28.08.2021 - 08:00 | Son Güncellenme:
DIŞ HABERLER SERVİSİ
Afganistan’ın başkenti Kabil’deki Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı bölgesinde düzenlenen terör saldırılarında ölenlerin sayısı 170’e yükseldi. Saldırılarda 13 Amerikan askeri personeli de hayatını kaybetti. İngiltere Dışişleri Bakanı Dominic Raab, saldırıda 1’i çocuk, 3 İngiliz vatandaşının da yaşamını yitirdiğini açıkladı.
Bombalı saldırılar sonrası dün ülkedeki yabancılar ve Afgan vatandaşlarının tahliyesine yeniden başlandığı bildirildi. Terör tehdidinin devam etmesine rağmen Afganistan’daki yerel televizyon kanalı Tolo Tv’de havalimanının dışında bekleyen insanlara ilişkin görüntüler yayımlandı. Bununla birlikte bekleyen kişi sayısının önceki günlere kıyasla oldukça az olduğu ifade ediliyor. Binlerce Afgan, ellerinde belgeleri olmasına rağmen ya havaalanına ulaşamadığı için ya da havaalanı içine Taliban veya askerler tarafından alınmadığı için ülkeden ayrılamadı. Bunlardan bazıları, terör saldırısında ellerinde belgeleriyle hayatını kaybeden kişilerdi...
Son seferler
Dün ABD dışındaki çoğu ülke tahliye operasyonlarını tamamladığını açıkladı. Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, Taliban’ın kontrolü ele geçirdiği Afganistan’da 16 Ağustos’tan itibaren başlattığı tahliyeleri, ülkedeki güvenlik sorunları nedeniyle erken sonlandırdı. Özellikle önceki gün gerçekleşen terör saldırısı sonrasında tahliyelerin sonlandırılması kararı alındı. Son olarak dün İspanya, İsveç ve İtalya da tahliyeleri bitirdi. Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda gibi ülkeler tahliyeleri sonlandırmıştı. İngiltere de dün tahliyeleri tamamladı. Savunma Bakanı Ben Wallace, genel olarak tahliyelerin tamamlandığını, geride, evrakları hazır olmasına rağmen 800 ila 1100 Afgan’ın kalacağını ifade etti. Avustralya ve Yeni Zelanda da tahliyeleri sonlandırdı.
Çıkış bileti olamadı...
DAEŞ’in gerçekleştirdiği terör saldırısında hayatını kaybeden birçok Afgan, ellerinde belgelerle ülkeden ayrılma umuduyla havaalanına gelmişti.
Yeni saldırı uyarısı
Öte yandan Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki, yaptığı açıklamada, ulusal güvenlik ekibinin Başkan Joe Biden ve Başkan Yardımcısı Kamala Harris’e Kabil’de başka terör saldırıları olabileceği uyarısında bulunduğunu aktardı. Psaki, “Afganistan misyonunun gelecek birkaç günü, bugüne kadarki en tehlikeli günler olacak” dedi.
Biden’a sert tepki
Biden yönetimi, ABD kuvvetlerinin Afganistan’dan geri çekilmesi kararını onayladığından beri hem Cumhuriyetçi hem de Demokrat parti üyeleri tarafından eleştirilerin merkezinde yer aldı. Biden sürekli olarak aldığı kararı savunurken, Kabil’de meydana gelen patlamaların ardından Biden tekrar Amerikalı senatörlerin sert tepkilerine maruz kaldı. Bazı senatörler Biden’ı “felaket düzeyinde başarısızlıkla” suçlarken, başkanın istifa etmesi gerektiğini açıkladı.
ABD’nin Silahlı Hizmetler Komisyonu’nun önde gelen üyelerinden Senatör Jim Inhofe bir açıklama yaparak Biden’ı ‘trajik olaylara neden olan stratejik kararından’ dolayı eleştirdi. Inhofe, ABD sivil liderliğin süregelen başarısızlığı sebebiyle gelecekte daha fazla terörist saldırı görülebileceği uyarısında bulundu. Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi ise kongre üyelerinin Afganistan’ı ziyaret etmemesi uyarısını yineledi. Salı günü iki cumhuriyetçi iki de demokrat kongre üyesinin gizlice Kabil’e gittiklerinin ortaya çıkmasının ardından, meslektaşlarına yazdığı mektupta, kongre üyelerinin Afganistan’a seyahatinin tehlike doğuracağını ve kaynakların kullanımı açısından fırsat maliyeti yaratacağını hatırlattı.
‘Elleri kanlı’
Biden’a en ağır eleştirileri yönlendiren Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, açıklamasında Kabil’deki saldırıyı ‘alçakça’ olarak nitelendirirken, tahliyeler sırasında Kabil’deki havaalanını korumanın zor olduğunu belirterek ABD’nin Bagram Hava Üssü’nü yeniden açması gerektiğini ifade etti. Temsilciler Meclisi Cumhuriyetçiler Lideri Kevin McCarthy ise, Meclis Başkanı Nancy Pelosi’ye, üyelerin sağlıklı bilgilendirilebilmeleri için Kongre’ye dönmesi çağrısında bulunurken, Kabil saldırısındaki Amerikan kayıplarından Biden’ı sorumlu tuttu. En sert tepkilerden biri ise Cumhuriyetçi Kongre üyesi Elise Stefanik’ten geldi, Stefanik’in “Joe Biden’ın elleri kanlı” şeklinde paylaşımı dikkat çekti. Öte yandan, bazı ABD’li siyasetçilerin Kabil saldırılarının ardından birlik, beraberlik mesajları verdiği de görüldü. Cumhuriyetçi Parti içinde de eleştirilerin bu zor dönemin atlatılması sonrasında yapılması yönünde çağrılar oldu.
‘Türklere minettarız’
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, Taliban’ın Kabil Havalimanı’nın işletilmesi konusunda Türkiye ile görüştüğüne ilişkin haberlerin sorulması üzerine, haberlerin içeriğine girmeden Türkiye’nin bu süreçte çok olumlu katkılar yaptığını belirtti. Sözcü, “Türkler havalimanı konusunda bugüne kadar yapıcı bir rol oynadılar. Bundan dolayı minnettarız. Bu konuda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bazı kamuya açık açıklamaları oldu ancak ben burada tamamlayayım” dedi.
'Ufuk ötesi terörle mücadele operasyonu!'
Öte yandan ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Sözcüsü Albay Bill Urban, yaptığı yazılı açıklamada, "ABD askeri kuvvetleri, bir DEAŞ/Horasan elebaşına yönelik ufuk ötesi terörle mücadele operasyonu yapmıştır." ifadesini kullandı. Söz konusu operasyonun Afganistan'ın Nangahar vilayetinde, insansız hava aracı ile yapıldığına işaret eden Urban, "İlk belirlemelere göre hedefi öldürdük. Sivil kayıp olmadığını biliyoruz." ifadesini kullandı.
Tahliye operasyonlarının devam ettiği Kabil Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı yakınlarında perşembe günü bir intihar saldırısı düzenlenmişti. Olayda 13 ABD askeri ve 170'den fazla Afgan sivil yaşamını yitirmişti. Saldırıyı DEAŞ/Horasan üstlenmiş, ABD Başkanı Joe Biden ise bu saldırıya karşılık verileceğini açıklamıştı.
DAEŞ-Horasan ne istiyor?
Dünyanın gözü, Kabil’de gerçekleştirilen ve çok sayıda masum sivilin hayatını kaybetmesine neden olan terör saldırılarını üstlenen DAEŞ’in Horasan koluna çevrildi. Adını geçmişte Afganistan, Pakistan, İran ve Orta Asya’yı kapsayan bölgeye verilen Horasan’dan alan DAEŞ-Horasan, Pakistan Talibanı (Tehreek-e-Taliban) ve Afgan Talibanından ayrılanlar tarafından kuruldu.
Örgüt bölgede DAEŞ’e bağlılığını bildiren kişilerle Ocak 2015’te kuruldu. BM Güvenlik Konseyi tarafından temmuz ayında yayımlanan rapora göre, örgütün en az 500 ila birkaç bin arasında militanı bulunuyor. Örgüt Afganistan’ın kuzeydoğusundaki Kunar, Nangarhar, Nuristan vilayetlerine kök salarken, başkent Kabil dahil Afganistan ve Pakistan’ın diğer bölgelerinde uyuyan hücreler oluşturdu.
ABD öncülüğündeki DAEŞ’e karşı uluslararası koalisyonun 2017’de örgütü fiziki olarak Irak ve Suriye’de yok ettiklerini ilan etmesi ardından, Afganistan’a gelen militanlarla daha da güçlendiği iddia ediliyor. Örgüt, kurulduğu ilk üç yıl içerisinde Afganistan ve Pakistan’daki büyük şehirlerde azınlık gruplarına, kamusal alanlara ve kurumlara ve hükümet binalarına yönelik saldırılar düzenledi. Azınlık gruplarını öncelikli hedefler arasına alan örgüt, eylemlerinde Şiileri hedef aldı.
Anneleri vurdular
Örgüt kadınları hedef almasıyla dikkat çekti. Mayıs 2020’de Kabil’de Şiilerin yoğun yaşadığı bir bölgede bir doğum hastanesine düzenlediği saldırıda 16 anne ve 9 yeni doğan bebek hayatını kaybetti. 2017’de Stockholm’de kamyonla kalabalığın içine giren 39 yaşındaki Özbek asıllı Rahmat Akilov’un DAEŞ-Horasan ile ilişkilerinin olduğu iddia edilmişti.
DAEŞ-Horasan, Taliban’ı stratejik rakibi olarak değerlendiriyor. Örgüt, Taliban’ı sadece Afganistan’la sınırlı bir hükümet kurma amacı güden milliyetçiler olarak tanımlayarak, küresel bir halifelik kurma hedefi benimsiyor. Ocak 2015’te birbirlerine karşı savaş ilan eden iki örgüt arasından özellikle ülkenin kuzeyinde ve doğusunda süren sert çatışmalarda onlarca kişi öldü. Doha’da ABD ile Taliban arasında imzalanan anlaşma, DAEŞ tarafından sert şekilde eleştirilmişti.
ABD’de Taliban’a liste tartışması!
Havaalanının korunması konusunda Taliban’a güvenmek durumunda kalan ABD’nin bu kararı eleştirilirken, ABD’nin Taliban’a bir isim listesi sağladığı iddia edildi. Kabil’deki ABD’li yetkililerin, Taliban’a verdikleri isim listesinde Amerikan vatandaşlarının, yeşil kart sahiplerinin ve Afgan müttefiklerin olduğu belirtilirken, listenin bu kişilerin havaalanına girişlerine izin verilmesi için sağlandığı öne sürüldü. Biden tarafından da yalanlanmayan Taliban’la isim listesi paylaşılmasının bir güvenlik sorunu olduğu ve Afgan müttefiklere zarar verebileceği yönünde eleştiriler var. Amerikalı siyasetçi ve askeri yetkililerin Taliban’la söz konusu iş birliğine kapalı kapılar ardından sert tepki verdikleri belirtiliyor. “Politico” dergisine konuşan ve ismini vermek istemeyen bir savunma yetkilisinin “Esasen tüm Afganları ölüm listesine koymuş oldular. Bu, kendinizi kirli hissettiren korkunç ve şok edici bir durum” ifadelerini kullandığı belirtildi. Amerikalı bir başka yetkili ise, “Beyaz Saray’ın Taliban’a havaalanı dışında herşeyi kontrol etmesi iznini vererek yarattığı güvenlik durumundan dolayı bunu yapmak zorundaydılar” dedi.