30.10.2022 - 14:40 | Son Güncellenme:
BBC Türkçe
Brezilya'da devlet başkanlığı seçiminin ikinci turu bugün. Ülkenin sağcı lideri Jair Bolsonaro, solcu rakibi Luiz Inacio da Silva ile yarışacağı cumhurbaşkanlığı seçimlerinin "iyilikle kötülük" arasında bir savaş olacağını söylüyor.
Ülkenin liderliği için yeniden yarışan eski cumhurbaşkanı Lula kamuoyu yoklamalarında önde görünüyor ve bu yarışı "demokrasi ve otoriterlik arasında" bir mücadele diye niteliyor.
Kampanya söylemlerinin de ötesinde dünyanın gözleri de Latin Amerika'nın bu en büyük demokrasisinin kurumları ve istikrarı açısından kritik bir sınav olacak bu seçimlerin üzerinde.
Seçimin sonucu, hangi adayın kazandığına ya da sonuçların tartışmalı olup olmadığına göre, bütün bölgeyi ve hatta ABD'nin geleneksel hegemonyası ile rekabet içindeki Çin ve Rusya'nın Brezilya'ya artan ilgisi de göz önüne alındığında daha geniş bir jeopolitik alanı etkileyecek.
2 Ekim'de yapılan ve iki adayın da yüzde 50'nin altında kaldığı birinci turda Bolsonaro kamuoyu yoklamalarının ortaya koyduğu oranların üzerinde oy alarak Lula'ya çok yaklaşmıştı.
İkinci tur seçimler öncesinde yürütülen kampanyaya görülmemiş düzeyde sert bir söylem ve Brezilyalıların çok yoğun bir şekilde kullandığı sosyal medya platformlarında iyice büyüyen rekor düzeyde sahte haber damgasını vurdu.
Kimsenin elinden geleni sakınmadığı bu sert kampanya Latin Amerika'da sosyal adaletsizliğin en büyük olduğu ülkeler arasındaki Brezilya'da derin sosyal, ekonomik ve bölgesel uçurumları da çıplak bir şekilde gözler önüne serdi.
Seçimler yaklaştıkça şiddet tehdidi konusundaki kaygılar da giderek arttı. 23 Ekim günü Bolsonaro'nun bir siyasi müttefikinin kendisini tutuklamaya gelen polise ateş açarak ve el bombalarıyla direnmesi korkuları daha da artırdı.
Sonucu belirleyecek oylamanın vakti geldi ama kaybeden adayın sonucu kabul etmeyebileceği konusunda da ciddi kaygılar var.
Özellikle de eski bir asker olan Bolsonaro, aylardır Brezilya'da kullanılan elektronik oylama sistemini eleştiriyor, Yüksek Mahkeme ve Yüksek Seçim Kurulu yargıçlarını suçlayıcı açıklamalar yapıyor ve örtülü askeri müdahale tehditleriyle fanatik taraftarlarını kışkırtıyor.
Ülkenin en çok satan günlük gazetelerinden O Globo'da 25 Ekim günü yayınlanan, bazı generaller, yargı ve seçim kurulu yetkililerinin de alıntılandığı bir yazıda Brezilya'da seçimin ertesi günü sonuçların tartışmalı hale gelmesinden ya da belki de "daha dramatik" bazı gelişmelerden kaygı duyulduğu aktarıldı.
Öyle ki ABD ve Avrupa Birliği de kendilerini önceden seçim sonuçlarının reddedilmesi girişimlerini kabul etmeyecekleri şeklinde uyarılar yapmaya mecbur hissettiler.
BREZİLYA'DA DEMOKRASİ TEHLİKEDE Mİ?
Dört yıl süren çalkantılı bir cumhurbaşkanlığı döneminden sonra siyasi hayatı için mücadele veren Bolsonaro, seçim sonuçlarını kabul edeceğini söyledi ama bu tür açıklamalarında sık sık koşullar da öne sürdüğü için bu sözünde durmaması ihtimali var.
Bolsonaro'nun cumhurbaşkanlığına Covid-19 salgını konusundaki tutumunun yol açtığı skandallar ile Brezilya'nın Amazon yağmur ormanlarını görülmemiş bir hızla yok eden orman kesimi ve yangınların dünyada yol açtığı öfke damgasını vurdu.
Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde yaptıkları da çok tartışma yarattı. Muhalifleri, Bolsonaro'nun bir dört yıl için daha seçilmesinin, Brezilya demokrasisinin 1964 ile 1985 yılları arasındaki askeri diktatörlük döneminden bu yana karşılaştığı en büyük tehdit olacağını söylüyorlar.
Bu tezlerine kanıt olarak da Bolsonaro'nun Brezilya Kongresi, Yüksek Mahkemesi ve Seçim Kurulu'nda düşmanı olarak gördüğü kişilere yönelttiği "anti demokratik tehditleri" gösteriyorlar.
Bolsonaro'nun orduyla ilişkisinin fazla yakın olması ve ana akım medyada muhaliflerine karşı kullandığı ağır dil de kaygı yaratıyor.
Bolsonaro'nun bütün sert eleştirilerine rağmen Brezilya'da kullanılan elektronik oylama sisteminde şimdiye kadar büyük bir hile yapıldığına hiç rastlanmadı.
Bir çok gözlemci, sık sık ABD'nin eski başkanı Donald Trump'a benzetilen sağcı cumhurbaşkanının, seçimi kaybederse, 2020 seçimlerini kaybeden Trump gibi bir direnişe girişebileceği kaygısını dile getiriyor.
Aralarında Amazon ormanlarını yok eden sığır çiftçileri, Evanjelik Hristiyanlar ve silah lobisinin de bulunduğu Bolsonaro destekçileri ise onu sık sık "Brezilya'yı komünizmden koruyacak tek kişi" olarak tasvir ediyor.
Brezilya'nın, Latin Amerika'da son yıllarda solcu liderlerin seçildiği ülkelere katılmaması gerektiğini söylüyorlar.
'BANA ARKADAŞINI SÖYLE...'
Rusya'nın Ukrayna'yı işgaliyle jeopolitik uçurumların derinleştiği bir dünyada, 30 Ekim seçimlerini kazanarak Brezilya lideri olacak siyasetçinin uluslararası planda kimlerle ittifak kuracağı yakından izlenecek.
Önde gelen günlük gazetelerden Folha dae Sao Paulo'da 25 Ekim günü yayınlanan başyazıda gerek Lula gerekse Bolsonaro'nun Rusya ve Ukrayna savaşı konusunda "Brezilya geleneklerine uygun kritik tarafsızlık" tutumu izleyecekleri konusunda açıklamalar yaptıkları hatırlatılıyor.
Fakat Folha başyazısı aynı zamanda Bolsonaro'nun eski ABD Başkanı Donald Trump ve Macaristan'ın sağcı lideri Viktor Orban ile gizlemediği dostluğuna da dikkat çekiyor.
Buna karşılık aynı yazıda eski lider Lula'nın da "sol otokratlar ve diktatörlerle tarihi ve ideolojik yakınlık içinde" olduğu da kaydediliyor, Küba ve Venezuela yönetimleri ile yakınlığı örnek veriliyor.
Kaynak: BBC Türkçe