23.08.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
Bülent Buda: Hak edilmemiş bir yenilgi. Maç öncesi eksikler, Galatasaray karşısında fark olur söylemleri. Galatasaray’ın golü dışında neredeyse pozisyonu yok. Net pozisyonları Göztepeli oyuncular üretti. İlkinde Yasin, ikincisinde Tayfun biraz daha becerili olabilseler İstanbul’dan en az bir puanla dönmeleri olanaksız değildi. Göktuğ, ilk Süper Lig maçında oyunun başlarında tedirgindi. Lakin giderek rahatladı, özgüveni gelişti. Savunma dörtlüsü gol dışında kusursuz oynadı. Alparslan ile Borges orta alanda takımın denge unsuruydu. Gouffran ile Ngando’nun oyuna katılımları bence gecikmeliydi. Neden 70’li, 80’li dakikalara kadar beklenir ki. Göztepeli futbolcuların iki haftadır izlediğimiz oyun kalitesiyle futbol iştahlarına bakıldığında puan cetvelindeki ‘0’ puan hakedilmiş görünmüyor.
Fatih Tanfer: Göztepe, deplasmandaki Galatasaray maçında 3 önemli eksiğine rağmen şahsiyetli bir oyun oynadı. Hakettiği en az bir puanı da kaçırdı. Takım halinde oyun planı iyiydi. Defansında genişlik ve derinlik anlayışını çok iyi kullandı. Savunma oyuncuları kendi alanlarında ve bloklar arasındaki mesafeyi iyi korudu. (Tek hata yaptılar. Traore topu sektirdi ve maalesef gol geldi.) Maç sonundaki analizlerden de gördük ki Galatasaray’dan 3 kilometre fazla koştu. Yasin, tribünlere kulağını kapattı, sahada çok etkili bir oyun oynadı. Bu oyununu golle taçlandırsaydı çok daha iyi olacaktır. Tayfun’un direkten dönen kafa vuruşu ise çok büyük şansızlıktı. Orta alanda Alparslan ve Borges iki yönlü iyi oynadı. Defansif problemi çözdüler, takımıda hızlı bir biçimde atağa kaldırdılar. Herkesin bildiği bir gerçeği bizde haftalar evvel yazmıştık. Bu takıma iyi bir golcü gerek. Golcünün gelmesi en büyük problemi çözecektir. Yenilenen oyun tarzı şekillenen bir Göztepe yine taraftarının umudu olacaktır. Bu süreçte Göztepe’nin en büyük ihtiyacı sabır ve koşulsuz destektir.
Mehmet Demirtaş: Öncelikle herkesin kafasında olan ve umutsuzluk kargaşası yaratmaya çalışanlara bir çift sözüm var. Göztepe bu sene düşmez arkadaşlar. Silin, atın bu düşünceyi kafanızdan. Geçtiğimiz sezon uzun yıllar sonrası çıktığı Süper Lig’de neler yapabildiğini hep birlikte izledik ve gördük. İlk iki haftaya bakarak felaket tellalığına gerek yok. O yüzden kenetlenerek, ümitsizliğe kapılmadan o muhteşem Göztepe marşını daha fazla haykırarak söylemesi gerekiyor.
Yürüyoruz karanlık dar sokaklarda
Bir besten yine dilimde senin aşkınla
Güzel günler göreceğiz elbet sonunda... Göztepe’nin sadece zamana ihtiyacı var. Takımın başında Bayram Hoca’nın ilk Süper Lig deneyimi. Bununla birlikte zorlu bir fikstür şansızlığı. O yüzden haksızlık yapmaya gerek yok. Göztepe taraftarı ve camiası büyüklüğünü her zaman göstermiştir, gösterecektir. Galatasaray karşılaşmasına gelince. Göztepe, maçın ilk çeyreğinde sahada istediğini ortaya koydu. Önde bastı, oyunu kendi yarı alanında kabul etmedi ve adam savunması yaptı. Kontrataklarla da gol de aradı. Göktuğ yedi gol dışında iyi yer tuttu. Heyecanına yenik düşmeden en az üç tehlikeli atağı önledi. İki haftalık periyotta gözlemledik ki yeni takviyelerle birlikte Göztepe’nin, kalesinde, savunmasında, orta alanında Gassama ve Titi’nin katılımıyla Poko ve Castro’yu da dikkate alırsak orta sahada eksiği yok. Gassama da Traore gibi hücuma katkı veriyor. Galatasaray karşısında Göztepe yine gol kısırlığı çekti. Göztepe’nin sadece gol bölgelerinde dersini iyi çalışması gerekiyor. Bu haftadan itibaren Göztepe’nin çıkışa geçeceğine inanıyorum.
Yumlu’nun acı dolu gol sevinci
Bülent Buda: Mustafa Yumlu’nun başısağolsun. Acısını yüreğine gömüp çıkıp oynadı. Üstüne takımını bir biçimde ipten aldı. Selezynov aklını ayaklarına yönlendirdiğinde sorun yok. Rakip savunmaların korkulu rüyası. Takım iyi oynamıyor, geriye düşmüş o kendini attırıyor, takımını eksik bırakıyor. Saffet Hoca iki haftadır bence gerçekçi değil, duygusal. Oyun alanı seçimleri söz gelimi Bilal, gidişatı dengelemek için son 20 dakikada oyuna alırsınız, tamam. Lakin ötesi fazla ve de sorunlu. Oyun Akhisar’ın pozisyon üretip kaçırmasıyla başladı. Ardından konuk Rize’nin ürettikleri ile kaçırdıkları net pozisyonlar saç baş yoldurur. Bu aşamada Fatih kalesinde adeta tek kişilik savaşım verdi. Oyun alanında her şey kötü giderken olabilecekleri göze alıp radikal hamlelerde kenar yönetiminin cesaretinin göstergesi. Onur, ile Onurcan hamleleri ve de 3’lü savunmaya dönük Sisokko’nun savunma göbeğine çekilmesi ile Akhisar adeta silkilenerek 10 kişiyle basmaya başladı. Mustafa’nın fantastik golü acı yüklü yüreğine kendisinden bir armağan gibiydi. 89’da Manu, girişimciliğini fantastik bir final dokunuşuyla sonuçlandırabilse herşey çok daha güzel olacaktı.
Fatih Tanfer: Akhisarspor’un evinde oynadığı Rizespor karşılaşması hafızalardan kolay kolay silinmeyecek bir maç oldu. Nasıl olmasın ki toplam 6 şut direkten dönüyor. Önce Rize, sonrada Akhisarspor bir çok gol kaçırıyor. Rizespor, özellikle ilk yarıda golleri atsa, fark olacak. İkinci yarı Akhisarspor doğru hamleler ile en büyük özelliği olan kolay kolay teslim olmam anlayışı tekrar öne çıkıyor ve inanılmaz bir maç oynuyor. Fark yemekten kurtuluyor, maç sonunda da atamadığı goller yüzünden kaçırdığı 3 puan için üzülüyor. Futbol bir takım oyunudur. Bütünlük gerektirir. Ancak bazı oyuncularında müthiş performanslarının hakkını vermek gerek. İşte kaleci Fatih inanılmaz kurtarışlar yaptı. Takımının maça tutunmasını sağladı. Sissokko, orta alanda iyiyken, defansa geçti. Müthiş bir oyun oynadı. Güray faydalı oldu. Mustafa Yumlu ise bu takımın ruhu. Defansta görevini fazlasıyla yaptı. Beraberlik golünü attı. Sonrası hem ağladı, hemde ağlattı. Gelelim Selezynov’a en faydalı olduğu süreçte takımını eksik bıraktı. Onu oynadığı takımlardan geçmişiyle ilgili irdeleyecek olursak her yıl aynı hatayı yapıyor. Manu’ya gelince, müthiş pozisyonlar yakalıyor, ancak bunu golle değerlendiremiyor. Bir çift sözümde Ömer Bayram’a geçtiğimiz sezon 32 haftalık maratonda hepsinin en az 25’inde tebriklerimizi sunup performansından övgüyle söz etmiştik. Bu sezon başından itibaren de sahada ayakta duramadığını ve en kötü performansını sergilediğini de kendisine hatırlatmakta fayda var. Son söz Akhisar’ın mücadelesi, inancı ve desteğini esirgemeyen taraftarına tebrikler...
Mehmet Demirtaş: En başta belirtmek isterim ki, Saffet Susic Lopes ve Vrsajevic’i yan yana oynatma arzusundan vazgeçmeli. Genç Fatih çok formda. Yaptığı kurtarışlarla takımın adeta kurtarıcısı. Caner ve Mustafa Yumlu ikilisi görevlerini son derece iyi yapıyorlar. Ömer Bayram’ın kafasının karışık olduğu bir gerçek. Alışık olduğumuz Ömer Bayram’ı izleyemiyoruz. Karışıklık sanırım 31 Ağustos’ta son bulacak gibi duruyor. Sissoko istikrar abidesi. Onur Ayık ve Bilal artık kendisinden bekleneni veremiyor. Manu çok genç ve iyi bir nokta transfer. Ancak final paslarını ve vuruşlarını yapamıyor. Ancak gerçek şu ki Akigoların forvetine güç katacak isim. Selezynov harika bir detay. Bu maçtaki yaptığı yanlış hareketi belki de takımını galibiyetten etti. Kendisine hiç yakışmadı. Öfke kontrolü konusunda destek alması şart.
Biraz daha sabır
Bülent Buda: Alıştığımız Altınordu, topunu oynar, hakemin düdüklerine, rakibin saldırgan tutumuna kulak vermez önemsemezdi. Alıştığımız Altınordu, hakemlerin başlama düdüğüyle harekete geçer. Bitiş düdüğüyle son verirdi adımlarına. Hiçbir zaman böylesine çok değerli ilk 45 dakikayı bütünüyle rakibine teslim olarak seyretmezdi. Ve goller, iki yüksek top savunma göbeğine yöneliyor, Sinan, Hasan ve de herkes seyirci. Öylesine paralize bir durum ki Erce’de seyirci. Tüm olumsuzluklara karşın, ilk yarının bitimine doğru 45 dakikanın tek atağında Kemal, sert ve biraz köşeye vurabilse eşitlik gelebilecekti. Murat’ın sağdan, ortadan sahanın her yerinden Yusuf Acer’in soldan bindirmeleriyle taşıdıkları toplarla oluşturdukları pas akışıyla işte Altınordu bu dediğimiz ikinci yarı. Eşitlik golünden sonra öne geçme fırsatları olmadı yine geriye düşme. Muhammet’in çok elverişli pozisyonda dışarı yönelen vuruşundan dışarı uçup giden eşitlik. Saman alevi gibi parlayıp sönen bir süreç. Konuk takımın baskısı, kaçırdıkları Erce’nin önledikleri. Oyunun karşılığı 3 puan değildi, belki 1 puan. Ağıt yakılacak bir durum değil, ders çıkarmak yeterli olacaktır.
Fatih Tanfer: Pazartesi gün çıkan ‘Maçın Öyküsü’ köşemde ‘Altınordu yıllardır proje ve sistem takımı olduğunu Hüseyin Eroğlu ile birlikte çok çalışarak Türk Futboluna ıspatladı’ ifadesini kullandım. Altınordu’nun bugünki durumunu karamsar anlamda değil pozitif yönden bakmakta uygun görüp, Altınordu için birçok oyuncunun gittiğini yeni oyuncuların geldiğini uyum sürecinin hızla geçirilebilmesi için sabır gerektiğini ifade ettim. Aynı görüşümü herkesin ve doğruları yapan Altınordu için tekrar yineliyorum. Ancak futbolda oyuncuların maksimum düzeyde sağlayacakları performanslarını kendime göre değerlendirince bazı gerçeklerle Altınordu adına kendi kendime yüzleşiyorum. Yeni transferlerin biran evvel kendilerini toparlamaları, gerçek Altınordu’nun gücünü göstermesinin şart olduğuna inanıyorum.
Altay için 1 puan değerli
Bülent Buda: Birileri bu çocukları uyarsın lütfen. İki takımı da kastediyorum. kaos bu, futbol falan değil. Hakemin her düdüğüne itiraz, baş kaldırı, itiş kakış ve futbol oyunu falan değil. Görüntü kirliliği. Tıkanmış, akmayan çoğu zaman kör dövüşe dönüşen görüntüler vardı Afyon’da. İlk haftadan moralli, Altay’lı futbolcular rakip savunmanın da katkılarıyla öne geçmelerine karşın bir türlü gerçek kimliklerini sergileyemedi. Takımın iki haftadır en iyi oyuncusu kaleci Emre. Bu kadarı bile düşündürücü. Kappel’in iki haftadır katkısı neredeyse hiç yok. Saç modeline gösterdiği özeni, birazda oyununa yansıtmalı.
Fatih Tanfer: Afyonspor ev sahibi olmanın avantajını kullanmak adına ilk düdükten itibaren oyun içinde takım halinde müthiş bir pres ve sertliği benimserken, hakemin her çaldığı düdükte de en az beş kişiyle itiraza koştu. Bunu bir oyun anlayışı olarak benimsemişlerdi. ilk 30 dakikada oyunda topu daha iyi kullanan, daha iyi oynayan Altay’dı. Marco ilerde topu tutuyor, kullanıyor arkadaşlarına alan açmaya çalışıyor. Ancak Altay’ın oyunda en iyi yönü, en faydalı mevkisi kalesiydi. Orta alan sert oyun karşısında gücünü gösteremedi. Hazırlık maçlarından itibaren beğendiğim İbrahim Akın’ı oyunda göremedik, Kappel’i söylemeye gerek yok. Metin ile Ferhat daha etkili olabilirlerdi. 77. dakikada Metin topu kaptırdı, dönen top gol oldu. Afyon, uzun pasla defans arkasına attığı toplarla etkili olmaya çalıştı. Altay ise bu tarz oyuna önlem alamadı. Emre’nin son dakikalada kurtardığı şahane pozisyon Altay’ın 1 puan almasına neden oldu. Elbette Altay’da oyun anlamında alınacak dersler ve inişli çıkışlı form grafiği içinde olan oyuncular var. Gerekli tedbirler umarım alınır. Afyonspor’da Yasin’in kullandığı serbest vuruş FAIR PLAY ödülüne aday gösterilecek bir eylemdi.
Mehmet Demirtaş: Altay, TFF 1. ligin ilk iki haftasında 1 galibiyet, 1 beraberlikle 4 puana ulaşıyor. Afyon, zor deplasman 1 puan altın değerinde kıymetli. Savunmanın alarm verdiği, orta alanın pozisyon üretmekte zorlandığı gerçeği gözden kaçmıyor. Bunun en güzel örneği genç kaleci Emre Koyuncunun göstermiş olduğu muhteşem performans. İbrahim Akın ve Atakan Afyon karşısında yokları oynadılar. Altay’ın bundan sonraki haftalarda hatalarından ders çıkarmaları gerekiyor. Bu ligde yarışma çok çekişmeli geçiyor. Geçtiğimiz yıllarda gördük. Tabiri caizse puan aslanın midesinde. O yüzden 2 haftada 4 puan çok değerli...
Denizli gücünü gösterdi
Bülent Buda: Geçtiğimiz hafta Gazişehir karşısında yaşanan düş kırıklığı hakedilmiş bir yenilgi değildi. Adana’da tribünler başarıya aç, susamış maçın bütününde takımının arkasında coşkuyla duruyor. Denizli ilk haftanının dizilişiyle alanda. Meşin yuvarlak daha çok Adanalı futbolcuların ayaklarında geziniyor. Oyun alanı baskısı altındaki Denizli, dirençli, dengeli oynuyor. Savunma ile önlerindeki Burak Altıparmak müthiş savaşım veriyor. Recep ile Aissati oyunu dengeleyebilen, teknik düzeyi yüksek futbolcular. Ziya, Mehmet Akyüz, Burak üçlüsü savunmaların korkulu rüyası. Burak’ın birinci sınıf eylemler sonrası harika bir final vuruşuyla rakip ağları salladığı golü olağanüstüydü. Bir hafta önce yaşanan düş kırıklığının izlerini silen oyun alanında mücadele eden, yarışan bir Denizlispor izledik. Tekrar yineliyorum bu kadro bu yıl üst sıralara oynar. Yeterki istesinler vazgeçmesinler.
Fatih Tanfer: Denizlispor evindeki ilk maçında Gazişehir’e karşı hiçde haketmediği mağlubiyet sonrası futbol kamuoyunun tamamına yakını şampiyonluğa susamış, büyük yatırımlar yapmış, şehrin ve tribünlerin bütünleştiği Adana Demirspor deplasmanından çokta umutlu değillerdi. Ancak futbolcu yapısına baktığımız zaman ne kadar yetenekli oyunculardan kurulu olduğunu bizler biliyorduk. Yanılmadığımızı büyük bir mutlulukla gördük. Seyirci baskısına rağmen futbolcuları gereğini yaptı. Başta kaleci Adam Stachowiak müthiş bir performans gösterdi. Burak Altıparmak enerjik bir oyun oynarken, Recep ve Aissati yaratıcılık açısından etkiliydiler. Hücuma gelince Burak Çalık hızlı ve dikine gitti en önemlisi adam eksiltti, ve attığı müthiş gollede takımını galibiyete taşıdı. Denizlispor aldığı bu galibiyetle gücünü gösterdi. Bu haftaki rakip Hatayspor. Hedefe ulaşmak istiyorsan puan kaybetmemek ön koşuldur.
Balıkesir, ikişer ikişer eriyor
Bülent Buda: Eskişehir’de bir düş kırıklığı daha. Biz Balıkesir’in oyun alanı dizilişindeki istikrardan söz ederken, takım istikrarlı bir biçimde 2’şer 2’şer eriyor. Ülkemizin en nitelikli taraftar kitlesi Eskişehir’de. Oyun alanında belli ki altyapıdan 11 genç adam. Maçın bitimine kadar soluksuz destekliyorlar onları. Oyun başlıyor, top kırmızı beyazlıların ayaklarında geziniyor daha çok. Pas akışı iyi, arayışlar sürüyor. Sedat, bireysel girişim ve becerisiyle golü atıyor. Görüntü fark ikiye çıkarsa sorun çözümlenir. Genç Eskişehir ilk yarının bitimine doğru eşitliğe ulaşıyor. Neyseki Otoo,. Nizamettin iletişimi ile Balıkesir yine öne çıkıyor ama farkı bir türlü arttıramıyor. Eskişehir maçın bitimine doğru kalecisinin kırmızısından dolayı 10 kişi kalıyor. Uzatmayla 10 dakikalık süreçte fark açılır diye beklerken Eskişehir bir eksikle eşitliğe yine ulaşıyor. Nasıl bir orta alan nasıl bir savunma, nasıl bir Vukovic. Hikaye kısaca böyle. Balıkesir, iki iki eksiliyor.
Fatih Tanfer: Eskişehirspor, alt yapıdan çıkan 11 oyuncuyla sahada. Balıkesirspor bu genç çocuklar karşısında öne geçiyor. İlk yarının uzatmaları ve ikinci yarının uzatmalarında yediği iki golle 10 kişilik Eskişehirspor karşısında 1 puanla yetiniyor. Yine kaybedilen 2 puan. Öyle dirençsiz ve maalesef inançsız bir takım yine 3 puanı alamıyor. Şahsen üzülüyorum. Bu haftaki rakip güçlü kadrosuna rağmen 2 maçta 0 puanı olan Osmanlıspor.