05.08.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
Nihan Yarkent İnce
Esra Karagülle’nin hayali balerin olmaktı. Ama geçirdiği kaza ile bu hayale veda etti. İş hayatına atıldı, evlendi. Ama ne veda ettiği hayallerine ne de hayata küstü. Yılmadı, çalıştı. Kızının okulunda 3 dönem bale kulübünde gönüllü hocalık yaptı. Hala dans derslerini büyük bir tutkuyla sürdüren aynı zamanda başarılı bir iş hayatı da olan Esra Karagülle, kızı için aldığı su kaplumbağası Çıp Çıp ile hem çocuklara hem büyüklere “başarılı olmak için çalışmanın önemini hatırlattı.
Hareketli mi hareketli, meraklı mı meraklı 17 yaşındaki su kaplumbağası Çıp Çıp, Esra Karagülle’nin pandemide ilham kaynağı oldu. Bu dönemde kaleme aldığı, “Yok Artık Çıp Çıp’ın Bale Pabucu” adlı kitabıyla çocukların yaratıcılığını geliştirmeyi hedefledi. Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık tarafından yayımlanan kitabın gelirini Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin “Anadolu’da Bir Kızım Var” projesine bağışlayan Esra Karagülle, “Çocuklarımızın başarılı olmasını istiyorsak, kendilerine mutlu bir gelecek hazırlamalarını istiyorsak, onlara çalışmanın önemini anlatmalıyız” dedi.
- Çıp Çıp büyük ilgi gördü. Bu karakter nasıl doğdu?
Aslında bu karakter bir hayal ürünü değil. Çıp Çıp gerçek. Yaşıyor ve bugün 17 yaşında olan çok meraklı, kıpır kıpır bir su kaplumbağası. Koşabildiğini de gözlerimle gördüğümü söyleyebilirim.
- Nasıl yani gerçekten böyle bir kaplumbağa var mı?
Evet, gerçekten var. Kızım Serra bugün 22 yaşında. Küçükken kendisine Çeya diyordu, o da kitaptaki diğer bir karakter. Kızım, İzmir SEV İlköğretim Okulu anasınıfına giderken, okulun “Kendinden daha az şanslı olan insanlara yardım” amacıyla düzenlediği bir etkinliğe katıldık. Orada meşhur kaplumbağamızla karşılaştık, görür görmez çok sevdik. Kızımla birlikte büyüdüler.
- Adı nereden geliyor?
Uzun süre ne isim verelim diye düşündük. Çok meraklıydı, arkadaşlarımızla konuşurken bizi dinlemeye bayılır. Beni görünce elleri, kollarını öyle hızlı hareket ettirirdi ki oluşan su damlacıklarından çıp çıp sesi gelirdi, adeta bir melodi gibi. Adını da Çıp Çıp koyduk.
- Çıp Çıp’ı kaleme alma yolcuğunuz nasıl başladı?
Aslında kaleme almadan çok önce biz hikayelerimize başlamıştık. Çıp Çıp bize çok iyi gelmişti. Kızım küçükken yemek yemezdi, “Çıp Çıp şöyle yapar, böyle üzülür, şuna kızar” deyip kızıma hep hikayeler anlatarak yemek yedirirdim. Bu hikayeler öyle ya da böyle bir tabanı oluşturmaya başlamıştı.
- Yaratıcılık Çıp Çıp ile kapınızı çalmadı herhalde, bunun öncesi vardır. Biraz daha derine inersek, bu iş tam olarak nasıl başladı?
İlkokula giderken bale ve piyano eğitimine başladım, liseye kadar devam etti. Lise öğrenimi esnasında İzmir Devlet Tiyatroları’nda sahnelenen “Boy Friend” isimli müzikal tiyatroda rol aldım. Hayalim balerin olmaktı ama kaza geçirdim ve bir yıl ara vermek zorunda kaldım. Bir yıl bale için uzun bir süreydi ben de kendimi işletme okurken buldum. Sonra iş hayatına atıldım, kurumsal bir sanayi kuruluşunda ciddi bir performansla çalışırken eşimle tanıştım. Birlikte çalışmaya başladık daha yoğun bir iş hayatı devam etti. Serra doğdu, bu arada dans eğitimlerine devam ediyordum. STK’larda da görev alıyordum. Kızımla birlikte karla resim sergilerinde yer aldık. Çok yoğun bir hayatımız vardı ama o pandemi yok mu?
- Yoğunluğunuz pandemi duvarına mı çarptı?
Evet aynen öyle oldu. Kızım üniversiteye başlamıştı. Pandemi dönemindeki o kısıtlamalarda “işte aradığım fırsat” bu dedim ve ‘Çocuk Kitabı Atölyesi’ eğitimine başladım. Birinci kuru tamamladım. Kendi hikâyemizi yazmak için başladığımız ikinci kurda “Yok Artık Çıp Çıp’ın Bale Pabucu” isimli kitabımı yazdım. İşte bu iş tam böyle oldu.
- Pandemide kitap bastırmak çok zordu, siz nasıl aştınız?
Evet dediğiniz gibi o dönemde kitapevleri çok kabul etmiyordu. Ama Kitapyurdu çok kısa sürede yanıt verdi ve kitabımız onlarla piyasaya çıktı.
- İlgi nasıl?
Çocuklar çok sevdi. Çıp Çıp sevilmeyen bir karakter değil ama çocuklar hem Çıp Çıp’ı hem de onun başarılı olmak için çalışkanlığını çok sevdi. Birçok yere kitapla ilgili konuşmacı olarak çağrıldım. Kaplumbağa ile ilgili konuşuyoruz ama çocuklardan olmadık yerden sorular geliyor, bazen nasıl zorlanıyorum anlatamam.
- Çocukların hayal gücü çok etkileyici değil mi?
Evet ve o hayal güçleri aslında onları yaratıcılığa iten en önemli faktör. Bazın yaratıcılık belki dedikleri gibi doğuştan da gelebilir ama özellikle küçük yaşlarda kitap okurken bile yaratıcılık gelişiyor. Çocuğunuza siz okurken, o hayalini kullanarak yaratıcılığını geliştiriyor. Şu dijital dünyada her şey belki eskisinden daha farklı ama kitabın yerini alacak henüz başka bir şey de yok. Madem yok, o zaman çocuklar bırakın hikayelerle büyüsün.
- Bu kitapta Çıp Çıp neyi anlatıyor?
Aslında şimdi konuştuklarımızı, onlara başka bir dille anlatıyor. Çıp Çıp, bale yapmak istiyor ama bir türlü başaramıyor. Fakat çok çalışınca hayallerini kavuşuyor. Türkan Saylan’ın bir sözü var. İmkânsız diye bir şey yoktur, imkansız sadece daha önce denenmemiştir. İşte bunu anlatıyor.
Kitap aynı zamanda kız çocuklarına umut da oluyor.
Yok Artık Çıp Çıp’ın Bale Pabucu kitabında yazar telif ücreti ÇYDD’nin Anadolu’da Bir Kızım Var projesine bağışlanıyor. Kendim de derneğin üyesiyim. Bu projeyle ortaöğretimde burs almış öğrencimiz, üniversiteyi kazandığı takdirde ‘Bir Işık da Siz Yakın!’ projesinden burs almaya devam ediyor.
- Yeni kitap ne zaman?
Kızım Serra ve Çıp Çıp’tan ilham alıyorum. Çok zengin bir ilham. O yüzden bu kez bir seri geliyor. Çıp Çıp’ın 10 kitaplık serisi. Kısa sürede raflarda yerini alacak.