İsrail ordusu, Suriye'de 61 yıllık Baas rejiminin devrilmesinin ardından işgal altında tuttuğu Golan Tepeleri ve Suriye'yle arasındaki tampon bölgeye kuvvet gönderdi.
İsrail ordu radyosunu Suriye'ye "İsrail tarihinin en büyük hava saldırıları operasyonlarından birinin gerçekleştirildiği" ifade edildi. Başkent Şam'da 300'den fazla hedefin vurulduğu belirtilirken, bu hava saldırılarıyla Esad ordusuna ait askeri üsler, onlarca savaş uçağı, onlarca karadan-havaya füze sistemleri, silah üretim yeri ve depolarının hedef alındığı belirtildi.
İsrail'in hava saldırılarını artırdığı Suriye'de, Golan Tepeleri'nin de ilerisine girerek Lübnan-Suriye hattındaki toprakları işgal ederken, Şam'ın 25 kilometre yakınlarına kadar sokuldu.
BİR SALDIRI DA LAZKİYE'YE
Öte yandan İsrail ordusu Lazkiye liman kenti yakınlarında bir hava savunma tesisini de hedef aldı. Suriye donanma gemilerinin yanı sıra askeri depoların da zarar gördüğü belirtilirken bölgede Rusya'ya ait üslerin de bulunduğu biliniyor.
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz da Lazkiye Limanı'na düzenledikleri saldırıda Suriye'nin deniz filosunu yok ettiklerini öne sürdü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Daha fazla kan dökerek, masum sivillerin tepesine daha fazla bomba yağdırarak güvenlik sağlanamaz. İsrail hükümetinin ısrarla ve inatla gittiği yol açık söylüyorum yol değildir. Bu durum Gazze ve Filistin için olduğu kadar Suriye için de geçerlidir. Türkiye olarak 14 aydır kalıcı ateşkesin tesisine ve barışa fırsat tanınması gerektiğini vurguluyoruz.' dedi.
TÜRKİYE'DEN SERT TEPKİ
Dışişleri Bakanlığı, İsrail'in Suriye topraklarında devam eden işgalci eylemlerine ilişkin, "İsrail'in, 1974'te imzalanan Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması'nı ihlal ederek İsrail-Suriye arasındaki ayrıştırma bölgesine girmesini ve Suriye topraklarında ilerlemesini şiddetle kınıyoruz." ifadesini kullandı.
Peki İsrail'in Suriye üzerindeki planın nedir? İsrail'in Golan Tepeleri ile başlayan işgali Şam ve çevresi için devam eder mi?
HERMON DAĞI'NIN ELE GEÇİRİLMESİNDEKİ DETAY
İsrail Başbakanı Netanyahu'nun Esad'ın düşüşünü 'tarihi gün' olarak nitelendirdiğini ve iki taraf arasında kuvvetlerin çekilmesine ilişkin 1974 tarihli bir anlaşmanın olduğunu hatırlatan TEPAV Dış Politika Programı Direktörü ve eski diplomat Gülru Gezer, "Netanyahu, Esad'ın gidişiyle Golan'daki tampon bölgeye doğru İsrail savunma kuvvetlerini kaydırdı. Burada önemli olan şey Hermon Dağı'nın ele geçirilmesiydi. Çünkü bu dağ ile beraber hem İsrail Savunma Kuvvetleri Lübnan hava sahasına hem de Suriye hava sahasına hakim olabilecek noktaya geldiler. Buradan Suriye'ye mesafe 60 km." dedi.
Gezer sözlerini şöyle sürdürdü; (10 Aralık 2024) Sabah itibarıyla İsrail Savunma Kuvvetleri'nin Şam'a 25 km kadar uzaklıkta olduğu bilgisi geldi. Burada İsrail'in öncelikli amacı; Esad gitti evet, geçici hükümetin kurulması yönünde adım atıldı ama bir istikrarsızlık var. Bu istikrarsızlığın kendilerine olumsuz sirayet etmesi. (9 Aralık 2024) Geniş çaplı saldırılar neticesinde de kimyasal silah tesislerini, askeri silah tesisleri vurdular. Ama onun dışında tabi alt yapı tesislerini de vurduklarını anlıyoruz.
Burada esas amaç, -onların ifadesiyle- Suriye'den bu istikrarsız dönemden gelebilecek olası saldırıları bertaraf etmek. Ama İsrail'den son dönemde gelen 'Kürtler bizim bölgedeki doğal müttefikimizdir' şeklindeki açıklamalar Türkiye'de tabii ki bu gelişmelerin belirli ölçüde kaygıyla takip edilmesine sebebiyet veriyor. Dışişleri Bakanlığı da Golan Tepeleri'ndeki oldubittiyi şiddetle kınayan bir açıklama yayınladı.
Ben Suriye'nin İsrail tarafından işgali değil, Suriye'den İsrail'e yönelik olası tehditleri bertaraf etmek için bu süreçten istifade edilmesi yönünde bir strateji izlendiğini değerlendiriyorum .
NETANYAHU'YU DEVİRECEK HAMLELER
İsrail şu anda yıllardır yaptığı gibi ikili sözleşmeleri ve uluslararası sözleşmeleri ihlal ettiğini ifade eden Çanakkale Onsekiz Mart Üni. Öğr. Üy. Dr. Ufuk Necat Taşçı da, 'Şu anda Suriye’nin istikrara ve adil, sivil, seçilmiş bir yönetime geçiş aşamasında olduğu bu tarihsel süreçte, bunu baltalamaya çalışıyor.' dedi.
Burada esas konunun İsrail iç siyaseti ile de alakalı olduğuna dikkat çeken Dr. Taşçı, "Hizbullah ile sağlanan ateşkes ve Gazze’deki hezimeti sonrasında hem bölgedeki hem de dünyanın dört bir yanındaki insanların nezdinde İsrail’e yönelik dahili ve harici bir öfke oluştu. Bunun baş müsebbibi ise Netanyahu. Siyasi ömrü savaş ve gerilimlerin var olmasına eşdeğer olan ve hakkında yakalama kararı çıkarılmış bir kişiden bahsediyoruz. Yeni bir gerilim üreterek, komşu ülkeleri ve bölgeyi ateşe atarak ayakta kalmaya, iç siyasette tutunmaya çalışan bir failden bahsediyoruz. Ben bu hamlelerinin Netanyahu’yu ayakta tutmayacağını, bilakis Gazze’de de ateşkesin tekrar konuşulduğu ve Suriye’de rejimin devrildiği şu günlerde yaptıklarıyla devireceğini düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
"İSRAİL, SURİYE'Yİ İŞGALE YELTENİRSE..."
Dr. Taşçı şözlerine şöyle devam etti; İsrail’in Netanyahu iktidarından kurtulmadığı sürece bütün dünyanın nefret ettiği, komşularını ve bölgedeki istikrarı tehdit eden temel aktör haline geleceğini söylemek mümkün. Her ne kadar bazı Körfez ülkelerinin liderleri bireysel olarak İsrail ile normalleşmeye hala sıcak baksa da, artık toplumlar, oluşturdukları kolektif Filistin yanlısı tutumla buna müsaade etmeyecektir.
İsrail, Suriye’de yeni yönetimin seçilmesi ve askeri, siyasi, iktisadi istikrarın sağlanması sonrasında yapamayacağı hamleleri alelacele şimdi yapmaya çalışıyor. BM’den, Türkiye’den, bölge ülkelerinden gelen açıklamalar da bu tutumun veya olası yeni bir işgalin kabul görmeyeceğini belirttiler. İsrail böyle bir duruma yeltenirse, ki yeltenecek gibi, bugüne kadar arka planda danışıklı olarak dövüştüğü aktörlerin Suriye’de var olmadığı bir sahada altından askeri ve siyasi olarak kalkamayacağı bir duruma girer.