23.09.2022 - 07:46 | Son Güncellenme:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 77. Genel Kurulu için bulunduğu ABD’de geçtiğimiz günlerde bir televizyon kanalının yayınına konuk olmuş ve önemli açıklamalarda bulunmuştu. O yayında dünyanın ilk kez öğrendiği meselelerden biri de Ukrayna ile Rusya’nın 200 esirin takası noktasında anlaşmaya vardığı bilgisiydi.
Türkiye’nin girişimleriyle inşa edilen süreç dün gece itibariyle yeni bir boyut kazandı. Uluslararası haber ajansları, Ankara’nın arabuluculuğunda gerçekleşen esir mübadelesinin tamamlandığını duyurdu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da aynı saatlerde bir açıklama yaptı ve bu adımın savaşın sonlandırılması yolunda çok değerli olduğunu söyledi. Kamuoyuna yansıyan ilk bilgilere göre, takas edilen 215 Ukraynalı askerden 108’i Azov Taburu’ndaydı. Hatta Tabur Komutanı ve yardımcısı da takas edilenler arasındaydı. Hatırlanacağı üzere daha önce bu isimlerin idam edileceği kamuoyuna yansımış ve Rusya süreçte geri adım atmayacağını çok kez dile getirmişti.
TRT Haber'den Sertaç Aksan'ın haberine göre; Rusya tarafı ise Ukrayna Parlamentosunda Rusya yanlısı olarak bilinen Yaşam İçin Muhalefet Partisi’nin Başkanı Viktor Medvedçuk dahil olmak üzere 50’den fazla Rus askerini teslim aldı. Medvedçuk sadece saha için önemli olan bir isim değil. Aynı zamanda Rusya Lideri Putin’in ‘dostlarından’ biri.
Takas edilen isimlerin bu denli kritik olması haliyle sürecin nasıl ilerlediği ve ülkelerin buna nasıl ikna olduğu sorusunu da beraberinde getirdi. Bursa Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Burak Darıcılı ile hem bu soruların yanıtını hem de sürecin diğer detaylarını konuştuk.
Rusya'nın serbest bıraktığı isimler arasında Azov Taburu'nun üst düzey komutanları da var.
ESİR TAKASI TÜRKİYE'NİN DÜNYAYA MESAJI
Doç. Dr. Darıcılı, esir takasının Türkiye’den dünyaya bir mesaj olduğunu vurguluyor… Ankara’nın gerek Antalya ve İstanbul’da düzenlenen zirvelerle gerek tahıl anlaşmasıyla gerek son esir takasıyla çok değerli işlere imza attığının altını çizen Darıcılı, aktif tarafsızlık politikasının önemine işaret ediyor.
Burada önemli bir parantez açıyor Darıcılı ve “Ülkeler sorunlara doğrudan müdahil olarak mı yoksa aktif tarafsızlıkla mı daha etkili olur?” sorusunu yöneltiyor. Cevabı da kendisi veriyor:
Her konu kendi içinde değerlendirmekle beraber aktif tarafsızlıkla da sorunlara müdahil olmadan çok etkili bir aktör olunabileceğini Türkiye dünyaya gösterdi. Bu diğer ülkeler için de önemli bir detay.
Esir takası savaşlar sırasında sıkça olan bir durum. En hararetli anlarda bile kısmi ateşkeslerin sağlanması, takasın yapılması mümkün oluyor. Türkiye’nin arabulucu olmasıyla gerçekleşen takas da buna bir örnek. Ancak süreçle ilgili iyi takip etmemiz gereken bazı noktalar var… Örneğin, Azov Taburu komutanlarının savaş bitene kadar Ukrayna’ya giremeyecek olması... Bu isimler Ankara’da kalacak. Bu neden önemli? Rusya Lideri Putin’in de Ukrayna Başkanı Zelenskiy’in de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a güvenlerinin tam olduğunu gösteriyor. Hem Ukrayna hem de Rusya Türkiye’nin sözünü tutacağına koşulsuz inanıyor. Aksi halde böyle bir durum gelişmezdi.
MİT SON YILLARDA BU ALANLARDA ÇOK AKTİF
Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un “Hem Rusya hem de Ukrayna ile doğrudan ve üst düzey iletişim kuran tek ülkenin Türkiye olması kabul edilemez.” demecini hatırlatıyor Darıcılı. Türkiye’nin bu hamleyle bir kez daha uluslararası arenada ne denli önemli bir aktör olduğunu gösterdiğini ekledikten esir takasının istihbari süreciyle ilgili düşüncelerini paylaşıyor:
“Bu pazarlık sürecinin, her ne kadar bize yansımasa da, Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından yürütülmüş olması kuvvetle muhtemel. Teşkilat son yıllarda istihbarat diplomamasi adına çok değerli işlere imza atıyor. Birleşik Arap Emirliği, İsrail, Mısır gibi ülkelerle yürütülen süreçler birer örnek…
Tabi MİT’in işi bu kadarla sınırlı değil… Azov Taburu komutanlarının Ankara’da bulundukları süre boyunca hemen her şeyin MİT tarafından kontrol ve koordine edilmesini beklemek sürpriz olmaz.
Tüm bunları alt alta koyduğunuzda yaşanan esir takasının ne denli önemli olduğunu ve bunu Türkiye dışında yapabilecek başka bir ülke olmadığını net bir şekilde görüyoruz. Ankara’nın bu hamleleri ümit edelim ki barış için yeni kapılar da açsın.”
NE OLMUŞTU?