23.03.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
OZAN ÖMER KADÜKER
OZAN ÖMER KADÜKER
İş dünyası dijitalleşmeyle büyük bir değişime girdi. 5 yıl önce ismini bilmediğimiz meslekler bugün şirketlerin vazgeçilmezi oldu. Teknolojik gelişmelerle birlikte, farklı mesleklerle tanışacağız. Diplomanın tek başına yeterli olmayacağı gelecekte işsiz kalmamak için gençlerin de değişime ayak uydurması gerekiyor. Bu noktada Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski’den iş dünyasının gençlerden beklentisi ve geleceğin meslekleriyle ilgili bilgi aldık.
- İnsan gücüyle yapılan işleri makineler yapmaya başlayınca işsizliğin daha da artacağı öngörülüyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
İşsizlikle ilgili harekete geçmemiz gereken alanları bize veriler ve araştırmalar gösteriyor. Kadın işsizlik oranları erkek işsizlik oranlarının üzerinde. Genç işsizliği ise hepsinden yüksek. Kadınlar ve gençler daha yüksek oranda kayıt dışı sektörde ya da geçici işlerde çalışıyor, bu durum da onları şoklara karşı daha kırılgan bırakıyor. 15-24 yaş grubundaki her 3 gençten biri, ne eğitime ne istihdama ne de kendisini geliştirmek üzere mesleki kurslara katılabiliyor.
Araştırmalar, dijital teknolojilerin yaygınlaşmasıyla ekonomik büyüme arasında pozitif ilişki olduğunu gösteriyor. Dijitalleşme süreciyle düşük nitelikli işler otomatize olurken; bu süreç yaratıcı ve yüksek nitelikli çalışana ihtiyaç duyulan yeni iş kollarını beraberinde getirecek. İlk odağımız otomasyondan etkilenme potansiyeli olan kesimlere bugünden başlayarak yeni beceriler kazandırmak, onları yeni iş olanaklarına hazırlamak ve geleceğin işlerine yön verecek yaratıcı bireyler yetiştirmek olmalı. Bu amaç etrafında kamu, özel sektör ve sivil toplum olarak iş birliklerimizi geliştirmek kritik önemde.
Merkezde insan var
- Hangi iş kolları daha hızlı yok olacak, hangilerinde insana ihtiyaç artacak?
Dijital dönüşüm odakta olmayı sürdürürken, geleceğin dünyasını iklim, enerji, insana yakışır iş ve toplumsal cinsiyet eşitliği başta olmak üzere daha sürdürülebilir bir dünya için zihniyet dönüşümünden ve demografik dönüşümden bağımsız düşünemeyiz. Tüm bu değişimlerin merkezinde insan var. Yenilenebilir enerji, geri dönüşüm ve paylaşım ekonomisi alanlarında istihdam potansiyeli gündeme geliyor. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın 2030’da gerçekleştirilmesi durumunda dünya genelinde yıllık en az 12 trilyon ABD doları piyasa değeri yaratılması mümkün. Bu ise 380 milyondan fazla iş yaratılması demek. Bu gelişmelerin Türkiye’ye de yansımaları olacaktır. Dünya aynı zamanda demografik dönüşüm içinde. Bu da başta sağlık ve bakım gibi insanı odağa alan hizmet sektörlerini yakından ilgilendiriyor, yeni istihdam fırsatları bekleniyor.
Kovid-19’la gündeme gelen bir diğer dönüşüm de tedarik zincirlerinde bekleniyor. Çok önemli bir coğrafyada bulunan ülkemizin yatırım ortamı açısından cazibesini artırarak, küresel tedarik zincirlerinde ve bu yeni ekosistemde önemli bir konum alması için bir fırsat söz konusu. Tüm bu gelişmeler ışığında geri planda kalan işler olabileceği gibi yepyeni alanlarda katma değer sağlayan ve yeni istihdam alanları yaratan işler de kuşkusuz ortaya çıkacaktır.
Önemli olanın yaratılan imkânların kaybolandan daha fazla olmasını sağlamak, olumsuz etkilenen kesimlere ise doğru sosyal politikalarla ulaşabilmek olduğunu düşünüyorum. Doğru adımları zamanında atabilirsek, insan kaynağımızın becerilerine odaklanırsak bu süreçte ülkemiz yüksek katma değer yaratarak yoluna devam edecektir.
‘Disiplinler arası düşünebilmek’
- Üniversite sınavlarına girecek gençlere önerileriniz neler?
5 yıl önce hiç duymadığımız mesleklerde bugün istihdam yaratıyoruz. Yakın gelecek için blok zincir hukukçusu, insan-makine takım yöneticisi gibi yeni meslekler zikrediliyor. Yapay zeka, artırılmış gerçeklik, makine öğrenimi gibi yeni nesil teknolojiler önem kazanıyor. Akıllı cihazların hayal edemeyeceğimiz miktarlarda veri üretmesiyle büyük veri ön plana çıkıyor. Sürdürülebilir teknolojilerin, Ar-Ge yatırımlarının, girişimcilik ekosisteminin ve yazılım sektörünün hızla büyüdüğü ve siber güvenliğin yeni stratejik alan olduğu bir dünya düzenine doğru ilerliyoruz.
Gençlere öncelikli tavsiyem, bilimi, araştırmayı, yaratıcılığı ve özgür düşünmeyi destekleyen bir üniversite ortamını tercih etmeniz. Hangi bölümü seçerseniz seçin dijital becerileri, yabancı dilinizi, eleştirel, yaratıcı ve disiplinlerarası düşünmeyi, takım çalışmasını geliştirebileceğiniz bir eğitim hayatı, bugün aklınıza gelmeyecek mesleklerin gelecekte kapısını açacaktır.
Eğitim sadece okul öncesinden üniversiteye kadar değil, yaşam boyu devam edecek bir süreç. Sadece bilişsel ve dijital beceriler değil, insanı makinelerden ayıran güçlü sosyal ve duygusal beceriler de bir o kadar önemlidir.
Diploma sahibi olmanın yeterli olmadığı, bildiklerini güncellemenin ve uygulamaya geçirmenin şart olduğu bir çağdayız. Özel sektörün de içinde yer aldığı iş birlikleri, mentorluk programları, girişimcilik yarışmalarının artarak devam etmesi ve gençlerin bu programlara dahil olması da önemli.