13.02.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:
HERŞEY Bill Clinton ile Monica Lewinsky arasında 'yarım yamalak' yaşandığı anlaşılan ve iki tarafın da 'cinsel ilişki' diye bile nitelemeye yanaşmadığı macera ile başladı.
ABD'nin gelmiş geçmiş en popüler başkanlarından sayılan ve iki kez üstüste Beyaz Saray'a seçilerek Demokratik Parti'nin 'makus talihini' değiştiren, 'sağın iktisadi - ticari öncelikleri ile solun sosyal programlarını birleştirme esnekliğinde', son derece pragmatik bir lider olan Clinton, bir anda bütün dünyadaki 'seks şakalarının bir numaralı malzemesi' oldu. "Tarihe bırakacağım miras, benim için herşeyden önemli" derken, ABD'nin hakkında azil davası açılan 'ilk seçilmiş başkanı' olarak tarihe geçti. Vietnam Savaşı'ndan kaçmasından gençken kendi deyişiyle 'içine çekmeden' esrar içmesine ve daha önceki evlilik dışı ilişkilerine kadar hayatının birçok yönüyle Amerikan muhafazakar sağının 'değerlerini tehdit eden' Clinton, Lewinsky ile ilişkisi sonucunda, bu kesimin kendisine karşı kararlı bir siyasi yıkım kampanyası başlatmasına da zemin hazırladı.
'Bağımsızlığı tartışmalı' Savcı Kenneth Starr'ın Whitewater emlak yolsuzluğu üzerine açtığı, ancak 50 milyon dolar harcadıktan sonra 'seks skandalına' ilişkin binlerce sayfalık raporla kapattığı soruşturma, bir bakıma ABD'de Hıristiyan sağın liberal kesime karşı 'haçlı seferi' idi. Ancak Clinton, popülaritesini yüzde 70 gibi rekor bir düzeyde korumayı başarırken, ABD ekonomisinin mükemmel seyrinden, uluslararası nüfuzundan ve özellikle siyah Amerikalılar'dan aldığı destekle sonuna dek mücadele etti.
Senato'nun dün aldığı beraat kararı ABD'de yeni bir sayfa başlatıyor. Clinton kalan iki yılında, adındaki skandal lekesini temizlemeye çalışırken, muhafazakarlar da kaybettikleri halk desteğini yeniden kazanmaya uğraşacaklar. Şimdi Beyaz Saray için hedef 2000 seçimlerinde, Al Gore'u Başkan, Hillary Clinton'ı (muhtemelen) New York senatörü seçtirmek ve Kongre çoğunluğunu Cumhuriyetçiler'den geri almak.