07.09.2022 - 06:57 | Son Güncellenme:
Derleyen: Can Şişman / Milliyet.com.tr - Çocuklar göz temasından kaçınıyordu. Mama sandalyeleri yere düşmüştü, bulaşıklar günlerce yıkanmamıştı. Banyoda ağır bir koku vardı, yerler toz içindeydi. Ülkenin küçük bir köyünde 10 çocuk, bir anne ve bir babanın yaşadığı evi 'ev' yapan şey burada eksikti. Onlar hiç de sıradan bir aile gibi değillerdi. Kapıyı açan görevliler karşılaştıkları manzaraya inanamıyordu. Tam 12 kişinin yaşadığı bu bakımsız kırmızı tuğlalı evin hali daha çok bir korku filmi sahnesini andırıyordu.
GELEN TELEFON ŞOKE ETTİ
Fransa'nın kuzeyindeki Noyelles-sous-Lens'ta sakin bir köy. Sadece 6 bin kişinin yaşadığı bu bölgede yaşayanlar birbirlerini az çok tanıyor. Ancak bu köydeki bir evde aslında çok büyük bir dram yaşandığının kimse farkında değil. 30 Ağustos gününde polise giden bir ihbar bölgede yaşayan herkesin hayatını derinden etkiledi.
Takvimler 30 Ağustos'u gösterdiğinde telefona sarılan genç bir çocuk bulunduğu konumu polisle paylaştı ve onlardan yardım istedi. "Lütfen yanımıza gelin" diyen çocuğun bu sözleri polis merkezini harekete geçirdi. Polis memurları çocuğun tedirgin sesinden işlerin yolunda gitmediğini anladı ve hızlıca kendilerine verilen adrese gitti. Burası bir evdi. Dışarıdan bakıldığında olağan dışı bir durum yoktu. Görevliler evin içerisine adım attıklarında ise gördükleri manzara karşısında şoke oldu. Burası ancak bir 'dehşet evi' olabilirdi.
EVDEN DIŞARI ÇIKMALARINA İZİN YOKTU
Onlar 10 kardeştiler. En küçükleri 4 aylık, en büyükleri ise 24 yaşındaydı. Anneleri 40, babaları ise 44 yaşındaydı. Günlerinin tamamını evin içinde geçiriyorlardı. Bunun nedeni ise dışarı çıkmalarına anne ve babalarının izin vermemesiydi. Ev içindeki işlerin çoğunluğunu çocuklar üstleniyordu. Ancak onların yaptığı temizlik yetmiyordu. Küçük kardeşlerinin etrafa saçtıklarını toplamak hiç de kolay değildi. Küçük kardeşlerinden biri yeni yürümeye başlamıştı ama anneleri onu mama sandalyesine zincirlemişti.
Evde ağır bir koku vardı. Bunun nedeni ise kardeşlerin günlerce hatta haftalarca yıkanmamasıydı. Anneleri, dışkısını ve idrarını altına yapan küçük kardeşlerin bezlerini günlerce değiştirmiyordu. Bu nedenle minik çocukların vücutları tahriş olmuştu. Anne ve babaları da tıpkı kendileri gibi sürekli evin içindeydi. Ebeveynler, tam 10 çocuk sahibi olmalarına rağmen tek bir çocuğun sorumluluğunu üstlenecek yeterlilikte değillerdi. Bu yüzden bütün işler çocuklara kalıyordu. Özellikle de yaşı 16, 21 ve 24 olan büyük kardeşler evde işlerin yolunda gitmediğinin farkındaydı ama polise telefon açana kadar bir çözüm yolu bulamamışlardı.
YARAMAZLIK YAPMASINLAR DİYE ZİNCİRLEDİLER
Anne ve babalarının en tahammül edemediği şey evde seslerin yükselmesiydi. Anne ve babaları sadece onlarla değil, kendi aralarında bile konuşmuyordu. Eğer küçük kardeşleri tabiatları gereği gürültü yapmasa evde bir yaşam belirtisi olduğunu hiçbir kimse anlayamazdı. Anneleri, sık sık yaramazlık yapan beş yaşındaki kardeşlerine karşı oldukça sertti. Hareketlerini dizginlemek için onu sık sık yatağa bağlıyordu.
Evin bir diğer yaramaz çocuğu ise tıpkı ağabeyi gibi mama sandalyesine zincirlenmişti. Henüz yeni yürümeye başlayan bu çocuğun vücudu hem düzenli yıkanmadığı için tahriş olmuştu hem de yürüyebilmesine rağmen zincirlendiği için vücut gelişimi olumsuz yönde etkileniyordu. Küçük çocuklarının yaramazlık yapma ihtimalini ortadan kaldırmak için olağan dışı bir çaba gösteren anne ve baba, benzer bir baskıyı büyük çocuklarına karşı da yapıyordu. Yaşları 16, 21 ve 24 olan büyük çocukların dışarı çıkmalarına izin yoktu. Özgürlüklerinden mahrum bırakılan bu çocuklar, tıpkı küçük kardeşleri gibi acımasız bir istismarın kurbanlarıydılar.
YEMEK İSTEDİKLERİNDE VAHŞİCE DÖVÜLÜYORLARDI
Evdeki manzara karşısında dehşete düşen görevliler kafalarını hangi yöne çevirseler olağan dışı bir görüntüyle karşılaşıyordu. Bir çocuk mama sandalyesine zincirlenmiş, öteki çocuk yatağa bağlanmıştı. Mutfağın durumu hiç parlak değildi. Bulaşıklar günlerce yıkanmamıştı. Banyodaki ağır koku evin tüm koridorlarına yayılıyordu. Yerler toz içinde, camlar ve çarşaflar kirliydi. Evdeki çocuklar kendileriyle göz teması kurmaktan çekiniyordu. Kız çocuklarının saçları bit içindeydi.
Tam 12 kişinin yaşadığı bu yer bir yuva değildi. Çocuklar adeta kapana kısılmıştı. Kanser olduğunu öğrendikleri anneleri ve tamircilik yapan babaları onlarla ilgilenmiyordu. Tek tek çocuklarla konuşan görevliler, karşılaştıkları itiraflar karşısında şaşkındı. Yemek yemek istediklerini söyleyen çocuklar anne ve babaları tarafından önce hakarete uğruyor sonra vahşice dövülüyordu.
ÜLKEDE ŞOK ETKİSİ YARATTI
Özgürlüklerinden mahrum bırakılan çocukların evde yıllardır istismara uğradıklarına tanıklık eden polis olayla ilgili soruşturma başlattı. Bölge sakinleri büyük bir şaşkınlık içindeydi. Birçoğu çiftin 10 çocuğu olduğunu bile bilmiyordu. Olayın basına yansımasıyla birlikte çocukların maruz kaldığı istismar Fransa'da derin bir şok etkisi yarattı. Çocuklar sosyal hizmetler görevlileri tarafından hastanede tedavi altına alınırken, cezaevine gönderilen çiftin çocuklarını görmesi yasaklandı.
Aylık 2 bin 700 euro (yaklaşık 48 bin 800 TL) ile geçinmeye çalıştıkları ortaya çıkan ve gözetim altında tutulan çift hakkında açılan davanın ilk duruşması geçtiğimiz günlerde gerçekleşti. Ebeveynler suçlu bulunduğu takdirde iki yıla kadar hapis cezası alabilir ve 30 bin euroya (yaklaşık 542 bin TL) kadar para cezasına çarptırılabilir.
Béthune savcısı Thierry Dran, "Çocuklarına normal bir şekilde bakamayan bir aile karşımızda. Hijyen ve eğitim problemi var. Olumsuz tabloya rağmen çocukların tamamen iyileşeceklerini düşünüyorum" derken, Noyelles-sous-Lens Belediye Başkanı Alain Roger ise "Çocukların başına gelenler tüylerimi diken diken etti" diye konuştu. Davanın bir sonraki duruşmasının 24 Ocak 2023'te görüleceği açıklandı.