29.04.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
Koronavirüs salgını nedeniyle dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de spor müsabakalarına verilen arada Milliyet Ege Spor Müdürü Mehmet Demirtaş ve usta kalem Fatih Tanfer, tarihin tozlu yapraklarını sizler için karıştırmaya devam ediyor. Türk futboluna hizmet etmiş, İzmir sporuna adını altın harflerle yazdırmış isimlerin hikayelerini, “Geçmişten Günümüze Değerlerimiz Konuşuyor” köşesi ile siz sporseverlere sunuyor.
Futbol yaşantısına Salihli’de başlamış, Karşıyaka, İzmirspor gibi kulüplerde görev yapmış, çok sevdiği Karşıyaka’sına önce futbolcu, ardından da antrenör olarak hizmet etmiş, “Pıtırcık” lakaplı Nihat Umut’un futbol kariyerini, yeni nesile önerilerini ve Türk futbolunun bugünkü durumunu sizler için değerlendirdi. Keyifli okumalar...
- Sevgili Nihat Umut, bize kendinizden bahseder misiniz?
1 Mayıs 1957 Manisa-Salihli doğumluyum. 1972 yılında Salihlispor ile futbol hayatıma başladım. 1975 yılına kadar Genç Takım ve A Takım olmak üzere forma giydim. 1975 yılında İzmirspor’a transfer oldum. 1980 yılına kadar İzmir’in ismini taşıyan bu kulüpte forma giydim ve çok güzel zamanlar geçirdim. 1980 yılında da şampiyonluk yaşadık. 1980-1981 sezonunda Adanaspor’un yolunu tuttum. 1981 yılından 1989’a kadar, Karşıyaka’nın başarısı için ter döktüm. Daha sonra yeniden futbol macerama başladığım yere, yani Salihlispor’a dönerek 2 sene boyunca futbol oynadım. 1990-91 senelerinde yeniden İzmirspor’a gittim. 1992-93 sezonunda Çanakkale Dardanelspor formasıyla şampiyonluk yaşayarak futbolculuk hayatıma veda ettim.
Salihlispor’da antrenör olarak spor yaşantımı sürdürdüm. Daha sonra Aliağaspor, Uşakspor, Aliağa Belediyespor takımlarında teknik direktörlük yaptım. Bunun ardından Giresunspor’da yardımcı antrenörlük, Çanakkale Dardanelspor’da oyuncu izleme komitesi, Karşıyaka’da altyapı sorumlusu görevlerini üstlendim. Ardından Reha Kapsal Hoca’dan sonra Karşıyaka’yı çalıştırdım.
- Unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?
Tabi ki bir futbolcu için şampiyonlukların yeri ayrıdır, hiç unutulmaz. Benim de yaşadığım şampiyonluklar, unutamadığım anlar olarak hafızamda yerini koruyor. Özellikle İzmirspor, Karşıyaka, Dardanelspor takımlarında oynadığım dönemleri asla unutamam. Karşıyaka’da oynarken, elde ettiğimiz şampiyonlukta kilit maçlardan bir tanesi, Muğlaspor maçıydı. Muğlaspor’a karşı bir gol atmıştım. Bu gol, belki de şampiyonluğun habercisi bir goldü. Unutamadığım anlardan bir tanesi de, 1975 yılında İzmirspor’a transfer olurken annem çok üzülmüş ve ağlamıştı. Ben de anneme, “Şimdi değil, ben geri dönersem ağla. Ekmek parası kazanmak için gidiyorum” demiştim. O duygusal anları unutamam elbette. Yıl 1982‘ydi Balıkesirspor ile oynuyorduk. 1-1 berabere kalmıştık onlarla. O yıllar Balıkesir ile tatlı bir rekabetin içerisindeydik. Maçta 1-0 mağlup duruma geldik. 90. dakikada penaltı oldu. Biz penaltı atışı kullanacaktık. Hiç kimse o penaltı için topun başına gelmek istemiyordu. O dakikada penaltıyı atmaya karar verdim ve top filelerle kucaklaştı. Maç 1-1 bitmişti. Bir maç da Antalyaspor maçı. 50 bin seyirci vardı statta. 2-2 sona ermişti. Bizim için o maç, hayati önem taşıyordu diyebilirim. Galip gelmiş olsaydık bir üst lige çıkmış olacaktık ama beraberlikle şampiyonluk elimizden kayıp gitti. Kaçan şampiyonluk, önümüzdeki 5 sene 2. Lig’de mücadele etmemiz anlamına gelmişti.
- Yeni nesile önerileriniz var mı?
Öncelikle ne kadar iyi futbolcu olurlarsa olsunlar, ilk başta ahlaklı olmalılar. Ahlak olmazsa, gerisinin bir önemi kalmayacaktır. Şu an bizim dönemimizde olmayan çok fazla imkan var önlerinde. Bu imkanları iyi ve doğru bir şekilde değerlendirmelerini öneriyorum. İdman sahaları, statlar, malzemeler çok iyi. Oyuncuları bu konuda şanslı buluyorum. Kesinlikle imkanları sonuna kadar kullansınlar. Şimdiki gençlerimiz çok hızlı. Takımlarını desteklemelerinde asla bir şey görmüyorum. Fakat bu durum aşırıya kaçtığında iş o zaman çok iyi olmuyor. Yalnızca taraftar açısından da bahsetmiyorum. Her konu da şimdiki nesil bizim neslimize göre oldukça farklar barındırıyor.
- Türk futbolunun bugünkü durumunu değerlendirir misiniz?
Son 15 yılda Türk futbolu büyük bir atılım gösterdi. Tesisler, statlar, antrenman sahaları gelişti. Türk antrenörler de kendilerini gösterdiler ve sayıları yabancıların sayısından fazla oldu. Ancak borçlar çok fazla. Ben, bugün yaşadığımız salgından sonra hayatın sosyal, psikolojik ve ekonomik açıdan değişeceğini düşünüyorum. Normale dönebilirsek yabancı oyuncularla ilgili daha farklı kararlar alınacaktır. Bu da demek oluyor ki, Türk futbolcularımız değer kazanacak. Bunu kesinlikle değerlendirmeliler. Örneğin Altay, İzmirspor, Karşıyaka gibi kulüpler de yetiştirici özelliklerine geri dönmeli. Bunu yapabilecek güçteyiz. Karşıyaka da eski güçlü günlerine elbette dönecektir. Ancak futbolcu yetiştirmek, onları Avrupa’ya göndermek için daha çok yatırım yapmalıdır. Karşıyaka yine, futbolcu yetiştiren bir kulüp olmalıdır.