30.10.2008 - 00:58 | Son Güncellenme:
TUĞBA TEKEREK
Mali kuralın, Türkiye’nin kamu maliyesinin, piyasalardaki çalkantıya karşı kırılganlığını azaltabileceği de kaydedildi.
IMF’yle stand-by anlaşmasının mayıs ayında bitmesinin ardından Türkiye’nin ekonomi politikaları için yeni bir IMF anlaşmasıyla birlikte mali kural da gündeme gelmişti.
Son olarak ekim ayında Devlet Bakanı Mehmet Şimşek de piyasalara güven vermek amacıyla bir mali kural üzerinde çalışıldığını, bu çerçevede bazı harcamamaların gelirlere bağlanabileceğini söylemişti. Hükümetin ekonomik performansı hakkında piyasalara gösterge olmak üzere açıklanan mali kural bir IMF anlaşması kapsamında tanımlanabildiği gibi ondan bağımsız olarak da belirlenebiliyor.
‘Performans temelleri sağlam’
Türkiye’nin genel olarak AB Komisyonu’yla ve uluslararası finans kurumlarıyla üzerinde anlaştığı ekonomik politikaları uyguladığı ve IMF programını başarıyla tamamladığı belirtilen raporda, ülkede yaşanan siyasi krizlerin reformlarla ilgili karar alma sürecini olumsuz etkilediği belirtildi.
Rapora göre, ekonomik büyüme, azalan talep, finans kriziyle birlikte artan belirsizlik, iç siyasi gelişmelerle yavaşladı. Ancak buna karşın genel performans ekonomide temellerin önceki yıllara göre daha sağlam olduğunu ortaya koydu.
‘Özel sektör borcu bir risk’
Raporda, krize ilişkin olarak ise özel sektör borcunun potansiyel bir risk unsuru olduğu ifade edildi. Söz konusu borcun Türkiye’nin toplam dış borcunun üçte ikisini oluşturduğuna ve hızla yükseldiğine dikkat çekildi.
Finansal çalkantının Türkiye üzerindeki etkilerinin sınırlı kaldığı belirtilen raporda, yüksek dış finansman ihtiyacı Türkiye’yi yatırımcı duyarlılığındaki değişimlere karşı kırılgan yaptığına dikkat çekildi. Öte yandan, son dönemdeki önemli iyileşmelerle Türk varlıklarına güvenin arttığını belirten raporda şöyle denildi:
“Türk finans otoriteleri arasında yakın işbirliği, güçlü ihtiyati düzenlemeler, bankacılık sektörünün yüksek risk farkındalığı, kararlı mali politikalar bu iyileşmede önemli rol oynadı.”