EgeSıradaki gelsin!

Sıradaki gelsin!

10.03.2021 - 00:00 | Son Güncellenme:

Spor Toto Süper Lig’de Alanyaspor deplasmanından 1 puanla dönen Göztepe, Erzurumspor’u iç sahada 3-1’lik skorla geçti ve son 5 maçtan 13 puan çıkardı. Yenilgiyi unutan sarı kırmızılıları değerlendiren yazarlarımız “Göztepe galibiyetleri alışkanlık haline getirdi. Bu disiplinle devam ederlerse rakiplerinin işi çok zor” dedi

Sıradaki gelsin

Bülent Buda: Kaptan her hafta üstüne koyarak büyümeyi sürdürüyor. Üst düzey katkı veriyor. Kusursuz final pasları ile müthiş bitirici vuruşlar. Maçın tüm bölümlerinde iştahlı, yarışan bir rakip buldular karşılarında. Hızlı ataklarla Göztepe savunmasına sorunlu anlar yaşatan, pas akışıyla gole ulaşan bir kimlikteydi konuk Erzurum. İştahlı Ndiaye gole ya da gollere ulaşamıyor bu süreçte. Bu gelişme psikolojisini de zorluyor elbette. Erzurum’un hızlı pas trafiği ile ulaştığı eşitlik golünde Göztepe savunması İrfan Can dahil bütünüyle seyirciydi. Baskı altında alan ile oyuncu paylaşımına özen gösterilmesi önemli bir gereksinim gibi gözleniyor. Obinna orta alanda yorulmak olgusunu yaşamamada müthiş, dirençli savaşım veriyor. Süper Lig futbolun sert uygulandığı zorlu bir arena. Zulj orada biraz fazla centilmen gibi duruyor sanki. Oyuna hamleler, zamanlama ve oyuncu seçimleri ile kusursuzdu. Keyif veren bir futbol akşamıydı. Kazanmak çok güzel bir duygu. Sevinçli bir süreç yaşanıyor. Ligin bitimine değin sürdürülmesi dileğiyle.

Fatih Tanfer: Göztepe aldığı bu üç puanı 8 Mart Pazartesi doğum gününü kutlayan fedakar Başkan Mehmet Sepil’e armağan etti. Dördüncü dakikada Diabate ile öne geçtikten sonra fizik kalitesinin üstünlüğü ile rakibinden daha fazla pas yaptı. Berkan’ın harika frikiğini ve Ndiaye’nin gollük pozisyonunu Szumski kurtardı. Halil ve Ndiaye’nin ikili oyunlarıyla etkili oldular. İkinci yarıya Erzurumspor üç oyuncu değişikliği ile başladı. 48. dakikada Emrah durumu 1-1 yaptı. Daha sonra 50 ve 57. dakikalar arasında Göztepe kalesinde net pozisyonlar buldu. Ünal Hoca oyuna müdahale etti. 70. dakika sonrasında hücumda üretken ve etkili bir Göztepe izledik. 83’te Halil, 90+4’te de penaltıdan Alpaslan durumu 3-1 yaptı. Ünal Hoca göreve gelince daha takımı tanıyamadan üst üste mağlubiyetler alındığında, ‘Ünal Hoca ile daha maç kazanamadık’ ve ‘Benden helallik almadı, ondan kazanamıyor’ diyenler, beş maçta alınan dört galibiyet, bir beraberlik sonrası ne diyecekler diye merak ediyorum. Gönlü güzel Ünal Hoca Göztepe’de adım adım güzel günlere gidiyor. Her şey gönlünce olsun.

Mehmet Demirtaş: Göztepe’den iyi ve baskın bir oyun girişi. Bunun devamında da erken sayılabilecek bir anda gelen gol. İlk yarıyı bariz bir oyun üstünlüğü ile kapattı Göztepe. Bu yarıda makası daha da açabilirdi. İkinci yarının başında, özellikle de 60’lı dakikaların ortalarına kadar esen bir Erzurum rüzgarı. Göztepe bu anlarda öyle bir baskı yedi ki, kendi alanından çıkmakta epey zorluk yaşadı. Hatta pozisyon üretimi açısından çok kısır bir evre yaşadılar. Tabi maçı tek farklı üstün götürmenin verdiği baskıyla heyecan daha fazla oluyor. Bu yarının başında da Erzurum arzu ettiği gole kavuştu. Göztepe’nin bu duruma bir tepki vermesi şarttı. Oyunu ve topu kontrolü altına almayı becerdikleri sürelerde de etkin oynarken, tehlike boyutunun ne kadar büyük olduğunu küçük üçgenler ve ciddi pozisyonlarla gösterdi. Göztepe bir takım hüviyetine bürünmeyi çok iyi başardı. Bunu şuradan çıkarabiliriz; hücumda fark yaratan, yıldızlaşıp maç kazandıran oyuncuları var fakat yaptıkları ataklarda top her oyuncudan geçiyor. Göztepe, Halil ile maç içinde yeniden öne geçtikten sonra bir üçüncü golü de bulabilirdi. 85’te Halil’in pasında Ndiaye, kaleci Szumski’ye takıldı. Diabate-Ndiaye-Halil resmin içindeki oyunculardı. Eğer gol olsa, hem Ndiaye gol atmış hem de Halil günü bir gol bir asist ile kapatmış olacaktı. Oyun itibariyle kontrolü elinde tutan, kontraya da çok çabuk çıkan bir Göztepe var. Sarı kırmızılıların kontra sonucu son dakikada kazandığı penaltı da bunun en güzel belgesi. Çok iyi bir çıkış, harika bir periyot yakaladılar. Bu konsantrasyonu kaybetmezlerse, rakiplerini her hafta alt edebilirler.

Horoz evde kral

Bülent Buda: Puanlar, aslanın ağzında değil midesinde. Bundan böyle her maç final niteliğinde. Aslanın midesinden puanları çıkma yarışı ve de bu yarışa zihinsel ve de fiziksel olarak, takım olarak odaklanma süreci. Ve takımın eksiklere tahammülü yok bundan böyle. Söz gelimi Murawski haftaya yok. Gördüğü kart da çok gereksiz. Oyuna yenik gibi başladılar.
Konuk Malatya iyi bir takım. Tüm maç boyunca kalesinde Cenk müthiş bir savaşım verdi. Savunmanın alan ile oyuncu paylaşımında sorunlar gözleniyor. Daha dik, sağlam, öz güvenli, savrulmayan bir savunma karakterine ulaşmanın çözümleri üretilmeli. Kaptan yine sanatsal, içeriği dolu dolu bir golle ve de Sacko’ya yaptığı üçüncü golün servisiyle ne denli üst düzey bir profesyonel olduğunu belgeledi bir kez daha.
İkinci goldeki Recep-Murawski ikilisinin akışkan bir biçimde üst düzey iletişimi ile Recep’ten gelen gol kusursuzdu. Recep Niyaz dolu dolu, olgun, girişimci, yarışmacı görünümüyle izleyene giderek daha çok sevdiriyor kendini. Uzun aradan sonra özlediğimiz Sacko’nun üçüncü goldeki füzesi muhteşemdi.
Evet yineliyorum. Aslanın midesine uzanacak kadar yürekli futbolla güzel günlere ulaşmak olası.

Fatih Tanfer: Denizlispor, Malatyaspor karşısında aldığı üç puanla, ‘Son düdüğe kadar mücadeleme devam edeceğim’ dedi. Sagal ve Iraklı oyuncu Ahmed’in hücumda olmamasına rağmen yine üç gol buldu. Rodallega hakikaten usta golcü. Sacko da etkiliydi. Ancak Recep Niyaz’ın golünün hazırlanışı ve Murawski ile yaptığı ver-kaç futbol adına harika bir goldü. Denizlispor kararlı ve doğru bir biçimde ön alan baskısını yapıyor. Rakiplerini top kayıplarına zorluyor. En önemlisi asla pes etmiyor. Ligde kalmak istiyorsa aynı inanç ve mücadele gücüyle oynamaya devam etmelidir. Ve evinde asla puan kaybetmemelidir. Denizlispor zoru sever. Deplasmandan getireceği sürpriz üç puanlar da amacına ulaştıracaktır.

Mehmet Demirtaş: Nefis bir yeşil alan, mis gibi bir Denizli havası. Hava tam üç puan kokuyor. Hem de bu kadar gereksinim varken.
Açıkçası İskoç Mallan’ın golündeki kademe ve savunma hatası bir parça sıktı canımı. Kendi kendime söylenerek, ‘Yine can sıkıcı bir senaryo geliyor’ dedim.

Fakat beni bu kez gafil avladılar. Önce Rodallega’nın kusursuz frikiği, ardından Recep Niyaz’ın usta bitirişi, daha güzeli de hep birlikte duruşlarıyla Mehmetçik’e selam çakmaları göğsümüzü kabarttı. Denizli’ye layık olan da buydu.

Her şey sütlimanken, Cenk’in formda olduğu bir günde önündeki savunma diziliminde çok bariz sıkıntılar vardı. Yani Malatya gelirken Denizli savunması çok statik. Bekler ve davetkar durumdalar. Çok basit, çok cılız toplarda yiyorlar golü. Durum 2-2’ye gelince ne yapacaklarını heyecan ile takip ettim. Çünkü oyun, ‘Bu iş burada bitmez. İlla ki bir kazanan çıkacaktır’ diyor adeta.
Neyse ki 90 dakikaya noktayı koyan Sacko ile Denizli oldu.