilde hareket ederek aksiyon aldıklarını bildirdi.
Çakmak, Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen illerdeki DASK'ta, sigortalılık oranının yüzde 49 seviyesinden yüzde 57 seviyesine ulaştığını belirterek, "Ancak ülkemizin deprem kuşağında olması ve deprem sigortasının zorunlu olmasına rağmen sigorta bilincinin yeterli seviyeye ulaşmaması sebebiyle poliçe yenileme oranı beklentinin altında seyretmektedir." değerlendirmesinde bulundu.
Sigortalı olmanın hem bireyler hem de işletmeler için afet, kaza veya sağlık sorunu gibi beklenmedik risklerle karşılaşıldığında maddi güvence sağladığına işaret eden Çakmak, sözlerini şöyle tamamladı:
"Sigorta şirketlerinin poliçe kapsamındaki risklerin gerçekleşmesi sonucu oluşacak zararları karşılaması, bireyler ve işletmeler için önemli bir finansal güvence sağlar. Bu sayede ani ve beklenmedik harcamalar, kişisel birikimleri tüketmez ve işletmelerin sermaye yapısını korumasına destek olur. Sigortanın sağladığı bu koruma, uzun vadede ekonomik istikrarı destekler ve finansal sürdürülebilirliği artırır."