Okullarda öğrencilere verilen ev ödevi tartışması öğretmen, öğrenci ve veli üçgeninde bitmiyor. Milli Eğitim Bakanlığı’ndan (MEB) son yıllarda ödevlerle ilgili birçok açıklama yapıldı. 2014’te performans ödevlerini kaldıran MEB, yarıyıl tatilinde çocuklara ödev verilmemesi yönünde öğretmenleri uyarmıştı.
Konuyla ilgili 2015’te ilk açıklamayı yapan eski Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, ödev yükünü azaltmak için radikal değişiklikler yapacaklarını söylemişti. MEB, 2016-2017 yarıyıl tatilinde öğrencilere ödev verilmemesi uyarısında bulunmuştu. Bir önceki Bakan İsmet Yılmaz da öğrencilerin dersi, derste öğrenmelerini istediklerini belirterek, hiçbir öğretmen tarafından öğrencilere proje hariç evde ders verilmesini istemediklerini söylemişti. Ancak Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’tan ödevle ilgili farklı bir açıklama geldi. Ödevin akademik başarıyı artırmaktan ziyade ders takibi, sorumluluk sahibi olma, belirli bir işi teslim etme becerisinin gelişmesi açısından faydaları olduğuna dikkat çeken Bakan Selçuk, öğrenciye göre ödev verilmesi gerektiğini belirtti.
MEB’in 4. sınıf düzeylerinde yaptığı Türkçe, Matematik ve Fen Bilimleri derslerinden öğrencilerin başarı izleme araştırması da ödev verme sıklığı arttıkça öğrencilerin başarısının arttığını ortaya koydu. MEB, ilkokul Hayat Bilgisi kitaplarında da ödevi teşvik ediyor. Bugün okul öncesi dahil, ilkokul, ortaöğretim ve lise düzeylerinde uygulanmaya devam edilen ödevlerden her ne kadar veliler şikâyet etse de eğitimciler, ödevin eğitime değer kattığına ve gerekli olduğuna dikkat çekiyor. Bu konudaki görüşler şöyle:
‘Kalıcı öğrenme yolu’
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Temel Eğitim Bölüm Başkanı Prof. Dr. Erten Gökçe: Farklı sınıf seviyeleri ve öğrenci gruplarına göre içeriği ve güçlük derecesi değişen ödevler önemli ve gereklidir. Çünkü ödevler;
Çalışma ve başarma istek ve heyecanı yaratır. Başarının istikrarlı biçimde sürdürülmesini sağlar.
Hangi düzeyde öğrenme olduğunu belirlemeyi; öğrenilenlerin tekrarını sağlar ve unutmayı önler.
Öğrenilenlerin pekiştirilmesini sağlar. Kalıcı öğrenmenin yolunu açar. Zaman planlaması yapmayı öğretir.
Sorumluluk duygusunun gelişmesini; başlanılan bir işi bitirme alışkanlığının kazanılmasını sağlar.
İş birliği ve iş bölümü yapmaya yönlendirir.
Farklı ve güvenilir bilgi kaynaklarına yönlendirir.
Bazen konuya hazırlık, çoğu zaman da öğrenilenlerin pekiştirilmesi ve derinleştirilmesi amacıyla verilen ödevlerin öğrenciler açısından pek çok kazanımı bulunmakta. Öğrencilerin öğrendiklerini geliştirmesine ve içselleştirmesine olanak sağlayan nitelikli ödevler öğrencilerin analiz, sentez, değerlendirme, karşılaştırma yapma gibi pek çok üst düzey düşünme becerilerini geliştirmeye katkıda bulunmakta. Öğrenciler ödev yaparken öğrendiklerini de tekrar etmekteler. Bu yönüyle kalıcı öğrenmeye de katkı sağlamakta.
Ülkemizde özellikle ilköğretimde sıkça karşılaşılan durumlardan biri de ödevlerin ebeveynler tarafından yapılması. Anne babalar, çocuklarının ödev yapmalarını desteklemeli ancak çocuklarının ödevlerini yapmamalı. Ödev eksik veya yetersiz de olsa öğrencinin kendisi tarafından yapılmalı. Ödevler ancak öğrencinin kendisi tarafından yapılırsa amacına ulaşabilir.
‘Seviyeye göre olmalı’Okul öncesi eğitimde çocuğa evde yapılmak üzere ödevler veya projeler verilmesi çok uygun değil. Ancak bu dönemde iş birliğini ve grupla çalışmayı geliştirmeye yönelik öğretmenin kontrol ve denetiminde etkinlikler,
oyunlar ve projeler hazırlanabilir. Bu tür çalışmalar eğitim kurumunda gerçekleştirilmeli, çocuğun sosyal, duygusal ve zihinsel becerilerinin geliştirilmesine odaklanılmalı.
Sonuçta; öğrencilerin seviyesi ve bireysel özelliklerine uygun verilen nitelikli ödevler yeterli özen göstererek hazırlandığında, takip edilerek
öğrenciye uygun geribildirimler verildiğinde öğrencilerin bireysel ve akademik gelişimine katkı sağlayacaktır.
‘Sisteme uyuyoruz’
Sınıf Öğretmeni N.T.: Sınıf öğretmeni olarak öğrencilerime ödev veriyorum. Sistemde bir değişiklik yapamadığım için mevcut uygulamaya ayak uyduruyorum. Ödev, öğrencinin sınıfta öğrendiği konuların ileri düzeyde araştırma - inceleme yapabilmesi amacıyla verilmeli. Sınıfta yaparak yaşayarak öğrenen çocuk zaten okul dışında kendi araştırma ödevini kendisi belirleyecektir. Bu durumda öğrendikleri pekişecektir.
MEB’in araştırmasında ödevlerin artmasının sınav sonuçlarını olumlu olarak etkilediği sonucu bence bir yanılsama. Çünkü test yöntemi zaten ezberci eğitimin bir değerlendirme şekli. Dolayısıyla ödevler de sadece buna hizmet etmekten öteye gidememiştir. Ödevin kaldırılması için dersler yaparak-yaşayarak işlenmeli, konuların bilgi düzeyinden kavrama düzeyine çekilerek ezberci sistemden vazgeçilmeli. Mevcut eğitim sisteminde öğrenciye göre ödev verilmesi fikir olarak çok güzel ama uygulamada mümkün değil. Sınıflarda eğitim öğrenciye göre değil; sınıfa göre yapılıyor. Ezberci eğitimden kurtulup araştırmaya uygulamaya yönelik eğitime geçmedikten sonra bu mümkün olmaz.