31.01.2021 - 00:04 | Son Güncellenme:
Karanlık diye bir şey yoktur. Karanlık, ışığın yokluğudur.
Einstein
Çoğalmadan, yaşamın anlamını kavramamız olanaksız. Canlılar, dokunarak, söyleşerek, keşif yolculuğunu anlamlandırırlar. Bu yaklaşımın ne değerli olduğunu, yaşadığımız salgın günlerinin yıkıcılığında daha derinden duyumsadım. Sarsıyor, çok şeyi düşünmemizi, yargılanmamızı zorunlu kılıyor. Birkaç dakikamızı ayırmaya zorlandığımız arkadaşlara neredeyse, “Ne olur telefonu kapatma” diyecek kadar yalnızlığımızın anaforunda sürüklenir olduk.
Hiç aklımın ucundan geçmediği bir günde, Milliyet Ege’nin o günlerin donanımlı Spor Müdürü Tayyar Özdemir, yoğun çalıştığım işyerine gelerek, “Abi, Cumhuriyet Ege, eski bir futbolcuyu yorumcu olarak istiyor” deyince, “Aman Tayyar, benden uzaklaş” dedim. Uzaklaşmadı. Tayyar, benden 5-6 yaş küçük. Şu günlerde kendini bütünüyle emekliye ayırdı gibi görünüyor, ama öyle değil. İzmir’de yerel bir gazetede hâlâ spor yazıyor.
Ben de aşağı yukarı 36 yıldır görüntülü ve de yazılı olarak futbol yorumu yapıyorum. Geçenlerde Tayyar’la bir nedenle telefonda epey uzun konuştuk. “Bu günlerde telefonda hep uzun konuşuyoruz. Neden acaba?”
Şu günlerde yıkılıp yenilenme çalışmaları süren Alsancak Stadı’nı ve de içinde yıllarımızı tükettiğimiz basın tribününü konuştuk Tayyar’la. Elbette özlemle... Futbol yaşamımda 15 yılım, iş yaşamımda 30 yılım ama o beceremem, üstesinden gelemem dediğim, karşı çıktığım futbol yorumculuğum 37’sini sürüyor. Nereye gider, nerede durur, nerede “Benden bu kadar, paydos” der, bilemem. Ben en çok Alsancak Basın Tribünü’nün neşesini, coşkusunu, şakalaşmalarını, takılmalarını özlüyorum. Yine Tayyar’ın katkısıyla işte size kocaman, büyük bir insan yoğunluğu. İşte onlar. Orası kutsal Alsancak Basın Tribünü. Ve içindeki muhteşem insanlar.
Tayyar Özdemir-Selamettin Bayındır-Hüsnü Kaftan-Şakir Kuruş-Erdoğan Sungur-Aydın Sevgel-Yaşar Eyice-Ünver Ergün-Gürkan Ertaç-Nüvit Tokdemir-Celal Yılmaz-Erdoğan Örnek-Hasan Anar-Ünal Tümin-Hüseyin Yangır-Can Beyazkartal-Aydın Atar-Şevket Özçelik-Ergun Ulcay-Ersan Yetişir-Bülent Ulukan-Hasan Elidemir-Metin Gökalp-Suavi Yardımoğlu-İsmail Özelçinler-Hakan Güray-Sedat Kaya-Gürsel Kuru-Okan Yüksel-Sinan Engin-Muhittin Akbel-Öcal Uluç-Zafer Ertem-Haluk Güney-Nuri İmre-Atilla Köprülüoğlu-Yalçın Küçükdamar...
Eğer unuttuklarımız olduysa bizi affetsinler. Bu insanları ve o tribünü yaşamım boyunca anacağım, anlatacağım, konuşacağım. Esen kalın, iyi pazarlar.
Ne demişler?
Para, iyi bir uşak, kötü bir efendidir.
Bacon
Yalnızca iyi niyete sahip olsaydı, iyiliksever bir kişiyi kimse hatırlamazdı. Onda iyi niyetin yanı sıra para da vardı.
Margaret Thatcher
Eğer malın mülkün sana aitse, neden onları da öbür dünyaya götürmüyorsun?
Benjamin Franklin
Kendinizle barışana kadar sahip olduklarınızdan hoşnut olamazsınız.
Doris Mortman
Hayat, bir bisiklete binmek gibidir. Pedalı çevirmeye devam ettiğiniz sürece düşmezsiniz.
Claude Pepper
30 yıldır bu dünyadayım ve minnettarlığımı ifade edecek bir hediye bırakmak istiyorum.
Vincent van Gogh
Şiir
Özdemir Asaf’ın şiirlerinde tek kadın ismi vardır: Lavinia. Platonik bir aşkın mahsulü olan, aynı adlı şiiri de hâlâ dillerdedir:
Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.
Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.
Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme,
Lavinia.