14.09.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
DIŞ HABERLER SERVİSİ
İngiltere’de bu yılın mayıs ayında gerçekleşen seçimlerde son 30 yılın en büyük yenilgisini alan ve yenilenme sürecine giren İşçi Partisi’nde ‘kadınların temsiliyeti’ konusunda tartışma çıktı. Sosyalist Jeremy Corbyn’in partinin lideri seçilmesi, sol siyaset için heyecan yaratırken yeni yönetimde kadınlara yer verilmemesi ise eleştirilere neden oldu. Başkent Londra’da önceki gün gerçekleşen kongrede Corbyn’in yardımcısı Tom Watson, parti genel sekreteri Iain McNicol, ulusal yönetim kurulu komitesi başkanı ise Jim Kennedy oldu.
‘Erkek kardeşliği’
İngiltere’nin önde gelen sol görüşlü gazetesi Guardian’ın yazarı Suzanne Moore, dünkü köşesinde Corbyn’e yönelik sert eleştirilere bulundu. Moore, Ed Miliband’in istifasının ardından geçici liderliği üstlenen, İşçi Partisi’nin önde gelen kadın siyasilerinden Harriet Harman’a bile yönetimde yer verilmediğini hatırlattı. Moore, Corbyn’in seçildiği sürece parti içerisindeki hiçbir kadının dahil edilmediğini, yeni dönemde kadınların üst düzey görevlerden tamemen men edildiğini, kongre sırasında sahnede bir kadının bile yer almadığını vurguladı.
“Jeremy Corbyn parti lideri olarak kutsanırken bir kadının bile sesi duyulmadı” başlıklı yazısında Moore, “Hoşgeldiniz geleceğin yoldaşları. İktidara gerçek ve saf sosyalizmi getirecek erkek kardeşliğine... Kadınlar, siz sınırlarınızı bilin!” diye yazdı.
Kendi sözlerini unuttular
Corbyn, kadın haklarına yönelik olumlu söylemler ve çalışmalarda bulunan bir siyasi olarak tanınsa da, yeni yönetimde kadınlara yer verilmemesi, Corbyn ve ekibinin “kendi kendileri ile çelişmesi” olarak görüldü.
Moore, “Yeni erkek kardeşliği sosyalizmi, kadın hakları ile tabii ki çok derinden ilgileniyor; sadece bir kadını seçecek kadar değil. Buna ihtiyaçları yok çünkü bu iyi solcular, hepimiz adına konuşuyorlar. Cinsiyeti bile fark etmiyorlar. Jeremy Corbyn’in kutsanmış lider olduğu ve hiçbir kadının sesinin duyulmadığı hayrete düşürücü kongrenin tek açıklaması bu olabilir” diye yazdı.
Guardian’ın bir başka köşe yazarı Yvonne Roberts ise İşçi Partisi’nin Londra belediye başkanlığı seçimleri için aday gösterdiği Sadiq Khan’ın 2013’te sarf ettiği şu sözleri hatırlattı: “Tarih bize, yasalarda kadınları destekleyen daha fazla politikanın yer alması için en iyi yolun, siyaset ve karar alma mekanizmasının kalbinde kadınların bulunması olduğunu gösterdi.”
‘Irk ve sınıf gibi’
“Bir kez daha erkekler iktidarda. İşçi Partisi neden değişemiyor” başlıklı bir yazı kaleme alan Roberts şu ifadelerde bulundu:
“Liz Kendall, Yvette Cooper, Caroline Flint, Angela Eagle ve Stella Creasy; hepsi yetenekli. Hepsi İşçi Partisi’nin ilk iki sandalyesi için yarıştı ve kaybetti. Karşı çıkacak olanlar, konunun onların cinsiyeti değil, savundukları politikalar olduğunu söyleyebilir. Ama ırk ve sınıf ile birlikte cinsiyet de farklı günlük deneyimleri şekillendirir... Adil temsiliyet eksikliği Westminster’da da önemlidir ve sadece İşçi Partisi’nin sorunu değildir. Kadınların üst mevkilerde yer almaması, demokratik olmadığı gibi, geçmişi bırakıp geleceğe ilerleyemeyen bir ülkeyi simgeler.”