03.11.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
MİNE ÖZDEMİR GÜNELİ - Okul çağındaki çocuklarda görülebilen dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB), öğrenme bozukluğu ve en sık ortaya çıkan belirtisi okuma güçlüğü (disleksi) çoğu zaman birbirine karıştırılabiliyor. Bazı öğretmenler sınıfta özel ilgi göstermeleri gereken bu çocuklara nasıl yaklaşmaları gerektiğini bilemezken bazı aileler de bu sorunları ya fark edemiyor ya da ‘düzelir’ deyip geçiştirebiliyorlar.
Afyonkarahisar’daki Atatürk İlkokulu’nda Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında bir öğrencinin, arkadaşları gösterilerini sunarken öğretmeni tarafından disleksi olduğu gerekçesiyle gruptan uzaklaştırılması bu konuyu tekrar gündeme getirdi. Peki disleksi nedir? Sıkça karıştırılan DEHB ile arasındaki farklar neler? Bu soruları İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Mesut Yavuz’a yönelttik.
Dikkatleri dağılıyor
DEHB’in konsantre olamama, dikkati sürdürememe, aşırı hareketlilik ve dürtüsellikle karakterize bir ruhsal tablo olduğunu söyleyen Yavuz, belirtilerin ilköğretim döneminde belirgin hale geldiğini kaydetti ve ekledi: “Dersi dinlerken veya ödev yaparken dış uyarılarla dikkatin kolayca dağılması, unutkanlık, sınavlarda çeldiricilerde sık hata yapma, okul eşyalarını kaybetme belirtiler arasında sayılabilir.”
Bu belirtilerin çocuk ve ergenlik döneminde okul başarısında düşüklük, aile ve arkadaş ilişkilerinde sorunlar ile riskli davranışlara yönlenme gibi işlev sorunlarına yol açabileceğini belirten Yavuz, DEHB’in tanısının klinik olarak konulabileceğini dile getirdi.
‘Gelişim yavaş olabilmekte’
Öğrenme bozukluğunda ise bireyde, yeterli eğitimi almasına karşın, bilişsel gelişimle orantısız öğrenme sorunlarının görülebileceğini vurgulayan Yavuz, burada en sık okuma becerisinde eksikliğin görüldüğünü, durumun disleksi olarak adlandırıldığını vurguladı ve ekledi: “Disleksisi olan çocuklarda okumayı geç öğrenme veya öğrenememe, yavaş ve hatalı okuma, okuduğunu anlayamama vb. belirtiler görülmekte. Öğrenme bozukluğu gelişiminde genetik ve nörobiyolojik etmenler ön planda.” Öğrenme bozukluğunun akademik başarıyı etkileyebildiğini ve sosyal etkileşimi bozabildiğini söyleyen Yavuz, “Öğrenme bozukluğu da klinik olarak konan bir tanı. Ana tedavisi öğrenme sorunlarına özel uygulanacak özel eğitim programlarıdır” dedi.
DEHB ve öğrenme bozukluklarının birbirlerine eşlik edebilse de iki ayrı tanı olduğunun altını çizen Yavuz, temel farkları şöyle anlattı: “DEHB tanılı çocuklar motive edildiklerinde okuma, yazma ve aritmetik becerileri daha iyi olmakta. Öğrenme bozukluğunda ise dikkat ve motivasyon artırıldığında dahi okuma, yazılı anlatım ve aritmetik alanında önemli bir düzelme olmamakta. Kalem tutma, ayakkabı bağlama, düğme ilikleme vb. ince motor becerilerin gelişimi daha yavaş olabilmekte.”
İlham veren ünlü isimler
Birçok ünlü ismin öğrenme sorunları yaşadığı görülüyor. Örneğin Albert Einstein, Walt Disney, Leonardo Da Vinci, Bill Gates, Tom Cruise, Cher’in disleksi olduğu; Thomas Edison, Benjamin Franklin, Ernest Hemingway, Dustin Hoffman’a da DEHB tanısı konulduğu biliniyor.
Sanat ve spora yönlendirilmeli
DEHB ve öğrenme bozukluğu tanısına sahip çocukları olan ailelere tedavi önerilerini takip etmelerini öneren Yavuz, DEHB tanısında ilaç kullanımının, öğrenme bozukluğunda bireysel eğitimlere katılımının bu çocukların ileride yaşayabilecekleri akademik ve psikososyal sorunları önemli ölçüde azaltabileceğini söyledi. Ailelerin çocuklarına anlayışla yaklaşmalarının, onları yargılamamalarının, akademik ve psikososyal beklentilerini destekleyici tutumla çocuklarına yansıtmalarının önemine dikkat çeken Yavuz, “DEHB ve öğrenme bozukluğu tanısı olan çocukların yaşayabilecekleri yaşam stresleri nedeniyle arkadaş ilişkilerinin desteklenmesi, sosyal, kültürel ve sportif yönlendirmeler yapılması da çocukların ruhsal iyilik haline faydalı olabilir” dedi.