13.05.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:
Her şeyin üzerine koca bir çizgi çekip, yaşamınızı yeni baştan yazmak! Yeni hikayeler, hatta sizi dinleyebilecek yeni dostlar bulmak. Yaşamı ancak böyle sürdürebilirsiniz. Usanmadan, her tükendi dediğiniz cümleyi yeniden, yeniden yazarak...İşte o zaman geriye dönüp baktığınızda bir kahramanlık hikayesi ile göz göze gelirsiniz. Kimsenin değil sizin yazdığınız, kimsenin değil sizin anlatıcısı olduğunuz size ait koca bir yaşam hikayesi. Kimsenin ama hiç kimsenin değil kendi hikayenizin kahramanı olun. İşte o zaman "yaşadım" diyebilirsiniz.Ne zaman bir tiyatro salonunda seyirci koltuğuna otursam, sonu iyi ya da kötü biten bir öykünün ortağı olsam, aynı şeyleri düşünürüm. Paylaştığım hikaye ile yaşama haykırmak! Ve "her şeye rağmen" kelimeleri ile umut etmeyi sürdürmek! Yaşadığınız sürece elbet anlatacak hikayeleriniz vardır sizin de... Paylaşacak hikayeniz bittiyse ya da hikayelerinizi dinleyecek dostlarınız tükendiyse koca bir "hiç"in ortasında kalmışsınız demektir. Her şey gelip geçer ama yaşama umudunuz tükendiyse hiçliğin ortasında sallanır durursunuz. Sizin dilinizde kaderse bunun adı; boyun eğebilirsiniz... Kadere karşı çıkıp son kalan gücünüzle hayata haykırabilirsiniz. Ya da çizgiyi, kaderi boşverip yeniden yazmayı deneyebilirsiniz... "Ben tiyatroyu yalın olarak bir yükselti üzerinde "hikaye anlatmak"; "hikayenizi paylaşmak" işi olarak görüyorum. Derdimiz genellikle "yeni" hikayeler anlatmak oluyor. Daha çarpıcı, belki zaman zaman ters, zaman zaman cüretkar, anarşist hikayeler oluyor bunlar. Tiyatro yapıyorsanız yaşamla bir kan dolaşımınız olması gerektiğine inanıyoruz. Ya da ben böyle bakan insanlarla bir arada olmak istiyorum" diyor benim de Güzel Sanatlar Fakültesi'nde hocam olan Doç. Dr. Semih Çelenk. Onlar her şeye rağmen yeni hikayeler anlatma çabasındalar. Topluluklarının adı Oyun Okulu. Daha önce Gölge Tiyatro, Tiyatroevi İzmir adı altındaki topluluklar ile tiyatro seyircisine ulaştılar. Özel tiyatroların ayakta zor kaldığı, salon kirası, seyirci sorunu gibi dertlerle boğuştuğu günlerde onlar her şeye rağmen İzmir'de tiyatro yapmaktan mutlu olduklarını, söyleyerek "Ortak amacımız; bu kentin insanına sanat, kültür üretmek, kentlilik bilincinin oluşmasına katkı sağlamak. Umuyoruz ki bizim bu bakış açımızı paylaşan yöneticiler bir gün bu konuda kimi girişimlerde bulunmak gereğini hissederler. Örneğin belediye İzmir'de sanat faaliyeti gösteren kurumlardan tüm çalışanları için indirimli bilet alsa, bir prova sahnesi ayırabilse, tanıtımları için kimi ücretsiz bilboardlar tahsis etse, kısacası tiyatro üretenlerle işbirliği, dayanışma içinde olsa görevini çok daha iyi yerine getirmiş olur kanısındayım. Ama nakdi yardımlara yanıtımız hayır" diyorlar. Belediyeye öneri Oyun Okulu, Nisan ayından bu yana İzmir Sanat sahnesinde Civan Canova'nın Erkekler Tuvaleti oyunu ile seyirciyle buluşuyor. Oyunu, DEÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü'nden Doç. Dr. Semih Çelenk yönetiyor. Öğr. Gör. Zeki Karcıoğlu'nun dekor ve Öğr. Gör. Abdullah Uyan'ın ışık tasarımını yaptığı "Erkekler Tuvaleti"nde GSF Oyunculuk Anasanat Dalı son sınıf öğrencileri Timur Acar, Gözde Okur, Uğur Bilgin, Onur Buldu, Mustafa Yıldıran ve Levent Aras oynarken, Sahne Tasarımı Anasanat Dalı son sınıf öğrencileri Deniz Saraçoğlu ve Melissa Kanneci kostüm tasarımlarını üstleniyor.Oyunun yapımcılığı ise Dramatik Yazarlık mezunu Ebru Akın tarafından gerçekleştiriliyor.Erkekler Tuvaleti 15 - 17 Mayıs'ta İzmir Sanat'ta sonra da İstanbul'da sahnelenecek. "Her şeye rağmen" sizinle "hikaye paylaşmak" isteyenler olduğunu unutmadan gidin derim... bsen@milliyet.com.tr "Erkekler Tuvaleti"
Bir döneme damgasını vuran efsane dizi Aşk-ı Memnu'nun yıldız oyuncuları Selçuk Yöntem ve Kıvanç Tatlıtuğ bir araya geldi.