28.11.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
Ayşim ÖZGÜR - Moda - aysim.ozgur@milliyet.com.tr
Markalar ve tasarımcılar değişse de 2015-16 sonbahar/kış sezonunda podyumda gördüğümüz belirgin bir kadın tipi var. Nostaljiyi, özellikle de 70’ler ve 80’leri çok seven bu kadın biraz bohem, biraz romantik ve kesinlikle çok eksantrik. Tüm bu özelliklerini detaylarla vurgulamaktan çok hoşlanıyor, örneğin fiyonk şeklindeki yakalardan vazgeçmiyor.
Tabii fiyonk yakalar da bu kadının farklı hallerine ayak uydurmakta kararlı. Emilio Pucci podyumunda transparan dokularla buluşup seksi bir hale bürünüyor örneğin ama Gucci’de çiçek desenleri ve süveterlerle oldukça mutaassıp. Chloe’deki fırfırlar onu iyice romantikleştirirken Rochas’taki iddialı renklerle de modernleşiyor.
Kadın giyiminin kravatı olarak görülüyordu
Aslında fiyonk yakaların hazır giyim endüstrisindeki yükselişi, kadınların iş hayatında daha çok yer almaya başladığı 80’lere denk geliyor. O yıllarda erkek egemen dünyada etek ve pantolon-ceket takımlarını bir güç sembolü olarak taşıyan kadınlar, ceketlerinin içine giydikleri fiyonklu bluzları bir nevi kravat olarak kullanıyordu. Bu yüzden bu bluzlarla en çok özdeşleşen kadının Birleşik Krallık’ta en uzun süre başbakanlık yapan kişi unvanına sahip Margaret Thatcher olmasına şaşırmamalı.
- Gucci sonbahar defilesinde somon rengi ipek elbiseyi desenli paltolarla kombinlemişti. Fiyatı 1.400 avro.
- Yaka modelinin yanı sıra çiçek desenleriyle de çok romantik. Topshop bluz 140 TL.
- İncecik fiyonklar bu trende zarif bir yorum isteyenler için. Machka bluz 595 TL.
- Roman’daki siyah beyaz elbise Coco Chanel’in stiline selam yolluyor. 469 TL.
Kariyerinin ilk günlerinden itibaren Calvin Klein, Dolce&Gabbana, Vivienne Westwood gibi pek çok prestijli markayla çalışan Oliver Cheshire’in moda dünyasındaki yıldızı gittikçe parlıyor. Geçtiğimiz yıl GQ dergisi tarafından Yılın Erkeği seçilen Cheshire, bu sezon da Marks&Spencer Authograph koleksiyonunun yüzü oldu. Bu işbirliğini “bir rüyanın gerçekleşmesi” diye tanımlayan 27 yaşındaki modelle Londra’da buluştuk.
16 yaşındayken Clothes Show isimli bir etkinlikte Select model ajansı tarafından keşfedildim ve ardından her şey hızla ilerledi. Aslında babam gibi itfaiyeci olmak ya da oyunculuk eğitimi almak istiyordum ama daha ilk yılımda Calvin Klein gibi büyük bir markadan teklif alınca modellikte ilerlememin doğru olacağına karar verdik.
-Biraz beslenme ve spor alışkanlıklarınızdan bahsedelim.
Egzersizlerimi düzenli yapıyor ve sağlıklı besleniyorum ama bence formda görünmekle ilgili en önemli şey insanın kendinden hoşnut olması. Çünkü çok sık seyahat ediyorum ve sürekli en iyi halimde görünmek zorundayım.
-Favori rotalarınız nereler?
Dünyanın her yeri; İsveç, New York, Türkiye... Geçtiğimiz yıl GQ dergisi tarafından Yılın Erkeği seçilmiş ve Türkiye’ye gitmiştim. İstanbul’da dört gün kaldım, büyüleyici bir şehir.
-İngiltere’de büyümüş bir erkek olarak, İngilizler için böylesine önemli olan köklü bir markayla çalışmak ne hissettiriyor? Bu işbirliğini sahiden bir rüyanın gerçeğe dönüşmesi olarak görüyorum. Düşünsenize, çocukken annem ve anneannemle gittiğim bir mağazanın içinde şimdi posterlerim var.
-Stilinizi nasıl tanımlarsınız?
Doğal ve zorlama olmayan diyebilirim. Bence erkekler için en önemli şey bu; kusursuz görünmemek. Lüks spor parçaları, kapüşonlu sweatshirt’leri, dik yakalı kazakları ve yün ceketleri çok seviyorum.
-Yüzü olduğunuz koleksiyondaki favori parçalarınız neler peki?
Bu kış koleksiyonunda ayakkabılar, kaşmir kazaklar, bomber ceketler ve pantolonlar.
-Kariyer planınızda neler yapmak var?
Olabildiğince uzun süre modellik yapmak aslında. Erkek giyimine büyük ilgim var, koleksiyon tasarlamak da en büyük hayalim.