06.05.2021 - 16:39 | Son Güncellenme:
Varmış yokmuş, günler çokmuş. Günlerin birinde Keloğlan yola koyulmuş. Yolda yürürken bir ses duyduğunu sanıp durmuş ama ses kesilmiş. Yürümeye devam etmiş yine bir ses duyup durmuş ama yine ses yok. Bu, bütün gün devam etmiş.
Gece yatağına yatınca tavana dikmiş gözlerini ve sesi beklemeye başlamış. Annesi gelip onu görünce:
-Keleş oğlum niye tavana diktin gözlerini, demiş.
Keloğlan:
-Anne bütün gün sesler duydum yine duymayı bekliyorum, demiş ama annesi:
-Oğlum ben hiçbir şey duymuyorum ne oldu sana?, demiş.
Annesi üzülmüş ve oğlunun delirdiğini düşünmeye başlamış. Komşulara dert yanmış ama nafile, oğlu kalkıp seslerin peşinden gitmeye başlamış. Sonunda bir gün bir adam gelip Keloğlan’ın kucağına bir şey fısıldamış ve gitmiş. Adam ne söylediyse Keloğlan düzelmiş.
Adama kucağına ne söylediğini sormuşlar ama gizli olduğunu söylemiş. Günler günleri kovalamış, Keloğlan dağ bayırda gezerken Kral’ın da aynı sesleri duyduğunu duymuş. Hemen yanına gidip kulağına bir şeyler söylemiş ve onu düzeltmiş.
Herkes merak içinde sormuş işin sırrını:
-Bu işin sırrı filan yok. Kulağına eğilip hepsinin hayal olduğunu söyledim ve düzeldi demiş.
Kral bu olaydan sonra Keloğlan ve annesine birçok altın hediye etmiş.