Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr Yalnızca bir anlığına internete bağlı olan her cihazın bir anda kapandığını ve dolayısıyla hayatın durduğunu düşünün... Bu size ütopik bir fikir gibi gelmesin, uzmanlar gezegenimiz için tehlikeli olabilecek bir manyetik fırtınaya yüzde elli ihtimal veriyor. Evet, yanlış duymadınız! Peki böyle bir manyetik fırtına yaşanırsa olabilecekler neler?
'SAATLER İÇİNDE DÜNYA’YA ULAŞABİLİR'
Astrofizikçi, Dr. Selçuk Topal, “Hayat kaynağımız olan Güneş 1,5 milyon km çapında aşırı ısıtılmış dev bir gaz topu gibidir. Bu derece aşırı sıcak gaz yapısına plazma denir ve güneşin merkezindeki sıcaklık ise yaklaşık 15 milyon derecedir. Bu sıcaklıkta atomlar adeta eriyerek başka bir atoma dönüşür. Merkezde üretilen enerjinin Güneş’in yüzeyine ulaşması ise binlerce yıl sürebilir” dedi.
Böylesine sıcak ve devasa bir gök cisminde birçok olay meydana geldiğini vurgulayan Topal, yıldızların uzaya yıldız rüzgarları denilen ve yüklü parçacıklardan oluşan bir radyasyon fırtınası savurduğunu söyledi. Yıldız etkinliği arttığında bu rüzgarların daha şiddetli hale geldiğini söyleyen Topal, Güneş yüzeyinde gerçekleşen bir diğer olay olan koronal kütle atımları denilen şiddetli patlamalara değindi. Dr. Selçuk Topal, “Bu patlamaların sonucunda milyarlarca tonluk Güneş malzemesi yüksek hızlarda uzaya savrulur. Bu kütle atımlarının hızı saniyede 3 bin km’ye ulaşabilir. Dünya ile Güneş arasında 150 milyon km olduğunu hatırlayın. Yani Güneş’ten adeta fışkıran kütle saatler içinde Dünya’ya ulaşabilir” diye konuştu.
‘LEKE SAYISI ARTIKÇA MANYETİK ALAN ŞİDDETİ ARTIYOR’
Güneş patlamaları nasıl bir etki yaratıyor? Dr. Selçuk Topal, “Güneş patlamaları sonrası Dünya’ya gelen yüklü parçacık sayısı artar. Kuzey ve Güney ışıklarını bilirsiniz. İşte bu olayın nedeni yüklü parçacıkların bir kısmının Dünya’nın manyetik kutuplarından atmosfere girmesi ve su molekülleriyle etkileşime girmesidir. Böylece atmosferde aurora dediğimiz yapılar oluşur. Normalde bu yapıları 70 derece ve üzeri enlemlerde kuzey ve güney kutup bölgelerine yakın yerlerde görürüz. Ancak şiddetli bir kütle atımı sonrası bu olay ekvatora daha yakın enlemlerde de görülebilir” detayını paylaştı.
Güneş patlamaları ve Güneş yüzeyindeki leke sayısının arasında bir ilişki olduğunun düşünüldüğünü ileten Topal, leke sayısı arttığında güneş etkinliğinin yani fışkırmalar, kütle atımları ve manyetik alan şiddetinin de artığını vurguladı. Bu durumu bir örnekle açıklayan Topal, 1989 yılında Kanada’nın Quebec kentinde şehrin nasıl karanlığa boğulduğunu anlattı. 1989 yılında meydana gelen olayın aynı ölçekte bugün meydana gelmesi ve buna hazırlıksız yakalanmamızın trilyonlarca dolarlık bir zarara yol açacağı ve tüm elektronik cihazları onarmanın aylar süreceğine değinirken, elektriğe ne kadar bağımlı bir yaşamımız olduğunun da altını çizdi.
DÜNYAYI HEDEF ALIRSA HER ŞEYİ ALTÜST ETME GÜCÜ VAR
Olası bir güneş patlaması, dijital bir kıyamete yol açabilir mi? Dr. Selçuk Topal, “Eğer şiddetli bir Güneş patlaması ve beraberinde taşıdığı şiddetli manyetik alan Dünya’yı hedef alırsa yanıt evet. Bu durum gezegenimizde ciddi sorunlara neden olabilir. Manyetik fırtına dediğimiz olay, manyetik alan şiddetindeki ani ve güçlü değişimlerdir. Saatlerce veya günlerce sürebilir. Dünya’yı hedef alan şiddetli bir Güneş patlamasından ilk etkilenecekler, Dünya etrafında belli yörüngelerde dolanan ve iletişimden güvenliğe birçok işe yarayan yapay uydular olur” dedi.
Topal, GPS uyduları ile ona bağlı her şeyin zarar göreceğini ve uzay istasyonunda bulunan astronotların da ciddi bir radyasyona maruz kalabileceğine değindi. Dünya’nın manyetik alanı ve Dünya atmosferinin uzaydan gelen bu tarz yüklü parçacık bombardımanına karşı bizleri koruduğunu, Dünya’nın manyetik alanı olmasaydı burada bildiğimiz anlamda bir canlılığın da olmayacağını vurgulayan Topal, manyetik alanın ne kadar önemli olduğunun altını çizdi. Öte yandan tehlikeli bir Güneş patlamasının gezegenimizi etkilemesi için direkt olarak bizi hedef almış olması gerektiğini, dolayısıyla bazen bu anlamda şanslı olabileceğimizi söyleyen Topal, "2012 yılında Güneş’te şiddetli bir kütle atımı gerçekleşti ancak Dünya'yı etkilemedi" diyerek konuya açıklık getirdi.
KORUNMANIN EN İYİ YOLU FİŞİ ÇEKMEK ÇÜNKÜ...
Olası bir manyetik fırtınadan korunmanın yolu mümkün mü? Dr. Selçuk Topal, “Şu an elimizdeki en iyi korunma yöntemi erken uyarı sistemleridir. Uzayda bulunan bazı gözlem araçları (SOHO gibi) sürekli olarak Güneş’i gözler ve onun etkinliğini takip eder. Eğer Güneş’te ciddi ve Dünya’yı hedef alan bir olay meydana gelirse saatler öncesinden Dünya’yı uyarabilir” dedi.
Topal, şiddetli bir manyetik fırtınadan korunmanın en iyi yolunun fişi çekerek elektronik cihazlara giden elektriği kesmek olduğunu da söyledi. Diğer yandan mühendisler ve elektronikçilerin de böyle bir riskin farkında olduklarını, gerilimdeki ani yükselişlere karşı cihazları koruyacak sistemlerin de hâlihazırda bulunduğunu söyleyen Topal, "Önemli olanın tehlikeli bir durumda gerekli önlemleri alacak kadar vaktin olması" vurgusunu yaptı.
'2025-2026 YILINDA MAKSİMUM SEVİYEYE ULAŞACAK'
Güneşin yüzeyinde meydana gelen lekelenmelerin önemli bir anlamı var. Güneşin geçen yıl 25'inci leke çevrimine girdiğini ve Güneş’te 11 yılda bir tekrarlayan bir leke çevrimi olduğunu söyleyen Topal, bunun maksimum seviyeye ulaştığını söyledi. Maksimum seviyeye ulaştıktan sonra lekelerin tekrar azalıp yok olduğunu da ifade etti.
Şu an bu çevrimin başında olduğumuzu ve bugünlerde Güneş’te sadece birkaç adet leke olduğunu söyleyen Topal, 2025-2026 yıllarından leke sayısının maksimum olmasının beklendiğini iletti. Bu durumun o yıllarda koronal kütle atımları ve dolayısıyla manyetik fırtınaların olma olasılığını güçlendirdiğini söyleyen Dr. Selçuk Topal, “İstatistiksel olarak konuşursak önümüzdeki 50 yıl içinde Dünya’nın ciddi bir manyetik fırtınayla karşılaşma olasılığı yüzde 50” dedi.
MANYETİK FIRTINA TÜRKİYE’DE YAŞANABİLİR Mİ?
Peki olası bir manyetik fırtınanın Türkiye’de yaşanma ihtimali nedir? Dr. Selçuk Topal, “En iyi ihtimalle saatler veya maksimum birkaç gün önceden haberimiz olur. Böyle bir manyetik fırtına ülke çapında değil de gezegen çapında etkiye sahip olur. Saatlerce devam eden bir manyetik fırtınayı hayal edin. Dünya kendi ekseni etrafında sürekli dönüyor ve benzetmek gerekirse gezegen, akkor halindeki köz üzerinde sürekli olarak dönen, şişe takılmış bir tavuğa benzer. Sonuç olarak elektriğe bağımlı her şey bu durumdan ciddi zarar görecektir” diye konuştu.
'SPACEX’İN DART’I HAYATİ BİR PROJE ÖRNEĞİ'
NASA'nın bir göktaşının Dünya ile olası çarpışmasını önlemek için SpaceX'in ilk gezegen savunma sistemi kapsamında uzaya gönderdiği DART ile ilgili bilmemiz gerekenler neler? Bu girişimin dünyayı korumak için başarılı bir proje olduğunu söyleyebilir miyiz? Dr. Selçuk Topal, “DART (Double Asteroid Redirection Test) projesi kapsamında bir asteroit çiftine (iki asteroitin ortak bir kütle merkezi etrafında dolanması) gönderilen uzay aracı kasıtlı olarak asteroitlerden birine çarptırılacak ve asteroitteki sapma miktarı hesaplanacak. Bu asteroit çifti gezegenimiz için bir tehdit oluşturmuyor” bilgisini verdi.
DART’ın bir test çalışması olduğunu ve elde edilecek veriler sayesinde gelecekte gezegenimizi tehdit edecek benzer veya daha tehlikeli bir asteroit olduğunda hazırlıklı olabileceğimize değinen Topal, bu projenin gezegen savunma sisteminin ilk testi olarak görülmesi gerektiğini söyledi. Dr. Selçuk Topal’a göre bu tarz projeler, tüm insanlık için hayati derecede önem taşıyor.