CaddeTülin Hep Yollarda

Tülin Hep Yollarda

03.10.2008 - 01:00 | Son Güncellenme:

Moda çekimleri için sık sık yurtdışına çıkan model Tülin Şahin, “Dayanamıyorum mutlaka her gün uçağa binmem lazım” diyor

Tülin Hep Yollarda

DANİMARKA’DA başlayan modellik kariyerinde 10 yılı geride bırakan Tülin Şahin plansız programsız asla yaşayamam diyenlerden... Yoğun iş gündemiyle adından söz ettiren ünlü model, “Benim kariyer stratejilerim büyük holdingler kadar sıkı ve sağlam yapılıyor. Asla bende son dakika bir şey çıkmaz. Şimdiden ajandam 2009 Şubat ayına kadar dolu” diyor.  Her hafta bir tanıtım, organizasyon ya da çekimde görev alan Şahin, haftanın geri kalan günlerinde de çekimler  için yurtdışına uçuyor.

Haberin Devamı

“DAYANAMIYORUM, mutlaka her gün uçağa binmem lazım” diyen ünlü model, havalimanında pasaport kontrolündeki polislerle yaşadığı komik diyalogları şöyle anlatıyor: “‘Eee,Tülin Hanım, daha dün buradaydınız’ diyorlar. En  çok onları gördüğüm için ‘Evet meslektaşlarım sizsiniz’ dedim.  Geçen gün de öğrendim ki, insanlar bana yeni bir lakap takmışlar ‘THY Tülin’ diye. Açılımı ise Tülin Hep Yollarda.”    


Tülin Şahin: Memet benim her şeyim

İşadamı Memet Özer’le mutlu bir evlilik sürdüren  Tülin Şahin, “Birlikteliğimiz Mayıs 2009 ‘da sekiz yıl olacak. Dile kolay sekiz yıl. Evden çıkarken onu özlemeye başlıyorum. Birbirimizi çok iyi tamamlıyoruz ve çok seviyoruz” diyor 


Danimarka’da başlayan modellik kariyerini 10 yıldır hem Türkiye’de hem de yurtdışında başarıyla devam ettiren Tülin Şahin, yine yoğun iş gündemiyle adından söz ettiriyor. Her hafta bir tanıtım, organizasyon ya da çekimde görev alan Şahin, haftanın geri kalan günlerinde de dünyanın değişik ülkelerinde mesleğini icra ediyor. İşadamı Memet Özer’le mutlu bir evlilik sürdüren Şahin, son olarak İtalya’da Salvatore Ferragamo’nun 80. yılına özel hazırladığı koleksiyon lansmanına ve ardından Gwyneth Paltrow, Dennis Hopper ve Tods’un sahibi Diego Da Ville’ın düzenlediği özel davete katıldı.

Haberin Devamı

Son olarak eşiniz Memet Özer’le iş için Milano’ya gittiniz, seyahatiniz nasıl geçti?
Çok güzel geçti. Milano Moda Haftası için oradaydım, daha doğrusu oradaydık 1.5 haftadır Memet ile birlikte... İlk önce Salvatore Ferragamo’nun 80. yılına özel hazırladığı koleksiyon lansmanına ve sergisine davetliydik. Ardından gecenin ev sahipliğini Gwyneth Paltrow, Dennis Hopper ve Tods’un sahibi Diego Da Ville’ın düzenlediği özel davete katıldık ve geri kalan zamanlarda ise Milano’daki ajansımın bana hazırladığı çekimlerde görev aldım. Ayrıca Memet’le beraber çok güzel dinlendiğimiz mini de bir tatil yapmış oldum.
Ama tüm haftamız orada geçse bile bu sefer Memet’i bir günlüğüne orada bıraktım ve 22 Eylül Perşembe günü lansman için geldim ve ertesi sabah saat 05.00’te tekrar Milano’ya uçtum. Yani anlayacağın dayamanıyorum mutlaka her

Tülin Hep Yollarda
gün uçağa binmem lazım... (Gülüyor) Zaten burada havalimanında her sabah çok komik diyaloglar yaşıyorum pasaport kontolündeki polislerle...
Check in’deki yetkililer ve güvenlik görevlileri ile “Eee, Tülin Hanım, daha dün buradaydınız” diyorlar genelde... En çok onları gördüğüm için de bir gün dedim ki, “‘E, evet meslektaşlarım sizsiniz”... Onlar da, “Aaa, çok iyiymiş yaa teşekkür ederiz” dediler. Geçen gün de öğrendim ki, insanlar bana yeni bir lakap takmışlar “THY Tülin” diye... Açılımı ise “Tülin Hep Yollarda” ve “Tülin Her Yerde”. 

Bu yılki çalışma programınız nasıl, nerelere uçacaksınız daha?
Her zamanki gibi yoğun olacak. Şimdiden 2009 Şubat ayına kadar dolu. Chile, Miami, Sardunya v.s gibi yerlerde çekimlerim var. 

Yurtdışında çok çalışan birisi olarak sürekli Türkiye’den gidip gelmeniz zor oluyor mu bu çekimlere? Örneğin neden Paris, Milano, New York, Londra gibi moda merkezlerinde yaşamayı tercih etmediniz?
Çünkü kendime göre bir “moda politikası” yapıyorum. Zaten diğer kızların hepsi bu saydığın yerlerde yaşıyor. Bir çekime gittiğimde İstanbul’dan,  Türkiye’den gelmiş olmam onlarda daha da fazla ilgi uyandırıyor. İlki ülkemize her konuda maalesef ön yargılı yaklaşıyorlar. Buradan bir modelin gelmesi onları bir hayli şaşırtıyor. İkincisi yurtdışındaki ajanslarım buradan THY’dan yılda yaklaşık 100 tane bilet satın alıyor. Çünkü ben şart koyuyorum ajanslarıma ve firmalara tüm biletlerim sadece THY’den alınacak diye... Firma yetkilileri soruyor, “Sadece THY ile uçmak istemişsin neden?” diye... “Çok basit çok iyiler ve bavul kaybetmiyorlar” diyorum ve tam da bu lafımın üstüne bir gün Roma’da bir çekime iki manken tüm bavullarını kaybederek gelince “Gördünüz mü” diyorum, daha ne olsun. 



Tülin Hep Yollarda



Yani bu kadar yolculuk için Türkiye’de olmak zor olmuyor?
Fiziksel olarak zor olmuyor. Çünkü İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan THY ile dünyanın bir ucuna direkt uçulabiliyor. Üçüncüsü malum ülkemiz tekstil ülkesi, çalıştığım firma doğal olarak soruyor ‘Bilmem ne ürettireceğim ülkenizde kime gideyim, kim üretsin?” diye. Dördüncüsü ise çalıştığım firmaların hepsine bir sonraki çekimlerini İstanbul’da yapmalarını söylüyorum. Ama bu teklifi çok az firma kabul ediyor. Çünkü, “ Tülin çok güzel fikir” diyorlar “Ama duyduk ki, İstanbul’da trafik çok kötüymüş ve bizim işte de her şey vakit ile ilgili”... Bak olay trafik olunca bütün politikam bitiyor. 

Bir de elinizden geldiğince sosyal sorumluluk projelerine, kampanyalara destek verdiğinizi biliyoruz. Bu kampanyalar amacına ulaşıyor mu ?
www.doguscocuk.com.tr’de her hafta çocuklara “çocuk modası” veya genel trendler hakkında yazılar yazıyorum ve onlardan her gün gelen soruları cevaplıyorum. Çok şekerler “Tülin Abla doğum günü partim var ne giyeyim,Tülin Abla kışın parka mont giymeyi sevmiyorum beni kilolu gösteriyor ne yapayım?” diye soruyorlar. Ben de her gün onları yanıtlıyorum. Doğuş Çocuk’un internet sitesinin yanı sıra bunun gibi bir çok faydalı etkinliği var. www.doguscocuk.com.tr’de Türkiye’nin hemen her yerinden çocuklar ücretsiz üye olup hem kendileri yazabiliyorlar. Hem bu faydalı etkinliklerden ve bilgilerden faydalanabiliyorlar.  

Meslek yaşamınızda kaçıncı yıldasınız ve hep mankenlik 30’dan sonra yapılmaz denir ya, sizin yaş sınırınız kaç olacak?
Meslek yaşamımda 10. yıldayım. Mankenlik kendinize iyi bakmakla ilgili... Artı hâlâ bir defileye çıkmadan dizleriniz titriyor ve midenizde kelebekler uçuyorsa, demek ki hâlâ mesleğe karşı heyecan var, o zaman yaş fark etmez. Nice 30’un üstünde üstünde olup da göstermeyen meslektaşlarım var. Ayrıca tüketici için, gerçek kadın kitlesi için ünlünün yaşının 25 üstü olması her zaman daha avantajdır. Ben şu an 28’im, yutdışındaki ajanslarım ‘Hâlâ 20 görünüyorsun’ diyorlar o zaman sorun yok demektir.

Formunuzu korumak için neler yapıyorsunuz?
Sporumu, uykumu ve sağlıklı beslenmemi aksatmadığım sürece uzun süre yaparım gibi geliyor ama çok da abartmam bu süreyi... Zaten benim kariyer stratejime baktığınız zaman moda pastamdan birçok dilim çıkardım kendime. Marka ve konsept danışmanlığı, editörlük, yazılar, tasarlamak gibi...
 Zaten ileride de ağırlık bunlara yönelik olacak. Benim kariyer stratejilerim büyük holdingler kadar sıkı ve sağlam yapılıyor. Stratejisiz bir kariyer asla olmaz. Çoğu zaman 3 - 6 ay sonrası hatta 1 yıllık programlarım bellidir. Bu yüzden de plansız programsız asla yaşayamam. Asla bende son dakika bir şey çıkmaz ve çok da seviyorum böyle planlı programlı yaşamayı...Sanırım burada biraz İskandinav tarafım ağır basıyor.

Bu kadar yoğun bir tempoda mutlu bir evlilik de sürdürüyorsunuz. Bunun özel bir sırrı var mı?
Valla evlilik uzmanı değilim, elimden geldiğince bir şeyler söyleyeyim. Sadece birbirimizi çok iyi tamamlıyoruz ve çok seviyoruz. Birilerini aramayız kendi kendimize eğleniriz. O benim her şeyim. Mayıs 2009’da sekiz yıl olacak. Dile kolay sekiz yıl, gerçekten uzun bir süre. Memet benim işime en az benim kadar saygı duyuyor ve benim kadar seviyor ve daha beni tanımadan önce de işimin gereklerini çok iyi bilen birisiydi. Evden çıkarken onu özlemeye başlıyorum.
İstanbul’da da işe gitsem, yurtdışına da gitsem çıktığım ve geri döndüğüm yer evim yani Memet’in yanı...
İşten eve dönerken sevinerek dönüyorsanız problem yok demektir.  O zaman varın sürekli çalışın. Oflayıp puflayarak dönüyorsanız bir sorun var demektir. Ben kadınların çalışmasından yanayım hep... Özellikle Türk kadınları çok becerikli... İyi bir ilişki içinde iki tarafın da  üretmesi lazım. Eve geldiklerinde birbirleriyle bir şeyler paylaşmalı. Her iki tarafın da sosyal hayatları olmaları... Sürekli evde oturup kocasını bekleyen bir kadın modeli düşünemiyorum. Bu tür ilişkileri sağlıklı görmüyorum.