01.03.2013 - 14:02 | Son Güncellenme:
Üniversite sınavlarında başarılı olmak öğrencinin olduğu kadar anne babaların da isteğidir. Ancak bu dönemin dengeli ve sağlıklı olarak aşılması için anne babalara önemli görevler düşüyor.
Bazı anne babalar çocuklarının motivasyonunu artırmak için; “bu gidişle sen asla kazanamazsın, yata yata sınav kazanılmaz” gibi sözler söyler. Bazıları da “dayının oğlu ODTÜ’ye girdi, sen de oraya girmelisin” türünden yaklaşımlar sergiler.
Bu tarz yaklaşımlar çocukla ailesi arasında onulmaz yaralar açar, ve ilişkiler çok büyük zarar görür.
Bununla birlikte sınav kaygısının yoğunlaşması paralelinde çocuklarınız kendilerini daha çaresiz ve çözümsüz hissedebilirler. Bu nedenle daha tepkili olabilirler. Daha önceden kızmadıkları şeylere bugünlerde daha sert tepkiler gösterebilirler. Yaşam Koçu ve İletişim Uzmanı Ebru Korman bu durumda ailelere bu sürecin geçici olduğunu düşünmelerini ve çocuklarına karşı karşı anlayışlı olmaları tavsiyesinde bulunuyor.
Yaşam Koçu ve İletişim Uzmanı Ebru Korman, çocuğunuzun başarısını artırmak ve bu dönemi daha sağlıklı biçimde geçirmesini sağlamak için size gerekli olabilecek bazı önerilerde bulunuyor.
Çocuğunuzun ergenlik döneminde olduğunu unutmayın ve onu anlamaya çalışın: Ergenlik dönemi çalkantılı ve ikilemli bir dönemdir. Çocuğunuzun yerine sorun çözmek istediğinizde ya da ona önerilerde bulunmak istediğinizde onun sizinle aynı şeyleri göremeyeceğini mutlaka bilmeniz gerekir. Örneğin güneşli, çok güzel bir günde siz istememenize rağmen işlerinizi yapabilirken, çocuğunuz böyle havalarda ders çalışmakta güçlük çekebilir.
Kaygılarınızı, endişelerinizi çoçuğunuza yansıtmayın: Çocuğunuzun geleceği konusundaki endişelerinizi çocuğunuza yansıtmaktan kaçının. Bunun en iyi yolu kaygılarınızı azaltmaya çalışmaktır. Yoğun kaygı yaşayan kişiler geleceği düşünmekten, bugünü kullanamazlar. Sizin sınav sonucu ile aşırı meşgul olmanız, çocuğunuzun da bu yönde meşguliyetini artıracaktır. Çocuğunuza yardımcı olmak için çocuğunuzun bugünkü yaptıkları ile ilgilenebilirsiniz.
Beden dili ve ses tonu ayarı çocuğunuzla iletişimde çok önemli: Beden dili ve ses tonu ile verdiğiniz mesajlara dikkat edin. Anne babalar bazen çocuklarına; “sınav bizim için önemli değil, kazanamazsan da olur. Canını sıkma, kafana takma” gibi önerilerde bulunmaktadırlar. Ancak eğer anne-baba çocuklarına bunları söylerken, beden dili ve ses tonları desteklemiyorsa yani ağızlarından çıkan ile bedenlerinin söylediği çelişiyorsa öğrenci daha çok beden diline dikkat edecektir. Ebeveynlerin kaygılı, üzüntülü halleri çabucak algılanır. Bununla birlikte gereğinden fazla fedakarlıktan kaçının ve bunları hatırlatmayın. bazı ebeveynler çocukları sınavlara hazırlanırken çok fazla fedakarlıkta bulunmaktadırlar. örneğin bir yıl boyunca eve misafir çağırmamak, evde televizyonu açmamak gibi… Aileler bu sayede çocuklarına fedakarlık yaptıklarını düşünürken öğrenci bu durumu ‘ailemin bu fedakarlıklarına yanıt vermek zorundayım’ biçiminde düşünerek daha fazla kaygılanabilir. Özellikle de yapılan bu fedakarlıkların tekrarlanarak hatırlatılması öğrenciyi ders çalışamaz hale getirebilir.
Meli-malı kelimeleri dikkatle kullanın: En az şu kadar net yapmalısın. Kimya ve biyolojiden full yapmalısın. Başarılı olmalısın. Dikkatli olmalısın. kendini dersine vermelisin. Bu yıl mutlaka kazanmalısın” türünden zorunluluk ifade eden cümleler öğrencinin kaygısının artmasına neden olmaktadır. Bu tür zorunluluk ifade eden sözleri mümkün olduğunca az kullanmaya çalışın.
Ders çalış, ders çalış diye baskı yapmayın: Sorumluluğunu bilen ve sınavlara hazırlanan öğrenciler için ailelerin uyarılarına ihtiyaç yoktur. Öğrenci ne kadar ders çalışacağına ve ne zaman ders çalışacağına kendisi karar verebilir. Anne babaların iyi niyetli olarak verdikleri ders çalış mesajları öğrencinin kaygısını artırabilir. Bazı öğrenciler bu nedenle kendisi için değil ailesi için ders çalışması gerektiği düşüncesine kapılıp, daha yoğun kaygı hissedebilir. Ya da ailesine tepki göstererek ders çalışmayı aksatabilir.