03.12.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:
İDİL RAMAZANOĞLU
* Uzun süredir gece hayatından uzaktaydınız. Poupon ne zaman açıldı?
Aslında 10 senedir bu işleri bırakmıştım, beş senedir de Bozcaada’da yaşıyordum fakat iş geçmişimizin olduğu Doors Group’tan Levent Büyükuğur’un önerisi üzerine yaklaşık iki hafta önce Poupon’u açtık.
* Burada nasıl bir konsept benimsediniz?
Trend olma amacımız yok. Müşterileri kasmayan, rahat, New York tarzı bir mekan yapalım dedik. Binaya ve mahalleye baktığımda kulvar olarak lounge’u seçtim. Yavaş yavaş kendini yaratacak ama oturduğu zaman da kalıcı olacak, gerçek anlamda bir lounge yaratmayı düşünüyoruz.
* Poupon’un İstanbul gece hayatındaki yeri ne olacak?
Poupon kışlık bir mekan. Bir evin salonu gibi insanlara samimi ve sıcak bir ortam sunuyor. Tarzı ve müşterileri zamanla oturacak çünkü henüz Türkiye’de lounge tarzına insanlar çok alışamadı. Hemen bir mekanı kulüpleştirmek istiyorlar. Buraya gelen insanların hoşça vakit geçirip çok gürültü ve kalabalığa dahil olmadan eğlenebilecekleri bir mekan olmak istiyoruz. Arada soluklanma ve rahatlama yeri olmayı hedefliyoruz.
* Menüde neler yer alıyor?
Bir kokteyl menümüz var. Bunun haricinde “elite junk” adını verdiğimiz menümüzde nachos, noodle, mini burger ve wrap tarzı atıştırmalıklar yer alıyor.
* Dekorasyonda nasıl bir tarz benimsediniz?
Kitchenette tarafından yaratılmış mevcut bir dekorasyonun üzerinde ufak değişiklikler yaptık. New York veya Londra’da görebileceğiniz lounge barlara yakın bir tarzımız var.
* Poupon’un hedef kitlesi kim olacak?
25 yaş üstü, sohbet, iyi müzik, spontane eğlenceler ve kendi kendine akan bir konsept peşindeyim ama ana hedefimiz lounge kültürüne hitap etmek.
* Ne tür müzikler çalıyorsunuz?
Dinamo FM’den yararlanıyoruz. İyi, kaliteli ve bilinmedik müzikler çalmayı tercih ediyoruz. İlerleyen zamanlarda farklı performanslar düzenlemeyi de düşünüyoruz.
‘Bizim işletme grubu şimdikiler kadar kapitalist değildi’
* Sizi 2002 yılındaki “işletme grubu” haberleriyle tanımıştık. Bir grup üniversite öğrencisi bir mekana gidiyordunuz, böylece sizin tarzınızda başka müşterileri oraya çekiyordunuz. Hem siz hem mekan para kazanıyordu.
O dönemde dünyada yaygın olan ama Türkiye’de bilinmeyen bir iş olduğu için bu haber biraz abartılmıştı. Üniversite öğrencisi olan çevremdeki arkadaşlarıma bu iş kolundan bahsetmiştim. Alanında ilk olduğundan dikkat çekmişti. Şimdi hangi mekana gitseniz bir üniversiteden temsilci, bütün arkadaşlarını toplayıp oraya getirir ve orayı doldurur. Bizimki şimdiki durum kadar kapitalist değildi. Kendi içimizde hem eğlenelim hem biraz kazanalım hem de çalıştığımız mekana faydamız olsun mantığındaydı.