01.09.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:
‘Bugünümüzü çalan iki büyük hırsız var; Geçmişe ilişkin pişmanlıklarımız, geleceğe ilişkin kaygılarımız; Bu iki hırsız bugünün tadını çıkarmamızı engeller. Sevgili Profesör Üstün Dökmen’in ‘Varolmak, Uzlaşmak, Gelişmek isimli kitabından bir alıntı. Sözcüklerin içeriğiyle bire bir örtüşen bir yapım var.
O nedenle anın tadını çıkaramadığım zamanlar çok var yaşamımda. Uzun yıllar hayatın içinde çok şeyi deneyimlemiş biri olmama rağmen ‘Keşke’lerim bir türlü tükenmek bilmiyor. Yani geldim gidiyorum hala saplantılar. Sorunun ağırlık noktası farketmemekle ilişkili.
Ve Üstün Hoca sürdürüyor uyarılarını, ‘Farketmediğiniz yol, sizin değildir’ Sizin olmayan yol ise sizi bir yere götürmez. Kendini farkeden, kendi içindeki şoför mahaline yerleşmiş demektir. Artık ilerleyebilir.’ ‘İnsan sevincini büyüterek, üzüntüsünü kısaltarak anlatmalı’ diyor Montaigne. Oysa biz tersini yaparak acılarımızı yüceltmeyi kutsayan kadim toprakların insanlarıyız. Sevincimiz kısık sesli olmalı. Nedeni ayıp olur başkalarına. Keşke hayatımızdaki çok şeye o denli özenli olsak. Hoş, yüksek sesli sevincimiz de büyük bir gürültü olmaktan öteye geçmiyor.
‘Hoyrat davranarak ilk sıraya yükselmektense ahlaksal inceliğini koruyarak biraz geride kalmak daha iyidir’ (Amin Maalouf, Yolların Başlangıcı Sayfa 397)
‘Onurlu bir adam su içtiği kuyuya taş atmaz’ aynı kitabın 63 sayfasında Amin Maalouf uyarıyor.
Bostanlı sahil yolunu (Yeni düzenlenmiş haliyle) çok sık kullanıyorum. Özellikle yürüyüş ve spor için. Bahar ve yaz akşamları Yeni muhteşem görünümüyle çok kalabalık oluyor sahil yolu. Özellikle çocukların eğlence alanı. İnsanlar yiyor, içiyor, müzik dinliyor, söyleşiyor. Her şey çok güzel. Lakin bütün girişimlere, uyarılara karşın yeşil çimlerin üzeri çiğdem, ay çiçek tarlası. Hele biraların boşaltılmış siyah torbaların oluşturduğu kirli görüntü. Büyükşehir belediyemiz temizlik kampanyası başlattı. Bütünüyle destekliyorum. Lakin öyle üç beş uyarı ve yönlendirme ile düzeleceğimize ilişkin umudum yok. ‘Su içtiğimiz kuyuya devam ediyoruz’. Bugünün Halil Cibran’ın uyarı yüklü satırlarıyla noktalıyorum. ‘Ve hızlı gelişim bilgiden yoksunsa kör olur ve her bilgi içinde eylem yoksa boşunadır. Ve her eylem içinde sevgi yoksa boştur’.
İyi pazarlar, esen kalın...
Şu günlerde youtube’dan Mercedes Sosa ile Joan Baez’in seslendirdiği olağanüstü bir şarkıyı sıklıkla dinliyorum.
‘Gracs a la vida’
Teşekkürler hayat!
Elinizde
Bir zeytin tuttuğunuz zaman,
aslında gelecekteki binlerce ağacı,
tonlarca zeytini tutuyorsunuz demektir.
Toprağın, güneşin, suyun yardımıyla,
Bu çekirdek onları üretecektir.
Kucağınıza bir bebek aldığınız zaman,
aslında gelecekteki binlerce insanın
binlerce binayı, gemiyi, uçağı
tutuyorsunuz demektir.
Onlarıda bu çocuk üretecektir;
herşeyin katkısıyla
Üstün Dökmen-Varolmak, gelişmek, uzlaşmak.
İnsanoğlu
Ünlü bilge Eflatun’a insanoğlu’nun şaşırtan davranışlarını sormuşlar şöyle yanıtlamış:
- İnsanoğlu çocukluktan sıkılır, büyümek için acele eder. Sonrada çocukluğunu özler.
- Önce para kazanmak için sağlığını harcar, sonra yitirdiği sağlığını geri kazanmak için parasını harcar.
- Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşar. Sonra hiç yaşamamış gibi ölür.
- Hayata hazırlanmaya, o kadar vakit harcarki hayatını yaşamaya vakit bulamaz.
- Yarınını o denli düşünür ki, bugünün elinden kayıp gittiğini farketmez bile.
- Oysa, hayat geçmişte ya da gelecekte değil, şimdiki zamanda yaşanır.
Tutku
Spor çok ciddi bir konudur. Bazı insanlar sıkı çalışıp, sıkı oynamaktan hoşlanır. Bazı insanlar her zaman oynamak isterler. Bazıları ise yalnızca izlemekle yetinirler. Ama oyunlar, izleyiciler için bile bir tutku haline gelebilir. İyi ki dünya kupası yanlızca dört yılda bir yapılmaktadır. O birkaç hafta boyunca dünya nüfusunun yarısı futbol dışındaki her konuya ilgisini yitirmektedir. (Kaynak Gelişim Oxford)
Fır döndü ile Hacıyatmaz
Hacıyatmaz, ‘Dibindeki ağırlık sayesinde ne şekilde bırakırsan bırak hep dik kalabilen oyuncak. ‘Güç durumlardan kurtulmasını bilen, becerikli devrilmeyen kimse’ Fır döndü, ‘Döneklik, ustalarını tanımlamak için kullanılır.’
Altın sözler
- Yazgı, istekli olanı uçurur. İsteksizi de süründürür. (Seneca)
- Her aptal kendini övecek başka bir aptal bulabilir. (Molière)
- Başarının sırrı amaçtaki istikrardır. (Benjamin Disraeli )
- Filozofların aydınlatamadığı toplumları şarlatanlar aldatır. (M. Condorcet)
- Her davranışın atası bir düşüncedir. (Emerson)
- Kendini beğenmişlik, doğal yolla gelen uyuşturucudur. (Anonim)
Üzgün palyaçonun hikayesi
Bir gün psikiyatristin muayehanesine çok üzgün vaziyette ağlayan birisi gelmiş ve başlamış anlatmaya;
– Benim ekonomik durumum iyi. Maddi anlamda bir sıkıntım yok. Sağlık sorunumda yok. Ancak başka bir sorunum var.
– Nedir o?
– Neşelenemiyorum. Sürekli moralim bozuk. Şöyle gülmek, bazen kahkaha atmak, eğlenmek istiyorum. İşte bunun için size geldim.
– Arkadaş, işin doğrusu bu olay, benim uzmanlık alanıma girmiyor. Ancak sana bir öneride bulunabilirim. Şu karşıya 10 gün önce bir sirk geldi. Bir de palyaço var.
Ben gittim. Çok güzeldi, özellikle de o palyaço harikaydı. Gülmekten yerlere yattım, o kadar çok eğlendim ki… Sana da o sirke gitmeni özellikle o palyaçoyu seyretmeni öneririm.
Bunun üzerine adamın suratı iyice asılmış ve adeta fısıltı halinde demiş ki;
– O palyaço var ya… O benim işte…
Hayata akarken çevrenizdeki insanların mutluluğu için çabalarken acaba siz mutlu olmak için ne yapıyorsunuz? (Alıntı)