02.07.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:
Elif İpek Türer - ipek.turer@milliyet.com.tr
Mesut Can Tomay’ı ekranda önce “Yetenek Sizsiniz” yarışmasında gördük ama esas olarak bir ara çok popüler bir uygulama olan Vine’a yüklediği videolarla dikkat çekti. Ardından birkaç komedi dizisinde ufak rollerde göründü. 17 yaşındaki Tomay şimdi de “Kördüğüm” dizisinin biraz çıkarcı ama pek de sevimli genç karakteri İsot olarak döktürüyor.
- Sizi daha çok Vine’daki videolarınızla tanıdık. Hiç tahmin etmiş miydiniz bu kadar dikkat çekeceğinizi?
Bundan iki sene önce Vine çektiğim zaman Türkiye’de Vine yoktu neredeyse. Ben de bir video attım ama ilgi görmesini hiç beklemiyordum. Ertesi gün uyandım, bir baktım ki önceki gün 60 olan takipçim 1000 olmuş. Sonra 280 bine ulaştım.
- Bu hem cesaret hem özgüven gerektiren bir iş bir yandan da değil mi?
Tabii ama benim pek cesaret problemim olmadı çünkü ben arkadaş arasında başladım buna ve onlar bana zaten gülüyorlardı. Arkadaş grubundaki o çıkıntı, şişman, komik eleman bendim. Zaten en acımasızı da senin yaşıtların, arkadaşların oluyor aslında, çevre değil! Mesela ilk başladığımda sadece bir-iki fenomen vardı. Arkadaşlarımdan biri dedi ki “Şu adamın 60 bin takipçisi var ama Mesut ondan daha iyi”. Öbürü de “Senden bir şey olmaz!” dedi. Bunu diyen de hâlâ arkadaşım ve sağda solda “Benim sayemde oldu, gaza gelip yürüdü” diyor.
“Yetenek Sizsiniz’de yaptıklarımdan utanıyorum”
- Sokakta tanıyanlar, yanağınızı sıkanlar falan oluyor muydu?
“Kördüğüm”den sonra teyzeler çok sıkmaya başladı. Şu da oluyor, adamın biri yolda camı açıp “Kaportadan anlıyor musun?” diye bağırıyor. Kızıyorlar, mesela “Niye ustana öyle şeyler yapıyorsun?” diye.
- Bir de “Yetenek Sizsiniz” maceranız var. O nasıl bir deneyimdi?
O zaman 11-12 yaşlarındaydım. “Yetenek Sizsiniz” hayatım boyunca yaşayıp yaşacağım sanırım en ilginç maceraydı. Bugünkü aklım olsa imkan ihtimali yok öyle bir şey yapmazdım! Ama öyle bir şey yapmasaydım da bunların hiçbiri olmayacaktı. Benim bir yerlere gelmemde Acun Ilıcalı’nın da çok payı vardır. Ama şu var, orada yaptıklarımı görünce çok utanıyorum! O görüntüleri beş-altı senedir izlemiyorum ve yanımda biri izleyince terk edesim geliyor orayı
- “Kördüğüm”e nasıl dahil oldunuz?
Bizim genel yönetmenimiz Ömer Faruk Sorak’tı. Bir gün bir film için görüşmeye gitmiştim Böcek Film’e. Ben de eskiden çalışmıştım Ömer hocayla, onu da göreyim dedim ama yokmuş. Tam çıkarken geldi. “Gel dizi çekiyoruz. Böyle bir adam var, biz de onu arıyorduk” dedi. Sonra kadroyu da görünce, bir de “Ömer hoca da dizi yaptıysa vardır bir şeyler” dedim ve kabul ettim.
- İsot gibi biri hayatınızda olsun ister miydiniz?
İsot mu? Yok. Evlerden ırak! İsot korkunç bir adam; işine ne geliyorsa onun için savaşıyor ve savaşta her yol mübah onun için. Her şey onun istediği gibi olacak, onun için de elinden gelen her şeyi yapıyor hiçbir şeyi gözetmeksizin. Yani ne diyeyim inşallah İsot bir gün karşıma çıkmaz.
- Yakın zamanda belli olan yeni bir projeniz var mı?
Evet. “İkinci Şans” filminde Özcan Deniz’in oğlunu oynayacağım.
- Nurgül Yeşilçay da var filmde. İkisiyle birlikte oynayacağınız için heyecan var mı?
Çok heyecanlıyım. Her şeyden önce, her yeni proje benim için ayrı bir okul demek. Bu projeyle de Özcan Deniz mektebinde eğitim göreceğim. Bunun yanı sıra, çok iyi bir ikililer. Ben yaşımdan dolayı hayal meyal hatırlasam da “Asmalı Konak”ın efsane iki ismi yıllar sonra bir araya geliyor. Ben de onlarla birlikte olduğum için mutluyum.
“Monitörün arkasında olmak istiyorum”
- Oyunculuk dışında ne yapıyorsunuz?
Okula gider gelirim. Bazen öğretmenlerimin beni sevmediğini düşünüyorum. Mesela hani sandalyede biraz yan oturursun ya, geçen oturdum öyle ve şöyle dedi: “Kalk, burası tamirhane değil!” Ters bir durum olunca işte “Burası tamirhane değil, ben İbrahim Çelikkol’a benzemem”... Onun dışında arkadaşlarımla vaktimi geçiriyorum. Kendim bir şeyler karalamaya çalışıyorum.
- İlerisi için planlarınız ne?
Bu yolda devam etmek istiyorum ama bana göre bir insan ömrünün sonuna kadar oyunculuk yapamaz. Bence buna ruhen dayanabilecek bir insan yok. 45-50 sene oyunculuk yapan insanlar gerçekten duayen sıfatını hak ediyorlar çünkü oyunculuk çok zor bir iş. Oyunculuk çok büyük tutkum ama bir gün sektörün daha içine atılmak da istiyorum. Senaryo yazmak, monitörün arkasında olmak... -