02.08.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:
Güliz Arslan - guliz.arslan@milliyet.com.tr
Çok lezzetli diye pazarlanan o son pembe domates de tatsız çıkınca emin oldum; şehirde lezzetli bir domates yemek mümkün değil. Zaten salatalıklar salatalık gibi kokmuyor, kabaklar, patlıcanlar strafordan farksız... En havalı restoranlar, oteller bile bu durum karşısında çaresiz, malzemenin iyisini bulabilen çok az. Hiç olmazsa birkaç ay organik besleneyim diyen şehirliler evi, arabayı satıp üstüne kredi çekmeyi göze almak zorunda; yarım kilo organik bezelyenin üzerindeki etikette
20 lira yazdığını gördü bu gözler.
Küçük bir kasabada yetişmiş, babaannesinin bahçesindeki sebze ve meyveleri yiyerek büyümüş biri olarak binbir hayal ve emekle geldiğim büyük şehirden kaçışım bu sebepten olacak diye düşünürken önce Balkon Bahçeleri Konviviyumu, sonra Yeryüzü Derneği’nin Kent Bahçeleri projesi çıktı karşıma. “Başka bir şehir hayatı mümkün galiba” derken, şimdi de Komşuköy’le tanıştım. Nisanda faaliyete başlayan Komşuköy, Facebook üzerinden oynanan sanal çiftçilik oyunu Farmville’e benziyor. İnternet üzerinden girip tarla kiralıyor, ürün yetiştiriyorsunuz. Ama burada yetiştirdiğiniz ürünleri akşam evde afiyetle yeme şansınız var. Dört ortaktan Özden Akyıldız’la Beykoz Cumhuriyetköy’deki Komşuköy tarlalarını gezdik,
Köy Kahvesi’nde sohbet ettik.
Farmville’den mi esinlendiniz?
Hayır, dedelerimizden esinlendik. Dört ortağız; Uğur Akyıldız, Oğulcan Atay, Emre Cem ve ben. Hepimiz sağlığımıza çok dikkat eden insanlarız. Aile geçmişlerimizde de tarım var. Dedelerimiz süper insanlar. “Eski topraktır, ona bir şey olmaz” denir ya, maşallah sahiden bizim dedelerimize bir şey olmuyor. Hastalanmıyorlar, hastalansalar bile hemen iyileşiyorlar, şikayet etmeden günde 18 saat çalışıyorlar.
Oysa biz hemen yamuluyoruz; etrafımızdaki herkes vitamin kullanıyor, birçok kişi hamile kalmakta zorluk çekiyor, antidepresan kullanımı arttı... Komşuköy tam bu noktada doğdu, fikir 2.5 yıl önce Uğur
ve Emre’den çıktı. Metropol çiftçileri için doğayı internete adapte ediyoruz.
Benim gibi evdeki fesleğenleri yaşatmayı beceremeyen biri de bir şeyler yetiştirebilir mi burada?
Tabii, tarımdan anlamanıza gerek yok. Seçtiğiniz ürünleri biz ekiyoruz, temel bakımlarını yapıyoruz. Ama isteyenler gelip kendi ilgilenebilir tarlasıyla. İsterseniz bilgisayarınızdaki oyun ekranından da takip ediyorsunuz. Kabaklarınız burada büyüyorsa oyun ekranınızda da büyüyor. Arada size şöyle bildirimler geliyor; “Domateslerinizin
tele alınma zamanı geldi, onaylıyor musunuz?” ya da “Salatalıklarınızın hasat zamanı geldi, onaylıyor musunuz?” Onay verdikçe ilerliyoruz. Hasadı yapılan ürünleri de adresinize kargoluyoruz. Bu bildirim gönderme kısmıyla hiç ilgilenmeyen üyelerimiz için otomatik bakım seçeneğimiz var. Gerekli bütün bakımları otomatik olarak yapıyoruz.
“Toplanan mahsuller plazalara gidiyor”
Ücretlendirme nasıl?
20 metrekarelik tarla ve otomatik bakım seçeneği aylık 195 lira. Bu seçeneğini seçmeyenler için her işlemin ayrı bir ücretlendirmesi var. Kış sezonu için 5 metrekarelik ekonomik paketimiz çıkacak ancak henüz fiyatı belirlenmedi.
Bir de takas uygulamanız varmış. Nasıl çalışıyor?
Üyelerimiz bizim aracılığımızla ürünlerini değiştirebiliyorlar.
Ayrıca biz de Komşuköy olarak mahsullerimizin bir bölümünü bağışlıyoruz.
Kaç üyeniz var?
“Canım, yeni jenerasyon bir domatesin büyümesini 60 gün bekler mi?” diyorlardı. Bekliyormuş. İnanılmaz iyi bir talep gördük, 1850 üyemiz var. Her biri belli bir bilinç seviyesinin üzerinde, yaşam kalitesine önem gösteren kişiler. Genelde 30 yaş üzeri, evinde yemek pişiren beyaz yakalılar... Gönderim yaptığımız adresler hep plazalar! Hamileler ve çocuğu olan aileler ağırlıklı. Şefler, ziraat mühendisleri var. Restoranlar ve otellerin bizde kendi tarlaları var. Kurumsal büyük şirketler özellikle takım motivasyonları ve grup içi etkinlikleri için tercih ediyorlar bizi, yetiştirdikleri ürünler bazında departmanlar arası rekabet oluyor hatta...
En çok ne ekiliyor?
Domates. Bahçesinde domatesi olmayan üyemiz neredeyse yok. Onun dışında salatalık, karpuz, kabak, biber, patlıcan, fasulye isteniyor. n
Doğa dostu mobilyalar ile renklenen Köy Kahvesi’nde oturup diğer üyelerle sosyalleşebilirsiniz.
Tarla kiralamaya cesaret edemeyen üyeler için bahçelerde yetişen ürünlerden oluşan paketler satılıyor.
Gitmişken Köy Gazetesi’ne göz atabilirsiniz.
“Çocuğum çilek markette yetişiyor sanmasın istiyorum”
* Biz organik tarım yapmıyoruz, doğal tarım yapıyoruz. Anneanne usulü, dede usulü tarım yapıyoruz. Hormon yok, kimyasal yok. Öte yandan kullandığımız gübre ve ilaçlar da organik tarımda kullanılan markalar...
* Kameralarımız yakında devreye girecek, evinizden tarlanızı izleyebileceksiniz.
* Burada sezonda bir sıradan 30-32 kilo domates alabiliyoruz. Piyasada bizimkinin sekiz katı daha fazla ürün çıkarıp satıyorlar. Bu lezzet, vitamin, mineral sekize bölünüyor demek.
* Bir müşterimiz var; “Çocuğum çileğin markette yetişen bir şey olduğunu düşünmesini istemiyorum” diyor. Geçenlerde bir üyemiz bahçesini ziyarete geldi. Dört yaşında oğluna anlatıyor; “Efecim bu domatesler büyüyecek, sonra biz onları yiyeceğiz”. Efe bir anda ağlamaya başladı; “Hayır anne yemeyelim, onları biz büyütüyoruz.”