03.05.2020 - 00:05 | Son Güncellenme:
Bülent Buda
'Hiç hata yaptınız mı?’ diye sordu, 'Çooook' dedim. 'Ben hayatımda hiç hata yapmadım' dedi. ‘O zaman sen hiçbir şey yapmamışsın' dedim. Yaşlılık, biraz da geriye yaslanma çağıdır denir. Elde değil, hesaplaşıyoruz kendimizle zaman zaman.
Söz gelimi öğrenim yıllarımda derslere daha çok çalışmalıydım. Akademiyi 8 yılda değil de 4 yılda tamamlasaydım çok şey farklı olurdu...
İzmirli’sin aşıksın bu şehre, ne işin var İstanbul'da?.
Tutkulu olduğun İzmirspor formasıyla 19 yaşında profesyonelliğe adım atmışsın, 23'ünde geldiğinde de takım kaptanı olmuşsun...
Daha ötesini niye zorluyorsun ki! Sonra da pişman oluyorsun. Bunlar gibi bir dolu şey, hayatımızı yönlendiriyor. Karar veriyoruz, keşkeler birbirini kovalıyor...
İşte böyle zamanlarımda sevgili Müjdat Gezen'in yazının girişindeki özlü sözlerini anımsıyorum. Aslında, başlangıçta uzun gibi algılanan kısacık yaşama neler sığdırıyoruz?. Ne çok şey yapıyoruz ve ne çok hata...
'Kamil odur ki, koya dünyada bir eser; eseri olmayanın yerinde yeller eser' diyor sevgili Mevlana. Futbolda, oyunculuk sonrası teknik adamlık düşleri kurarken tersine otuz birinde iş yaşamının içinde buldum kendimi. Birkaç iş yeri değiştirdim. Düzlükte başlayıp zirveyi gördüm. Onlarca iş arkadaşım oldu. Anı yaşarken, fark etmediklerimizi yıllar sonra anımsatanlar çıkıyor. Meğer ne çok olayın yaratıcıları olmuşuz birlikte.
***
'Aç insanların, karnını doyurduğum zaman bana kahraman diyorlar. Bunların neden aç olduğunu sorduğumuz zaman ise komünist diyorlar.' Günümüz gençlerin düşlerini süsleyen özel bir adamın sözleri bunlar. Che Guevara...
'Sorgulanmayan hayat, yaşanmaya değmez.' Bunu kim söyledi unuttum. Kendisiyle yüzleşmeyi fazla uzatmadan becerebilenler daha az yalpalıyor yaşam yolculuğunda. Şimdi düşünüyorum da yaşamlarının baharında salt olan biteni sorguladıkları için gözlerimizin önünde dallarından koparılan genç fidanlara her defasında duyarsız seyirci kalmışız. Yıllarca insanların, neden aç olduğunu sorgulayanlar, yaftalandı ve de yaşam hakları ellerinden alındı.
***
'Aydınlanma, insanın kendi ayağıyla içine düştüğü toyluktan kurtulmasıdır.’
Enver Aysever'in bir yazısının içinden tırmıkladım bu sözleri. Toyluktan ustalığa ulaşmanın, yani aydınlanmanın bedelini göremedim o köşe yazısında. Büyük olmalı o bedel.
Cüzdandan çok yürekle ilişkili olmalı. Yazı uzadıkça, sorun üretmeye başladı. En iyisi kısa bir Ahmet Arif'le sonlandıralım bugünü de.
'Dört yanım puşt zulası.
Dost yüzlü.
Dost gülücüklü.
cigaramdan yanar
alnım öperler.'
Esen kalın. İyi pazarlar...
Aforizmalar
Dünya senin etrafında dönmüyor şirin kız. (Galileo Galilei)
Ben sizin içinizi bilirim. (Wilhelm Röntgen)
Cehalet ne güzel lan, her şeyi biliyorsun. (Albert Einstein)
Çaldır, kapat. Ben seni ararım. (Graham Bell)
Ben olmasam hepiniz kudurmuştunuz.
(Louis Pasteur)
Dahi olarak görünen bir insan, günün birinde kendisine budala denme olasılığını da kabullenmek zorundadır. (Alex Ferguson)
Gülmece
Temel’in babası ölmüş. Cenazeyi yıkayan imama 20 lira bahşiş vermiş. Hoca parayı az bulup itiraz edince Temel, çok sinirlenmiş ve, “Bana bak hoca, aşağıdaki benzinlikte 5 liraya TIR yıkıyorlar. Adamın canını sıkma” demiş.
Temell ile Dursun ormanda yürüyorlar. Bir ara Temel Dursun’a sesleniyor: “Dursun ormanın güzelliğine bak” Dursun yanıt veriyor, “Ağaçlardan göremiyorum ki...”
Her gün yeni bir adım
Birkaç gün önce, sabun satmaya gittiği fakat olumsuz yanıt aldığı firma yöneticileriyle yeniden görüşme talep eden adam, 'Beyefendi, bugün size tekrar sabun satmaya gelmedim. Geçen defa niçin size sabun satamadım? Acaba eksikliğim nedir? Sizinle konuşurken nerede hata yaptım? Kıyafetim mi uygun değildi?
Davranışım mı bozuktu? Lütfen beni eleştiriniz ve bunları çekinmeden söyleyiniz' dedi. Bunu alışkanlık haline getiren, Colgate firması için sabun satan bu adamı diğer sokak pazarlamacılarından ayıran özelliği ise kendi eksik yanları ile yüzleşmeye cesaret edebilmesiydi.
Hatalarını gidererek, iyileşme yolunda her gün yeni bir adım atan bu genç adam günümüzde Colgate-Palmolive sabun şirketinin en çok kazanan yöneticilerinden biri olmayı başardı.
Kaynak. Hayata Yön Veren Öyküler...
Çırak ustayı sollamazsa sanat ölür. Hatalı sollarsa çırak ölür. (Deli Ziya, sevgili Seçkin Öner'in hoşgörüsüyle).