20.01.2020 - 07:50 | Son Güncellenme:
ORKUN BULUT
Araç lastiği satan bir firmanın, uzun yol yapan kullanıcıları için hazırladığı bir listeyle başladı her şey! O listeyi şefler gözünde yeni bir çağa taşıyan, iki yıl önce tam da bugün hayatını kaybeden Paul Bocuse’un restoranı 55 yıldır koruduğu 3 yıldızı 2’ye düştü. Gastronomi dünyasının varlığının oluşumuna katkı sağlayan, şefleri yıldız yapan Michelin Guide organizasyonu verdiği bu absürt kararı ‘Artık aynı seviyede değil’ olarak açıkladı. Gerçekten seviye doğru mu yorumlanıyor, yoksa popülerliği kaybetmenin verdiği korkuyla denenen konuşulma hamlesi mi?Araç lastiği satan bir firmanın, uzun yol yapan kullanıcıları için hazırladığı bir listeyle başladı her şey! O listeyi şefler gözünde yeni bir çağa taşıyan, iki yıl önce tam da bugün hayatını kaybeden Paul Bocuse’un restoranı 55 yıldır koruduğu 3 yıldızı 2’ye düştü. Gastronomi dünyasının varlığının oluşumuna katkı sağlayan, şefleri yıldız yapan Michelin Guide organizasyonu verdiği bu absürt kararı ‘Artık aynı seviyede değil’ olarak açıkladı. Gerçekten seviye doğru mu yorumlanıyor, yoksa popülerliği kaybetmenin verdiği korkuyla denenen konuşulma hamlesi mi?
Popüler olmak uğruna
İletişim çağında haber almanın artık yayınlar ötesi olmasından dolayı rehberin eski etkisini kaybetmesi kaçınılmazdı! Bilginin çok daha az yaygın olduğu, o egolu eleştirmenlerin görgü ve gustosuyla hazırlanan liste belki de hâlâ gastronominin en önemli derecelendirmesi... Özellikle bu yıl yıldız düşürme üzerine ulusal haber kanallarına Trump kadar haber oluyor rehber. Belki de bunun son noktası, 55 yıldır 3 yıldızı sürdüren merhum Paul Bocuse’ün restoranı L’Auberge du Pont de Collonges’un notunu düşürdü. Nouvelle Cuisine yani yeni nesil mutfağın babası öldükten hemen iki yıl sonra bunu yapması rehber fanatiklerinin bile kabul edebileceği bir hareket değil!
15 yıldır ailesi başında
Bocuse ölmeden altı ay önce kendisiyle restoranında yemek yeme fırsatı bulmuştum. 90 yaşında neredeyse 15 yıldır da mutfakta olmadığını kendisi söylemişti. Tüm ailesi işin başında restoranı aynı şekide yıllardır temsil ediyor. Lyon’un her yerinde onun heykelleri, apartman duvarlarında büyük resimleri var. Bugün Michelin denilince akla gelen ilk restoranın yıldızını düşürecek hiçbir açıklama tatmin edici değil.Michelin gelir mi?Türkiye’den Michelin Guide’a bakış açısı biraz farklı. Bunun bir kurul işi olduğunun farkına varmadan medyamız bile iyi giden her yerli restorana ‘Michelin yıldızı alır’ gibi değerlendirmelerde bulunup, yıldızın şefe mi restorana mı verildiğiyle alakalı kafası karışık. Her ne kadar düşüşte olsa da İstanbul gibi bir şehrin yerel listeler dışında Michelin Guide’ı olmaması turizm açısından kayıp. Aslında kurulun İstanbul’a gelmek için birçok adım attığını duymuştum. Kurulun oluşması için 1 milyon dolar bütçe gerektiğini bunu da genelde şehrin belediyelerinin verdiği biliniyor. Şahıs ya da firma şehre böyle bir bağış yapabiliyor fakat hiçbir şekilde ismi geçmiyor.
Kara mizah ekolü
Bir Cem Yılmaz filmine giden birine gelen ilk sorudur ne kadar komik olduğu? Türkiye’nin en komik adamı olmanın laneti bu belki de! Yeşilçam tabiriyle ‘sinemacı’ olan, derin senaryolar yazan Yılmaz eleştirileri komiklik üzerinden almanın verdiği baskıyı çok iyi yönetemediğini düşünüyordum. ‘Karakomik Filmler’ serisinin ikinci serisi her yönüyle şapka çıkarılacak bir iş olmuş. Gerçek anlamda Türk kara mizah tarzını tanımlayan, CMYLMZ ekolü olarak akademilerde anlatılacak seviyede iki filmdi ‘Deli’ ve ‘Emanet’. PR kurgusuyla Yılmaz işini o kadar güzel anlattı ki belki de önceliği gişe olmayan bir filmin Türkiye’de nasıl ilgi çekeceğinin matematiğini de bulmuş oldu. Lanetli sorunun cevabına gelince; ince göndermelerde mizah harikaydı.