16.01.2024 - 10:28 | Son Güncellenme:
Milliyet.com.tr
24 Şubat 2022'de Rusya'nın Ukrayna'ya saldırmasıyla başlayan Avrupa'daki savaş bölgede bir anda kaosa neden oldu. Dünyaca ünlü markalar Rusya'ya yaptırım kapsamında ülkeden çekilirken Avrupa ülkeleri de askeri anlamda önlem almaya başladı. Savaşın hemen başında Almanya orduya 100 milyar bütçe ayırdığını duyurdu. Yıllardır tarafsızlığı ile bilinen Baltık ülkeleri ise NATO'ya girmek için yarışa geçti.
Savaşın ikinci yıl dönümüne yaklaşık bir ay kala, Almanya Savunma Bakanlığı üzerinden gizli bir belge sızdırıldı. Bu belge Berlin'in, Rusya-NATO ile olası savaşındaki konumunu ve savaştaki taktiklerini içeriyor. Rusya'nın Belarus üzerinden açmaya çalıştığı Suvalki Koridoru üzerinde 2025 yılında yüzbinlerce askerin karşı karşıya geleceğini yazan raporda Avrupa'nın giderek askeri anlamda bütünleşmesi gerektiği ifade ediliyor.
"İttifak Savunması 2025" başlıklı senaryo, Rusya'nın Şubat 2024'te 200 bin asker daha çağırarak yeni bir seferberlik dalgası başlatmasıyla başlıyor ve bu askerler bir sonraki bahar saldırısında cephe hattında Ukrayna mevzilerini zayıflatmayı başarıyor.
Temmuz 2024'te Rusya, Baltık ülkelerindeki Rusça konuşan azınlıkları kışkırtırken, özellikle Batı ve Doğu Orta Avrupa'ya yönelik gizli siber saldırılara ve diğer hibrit savaş biçimlerine başlıyor. Baltık ülkelerindeki siyasi kriz, Eylül ayında Belarus ve Batı Rusya'da en az 50 bin Rus askerinin katılacağı 'Zapad 2024' adı verilen (2021'dekine benzer) büyük bir askeri savaşı tetikliyor.
Taslağa göre her şeyi planlayan Ruslar, önümüzdeki Kasım ayında Başkan Biden'ın kıl payı yenilgiye uğrayacağını ve seçim sonuçlarının çok tartışılacağını düşünüyor. Seçim sonrası Polonya ve Baltık ülkeleri artan bir tehdit olduğunu bildirip NATO'dan acil yardım talep ederken, Moskova bu eylemleri kullanarak BM Güvenlik Konseyi'nin Ocak ayındaki acil toplantısında Batı'yı Rusya'ya karşı bir işgal planlamakla suçlayacak ve kendisini 'savunmak' için bölgeye daha fazla asker gönderilmesini sağlayacak.
"X. GÜN" adı verilen raporda NATO'nun bölgeye 30 bin asker göndereceği daha sonra ise bu sayının 300 bine çıkacağı belirtiliyor. Senaryoya göre Baltık ülkelerine destek için gönderilen askerlerin Moskova ile batılı ülkeler arasında bir savaşa yol açıp açmayacağı belirtilmiyor. Askeri uzmanlar sızıntının kasıtlı yapıldığını belirtirken raporla birlikte diğer Avrupa ülkelerinin Rus tehdidini daha ciddiye alması bekleniyor.
Sızıntı aynı zamanda Alman halkına da durumun ciddiyetini anlamaları için bir mesaj olabilir. Geçtiğimiz günlerde Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, ülkenin bir sonraki büyük çatışmaya hazırlanmak için sadece 5-8 yılı olabileceği uyarısında bulunmuş ve zorunlu askerlik hizmetinin de yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini ima etti.
İsveç hükümeti de kısa bir süre önce halkı en kötüsüne hazırlamak için benzer bir fikir ortaya atmış, ancak Stockholm'ün planı olağanüstü bir şekilde geri tepti. Geçtiğimiz hafta hükümetin sosyal medyada (TikTok da dahil) İsveçlilere "Savaş Geliyor" şeklinde bir kampanya başlatmasının ardından gençler ve endişeli ebeveynler destek hatlarına başvururken ülkede panik alışverişleri artış gösterdi.