18.06.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
DIŞ HABERLER SERVİSİ - Yunanistan’da Mora Yarımadası açıklarında yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği düşünülen tekne faciasının ardından arama kurtarma çalışmaları durma noktasına gelirken, Atina hükümetine karşı tepkiler dinmiyor. Afrika’dan Avrupa’ya gitmek için yola çıkan ve Mora Adası’nın 90 km güneybatısında batan teknenin nasıl battığı ve içinde kaç kişinin bulunduğu konusundaki tartışmalar devam ediyor. Teknenin Yunan Sahil Güvenlik Birimi tarafından çekilirken battığı yönündeki iddialar ağırlık kazanırken, tekneden 104 kişinin sağ kurtarılabildiği, 79 kişinin cesedine ulaşıldığı ancak diğer yolcular için umut ışığı bulunmadığı kaydediliyor.
Nitekim Yunan makamları da, diğer yolcuların güvertenin altında saklandığı için tekneyle birlikte suya gömüldüğünü
belirtti. Teknenin battığı bölgenin, 5 bin metreyi aşan derinliğiyle Akdeniz’in en derin noktası olan Calipso Çukuru’nun üzerinde yer aldığına dikkat çeken yetkililer, bu nedenle teknenin hiçbir zaman sudan çıkarılamama ihtimali olduğunu da vurguluyor. Yunan Sahil Güvenliği, arama kurtarma çalışmalarına bir fırkateyn, üç devriye teknesi ve bir helikopterle Cumartesi günü de devam etti. Ancak bölgedeki şiddetli rüzgârın çalışmaları aksattığı bildirildi. Yunan medyası, hayatta kalan başka kazazedelere ulaşılmasına dair umutların pratikte tamamen tükendiğini, bu yüzden de arama çalışmalarının bu hafta sonu kademeli sonlandırılacağını iddia etti.
Yardım örgütleri kazanın önlenebilir olduğunu savunurken, Atina, tekneye zamanında müdahale etmediği yönündeki eleştirileri reddetmişti. Birleşmiş Milletler Mülteciler (BM) Yüksek Komiserliği Akdeniz Özel Temsilcisi Vincent Cochetel ise, Yunanistan’ın kazaya müdahale etmemesine ilişkin açıklamaları mantığa oturtulamadığını ifade etmiş, “Uluslararası hukuka göre, Frontex teknenin zor durumda olduğunu tespit eder etmez, Yunan makamlarının kurtarma operasyonunu organize etmesi gerekirdi” demişti. Cochetel, Frontex’in çektiği fotoğrafların, teknenin sürüklendiğini ve teknedekilerin zor durumda olduğunu ortaya koyduğunu söylemişti.
Eleştirilerin arkası kesilmiyor
İnsan hakları kuruluşları, Yunan basını ve muhalefet partileri, hükümetin resmi açıklamalarını sorgulayıp eleştiri düzeyini artırıyor. Nitekim ana muhalefet partisi SYRIZA lideri Aleksis Çipras, ülkesinin ve Avrupa Birliği’nin (AB) mülteci politikasını değiştirmesi çağrısında bulundu. Çipras, “AB’nin mülteci politikasını değiştirmek ve Yunan hükümetinin 2019-2023 arasında kurduğu korku politikasını çökertmek için elimizden gelen her şeyi yapmak zorundayız” ifadelerini kullandı. Kiryakos Miçotakis hükümetinin politikalarını eleştiren Çipras, “Bu topraklarda, mülteci ve sığınmacılar insan değil. Bir tehdidi temsil ediyorlar ve işgalci olarak görülüyorlar. Ve işgalcilere karşı tepki, ulusal siper almak oluyor. Bu tepkinin ve politikanın sonuçlarını önümüzde görüyoruz” dedi.
Yunan medyası ise, geçici hükümetin olayın sorumluluğunu insan kaçakçılarına atarak onların arkasına saklandığını belirtti, mültecilerin Yunan sahil güvenliğinin yardım teklifini kabul etmediğini “bahane” olarak tanımladı.
9 şüpheli için soruşturma
Atina, batan tekneyle ilgili soruşturmada Avrupa Polis Teşkilatı’ndan yardım istedi. Batan tekneyle ilgili soruşturma, kazadan kurtulan ancak insan kaçakçılığından tutuklanan 9 şüpheli üzerine odaklanmış durumda. Kazandan kurtulan göçmenler, tekneye binebilmek için insan kaçakçılarına 5-6 bin Euro ödediklerini belirtmişti.