08.12.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:
Ama 60 yaşındaki eski Tanrılardan bugün 18 yaşındaki çocuklara şarkı yapmalarını beklemek de haksızlık değil mi zaten? Efsanevi bir grubu hâlâ geçmişin ekmeğini yemekle suçlamak doğru mu? Değil çünkü Jaggerın müziğiyle "ulaşamadığı" genç kitlenin durumu çok vahim. Öyle bir müzik ortamının içindeyiz ki, bir zamanlar Beethovenı inceleyen müzik tarihçileri 2000lerin müziği diye Britney Spearsı inceleyecekler! Tanrı bana her şeyi verdi / God Gave Me Everything" Mick Jaggerın yeni albümü "Goddess in the Doorway"in ilk singleının adı. Bu yazının konusu ise Jaggerın, Tanrının ona verdiklerinden ne kadarını bize verdiği... 1960lar, 70ler ve hatta 80ler boyunca gayet adil bir alışveriş söz konusuydu. Rolling Stones dinleyenlerine "ruh" veriyor, dinleyenler bunu alıyor, karşılığında onlara şahane yeşil şeyler kazandırıyordu. Sonra 90lara geldik. Rolling Stonesla dönemin gençleri arasındaki bu sıkı bağ kopmaya başladı. 90lar bitti, ortada bağ falan kalmadı. 2000e gelindiğinde Stonesun albümlerini alıp, onları kendiliğinden keşfedecek, potansiyel yeni hayranlar yoktu artık. Çünkü Stones dönemin gençliğine hitap etmiyordu. Öyle bir derdi de yoktu zaten. Zira kasalar yeterince doldurulmuş, "dönemin ruhu", verilecek mesaj ve de yoldan çıkarılacak genç kalmamıştı. Rolling Stones artık Beatles daha "Elini tutmak istiyorum" diye mızmızlanırken, şeytana sempatilerini sunarak anne-babaları delirten grup değildi. İlk gün 954 albüm sattı! Jagger, "Goddess in the Doorway"de Matchbox 20den Rob Thomas, Wyclef Jean, Lenny Kravitz, U2dan Bono, The Whodan Pete Townshend, Jaggerın daimi prodüktörü, çok yönlü müzisyen Matt Clifford ve Aerosmithten Joe Perry ile alışmış. Açılıştaki "Visions of Paradise" Thomas, Clifford ve Jagger bestesi. Geri vokallerde Thomas var. Hatırlarsanız Rob Thomas, "Smooth"la Santananın muhteşem geri dönüşünü hızlandıran adam. Ne yazık ki Mick Jaggera o denli büyük bir satış getirmesi zor. Ama hafif Counting Crows tadındaki "Visions of Paradise"dan iyi bir Amerikan yol parçası" olur. Bononun Jaggerla birlikte "esas" vokallerde olduğu gospel etkili "Joy", bir sonraki "Dancing in the Starlight" ile birlikte albümün en sıradan parçalarından. Albümün ilk singleı "God Gave Me Everything" Jagger-Lenny Kravitz ortaklığının ürünü ve retro soundlu tam bir Kravitz parçası. Ya da Stones diskografisini anımsarsak, bir nevi yeni "Gimme Shelter". Stonesun 58 yaşındaki solisti Mick Jagger, "Wandering Spirit"ten tam sekiz yıl sonra dördüncü solo albümü "Goddess in the Doorway"i çıkardı geçen hafta. Ve albüm ilk haftasında İngilterede ancak 85 numara oldu, ilk gününde yalnızca 954 kopya sattı! Bu zavallı rakamların dönemin müzik kalitesinin düşüklüğünden mi, yoksa Jaggerın artık eski kalmasından mı kaynaklandığı tartışıladursun, ben size albümü anlatayım. Unutulmaz şarkılar var Sonuç olarak bu bolca cilalanmış prodüksiyon bir kısmı sıradan ve aşılabilir Amerikan rockı örneklerinden oluşuyor. Jaggerın adaşı "Rolling Stone" dergisinde yazdığı gibi "en az bir Rolling Stones albümü kadar iyi" değil. (Dergideki eleştiriyi da zaten derginin kurucusu ve Jaggerın dostu Jann Wenner yazmıştı.) Ama bu albümde "Hide Away", "Lucky Day" ve "Goddess in the Doorway" gibi en az eski bir Rolling Stones parçası kadar iyi unutulmaz şarkılar var. Daha gitar çalmayı bilmeyen Limp Bizkit tipi Amerikan batı yakası bebelerine ve gürültücü İngiliz rockçılarına nal toplatacak kadar "müzisyenlik" de cabası... Bu parçaların ardından son zamanlarda duyup duyacağınız en güzel şarkı geliyor. Sözleri ve müziği Jaggera ait olan "Hide Away"in güzelliğinin arkasında ünlü hip hop prodüktörü Wyclef Jean var). Michael Jackson, birlikte çalışmak isteyip sonra vazgeçtiği Jeanın bir başka efsane için nasıl bir mucize yarattığını görünce kafasını Neverlandin duvarlarına çok vuracak! "Lucky Day" ise "Hide Away" ile birlikte albümün iki zirvesinden biri. Matt Cliffordun düzenlediği nefeslilerle, Jaggerın blues gitarı ve armonikasıyla ve tehditkar sözleriyle şahane bir şarkı. Albümün, Matt Clifford prodüksiyonu olan isim parçası da en iyilerden. Hem Jagger hem de Stones hayranlarının seveceği bu parçada geri vokallerde Tatiana Okou çok iyi. Pete Townshendin gitar çaldığı enerjik "Gun"da albümün standardını yükseltenlerden.