23.12.2017 - 18:08 | Son Güncellenme:
Milliyet Gazetesi'nden Sinan Biçici'nin, "2017’de Kim Kaybetti?" başlıklı yazısı şöyle:
"Yılın son haftasına girdik. Gelenek olduğu üzere, bir değerlendirmesini yapmak gerek. Geçtiğimiz sene 24 Aralık’ta 2017 yılına ait öngörümü anlatan bir yazı kaleme almıştım. ‘Yeni yılın kaybedeni komedi olabilir’ tahminim ne yazık ki tuttu.
Sezonda 60’tan fazla dizi yayınlanıyor, haftadaysa 35-40 arası. Haftalık diziler içinde 8-10 tanesi komedi. Peki komedi dizilerinin performansı nasıl? Mesela, aralık ayında en çok reyting alan 10 dizi içinde bir tane komedi var: ‘Yeni Gelin’. İlk 20’deyse ‘Şevkat Yerimdar’la sayı ikiye çıkıyor. Bu yıl gün birinciliği tadan komedilere bir de ‘Çocuklar Duymasın’ı ekleyebiliriz.
Sinema, komedi filmleriyle rekor kırdı bu sene. Büyük gişe yapan ‘Ayla’ istisnası dışında, listede en üst sıralarda hep komediler var. İnternette de en çok komik videolar izleniyor. Komedinin başarılı olamadığı tek mecra, televizyon.
Komediler ciddiyeti hak etmiyor mu?
Peki neden? Yeşilçam komedilerini tekrar tekrar izleyen, sinemada rekor kırdıran seyirci, neden televizyonda komedi tercih etmiyor dersiniz?
Bence bunun sebebini seyircide aramak yerine, işlerin kendisine bakmak gerek. Komedi dizileri hep küçük bütçeli işler kategorisinde değerlendiriliyor. Senaryolara dramlar kadar iyi çalışılmıyor. Oyuncu kadrosuyla, prodüksiyonuyla büyük düşünülmüyor. Starlar hep dramlar için saklanıyor. Şöyle göstere göstere gelen, insanda merak uyandıran, büyük iddialarla tanıtılan komedi dizisi gördünüz mü son zamanlarda?
Zaman, emek, para ve özen kısıtlı olursa, başarı beklenebilir mi? Reyting sonuçlarına şaşırmamak lazım. Komedi ciddi iştir, siz ciddiye almazsanız o da sizi ciddiye almaz.
‘MARTILARIN EFENDİSİ’ NEDEN İZLENMELİ?
Gerçeklerin acıttığı, umutların tükendiği, hayal kurmanın güçleştiği zamanlardayız. İşte böyle bir zamanda, iyi insanları gemilere bindirip, iyi insanların ülkesine götürmek üzere gizli bir görevi bekliyor ‘Martıların Efendisi’. Gizli dünyasının bir masal kahramanı, kötülerle savaşan bir şövalye. Gerçek hayattan bir kadın girer hayatına. Kötüleri yenip, iyiler ülkesine yolculuğun vakti gelmiştir.
Farklı bir karakterin, farklı hikayesiyle ‘Martıların Efendisi’, insana adeta nefes aldırıyor. Sinemanın gerçek varlık sebebini, hayal dünyasını, masalsılığını hatırlatıyor.
Zamanını, emeğini büyük oranda diziler için harcayan senarist Meriç Demiray’ın 10 yıldan fazladır bu hikayenin peşine düşüp gerçekleştirmesi, bir meslektaşı olarak beni çok sevindirdi. Dizi yazarken hayal gücünü kaybettiğini düşünen arkadaşlarımız için de bir umut olsun.
Mehmet Günsür, ‘Martıların Efendisi’ karakteriyle bambaşka bir şekilde çıkıyor karşımıza. Dünyada örnekleri çok ama bizde bir jönün bu türden bir karakteri canlandırmaya soyunması, takdir edilesi bir durum. Riskli bir işe girişip, başarıyla üstesinden gelmiş.
Nejat İşler, Timuçin Esen, “Biz ancak başrol oynarız” diyen star oyunculara örnek olmalı. Çok görünmenin değil, hikayeye katkı yapmanın önemli olduğunu göstermişler. Mehmet Ada Öztekin, yönetmen olarak hikayenin önüne geçmek için çaba sarf etmemiş, masalsılığı ve gerçekçiliği güzel bir şekilde harmanlamış. “Para kazanmak için ya güldüreceksin, ya ağlatacaksın” demeden bu filme fırsat veren yapımcı Erol Avcı da takdiri hak ediyor. Film, çok izlenmeyi hesaba katmadan, olması gerekeni yapmış ve gerisini seyirciye bırakmış.
Hikayesi, kurduğu dünyası, oyuncuları ve yapılış biçimiyle izlenmeyi hak eden bir film. Mutlaka izlenmeli... Umarım ödülü de gişesi de bol olur, başka sinemacıları da cesaretlendirir. Herkesin emeğine sağlık."