17.03.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:
sanayi şehridir. Yine şansıma Denizli çok hareketliydi. E durum da öyle olunca Doğan Haber Ajansındaki dostlarım fazla yardımcı olamadılar. İş başa düştü. Ama benim manevi oğlum DHA İzmir Bürosunun yıldızı Cesur Sert, onun sayesinde tanıdığım Türkiyede en başarılı organizasyonlara imza atan yakışıklı kardeşim Emre Akova ve Denizlide gerçekten heykeli dikilecek bir iş adamı Yasin Çinkaya ile asistanı İlknur Keleş sayesinde Denizlinin altını-üstüne getirdim. Stüdyo Cengizin sahibi Cengiz Akhisar Ağabey de muhteşem fotoğrafları ve bilgileri ile bana çok yardımcı oldu. Tabii DHA Denizli Büro Şefi Osman Nuri Boyacı ile başarılı muhabirlerinden Ferah Işık ve Ramazan Çetine de sonsuz teşekkürler. Şimdi gelelim sadede. Bu kez de Richmond Pamukkale Thermalde Emrenin konuğu olarak kaldım. Ama Pamukkalenin o içler acısı halini görünce çok üzüldüm. Zaten gece yarısı otele girdiğimde otelin halkla ilişkilerini yürüten Yasemin Özkaya ve Bibiana Atagül olmak üzere herkes resepsiyonda beni bekliyordu. Onlar da bölgenin eşsiz güzelliklerine ve şifalı sularına rağmen turizm açısından gerekli ilgiyi görmediğini ve bütün otellerin kan ağladığını söylediler. Bence devletin acilen Pamukkalede kür ve termal turizmini harekete geçirmesi şart. Yoksa binlerce insan aç kalacak, dev oteller kapanacak. Üstelik yalnızca Pamukkale değil, Bergama krallarından 11. Eumenesin kurduğu Hierapolis, Pamukkaleye 5 kilometre uzaklıktaki Karahayık Köyü, Kaklık Mağarası ve çevresi de hayata geçirilmeli. UNESCOnun Dünya Miras Listesinde bulunan Pamukkale için acil önlem alınmalı. Bu arada tabir-i caiz ise üç günde canım çıktı sevgili okurlar. Bir günde beş randevuya Emre ile koşturup durduk. O nedenle mütevazı olamayacağım. Bu dizi röportajı hakkını vererek okuyun, hatta kesip saklayın. İleride lazım olabilir. Evet gelelim sadede. Denizlispor ilklerin takımı. Denizlide de ilk konuğum 1973 yılından beri Türkiye tekstil ihracatında önemli bir yeri olan Ozanteksin Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Katrancıydı. Katrancı, oğulları Ozan ve Oğuzhan Katrancı ile şirketi yürütüyor ve firmanın 2004 yılında ihracat hedefi 50 milyon dolar. Toplam ciro hedefleri ise 70 milyon dolar. Ama ben Zafer Katrancı ile tekstilden çok başkanı olduğu Denizlisporu konuştum. Buyrun; Ş.D: Denizlispor spor camiasında hep birtakım ilklere imza atıyor. Tel örgüleri ilk siz kaldırdınız, maça gelen her izleyiciye yanında bir hanım izleyici getirdiği takdirde ücretsiz maç izleyebilme imkanı tanıdınız. Bu çağdaş fikirler nasıl oluşuyor? BAŞKAN: Denizlispor ve camiası yıllar önce ilk defa Türkiyede bir ilke imza attı. Tel örgüleri kaldırdı. 3 yıl kadar önce UEFAda 4üncü tura kadar çıktık. Büyük takımlardan bile 4üncü tura çıkamayan oldu. 2 yıldan bu yana Denizlispor, Anadolu takımlarının zirvesinde top koşturuyor. İkinci olarak da biliyorsunuz tüm taraftarlar maçlara eşi veya kızıyla birlikte gelebilir, aynı biletle maçı izleyebilir. Biz bunu kendi imkanlarımızla karşılıyoruz. Uygulamamızın nedeni kadın taraftarlarımızı da statlara çekip centilmence maç izlenmesini sağlamak. Bu uygulama sezon sonuna kadar devam edecek. Amacım Denizlinin tekstildeki başarısını, futbola da taşımak. Özellikle bu yüzden 2 yıldır kulübün başkanıyım. Mayıs ayında tekrar adayım. Ş.D: Peki Sayın Başkanım futbolda tribünlerdeki terör ve şiddet nasıl biter? BAŞKAN: İki gruba iyi niyet çerçevesinde, kendilerine her zaman stadın kapısının açık olduğunu ancak toplu olarak değil bireysel olarak girebileceklerini söyledik. Daha önce uygulanan taraftarlara parasız bilet verme olayını bu sezon kaldırdık. Tabii ki bir reaksiyon aldık. Onlar da bu işin sonunun olmayacağını anladılar. İki ay önce Futbol Federasyonunun İstanbuldaki toplantısında da Denizlispor kısmen örnek gösterildi. Yani taraftarlarını temizlediği, sadece centilmen taraftarlarıyla maç izlenildiği dile getirildi. Efendim, bu kez Denizlideyim. Malumunuz İzmirli ve Egeli olarak Denizliyi iyi de bilirim. Denizli bana göre tarih ve kültür olarak zengin bir kent. Uzun yıllar Pamukkalesi, kaplıcaları ve dünyada bir eşi olmayan travertenleri ile tanınan Denizli, Türkiye ekonomisinde de çok önemli yeri olan bir Ş.D: Peki Başkan, tuttuğunuz başka bir takım var mı? Bu yıl sizce kim şampiyon olur? BAŞKAN: İçim-dışım birdir. Ayrıca bütün Denizli halkı ve spor camiası benim ikinci bir takım tuttuğumu bilir. O da Galatasaraydır. 4 büyüğe gelince Beşiktaş, ilk yarıya kötü başlamıştı ama ligi yakaladı. Trabzonun şansı iyi giderse Fenerbahçeyle yarışabilir. Arkasından Galatasaray da toparladı. Ş.D: Dışarıdan bir sürü para verilerek hocalar getiriliyor ve sonucunda da hayal kırıklığı yaşanıyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? BAŞKAN: Dışarıdan hoca gelebilir. Futbolda Avrupa üst düzeyde. Ama çok da ısrarcı olunmaması lazım. Nitekim Rıza Hoca Beşiktaşın başarı grafiğini hemen yükseltti. Bunu gören diğer takımlarımız da kendi bünyelerinden hoca çıkarmaya çalışabilir. Ş.D: Fatih Terim ve Mustafa Denizliden hangisi daha iyi? BAŞKAN: Bana göre ikisi de iyi hoca. Ama başarı kişisel bir olay değil. Yöneticiler, çalıştırdığı takımın futbolcuları da bir hocanın başarısında önemli etkenlerdir. Ş.D: Türkiyede beğendiniz üç futbolcunun adını söyler misiniz? BAŞKAN: Çok eskiden, çocukluğumda Turgay Şeren, Metin Oktay vardı. Şimdi ise Denizlispordan Ersan Martin var mesela. Fenerbahçeden Tuncay azimli bir oyuncu. Galatasaraydan Necatiyi beğeniyorum. Ş.D: Nihat ve Emre dışında Türkiyeden yurt dışına giden futbolcularımız başarılı olamıyor. Neden? BAŞKAN: Çok basit. Adaptasyonunu sağlayamıyor. Yani gittiği takım bir Avrupa takımı. Hepsi yabancı kendisi tek başına bir Türk. Futbola değil kişiliğine adaptasyonunu sağlayamıyor, sağlayamayınca da futbolunu yansıtamıyor. Ve yalnız hissediyor kendini sonra da geri geliyor. Ş.D: Peki sizce futbolcu oruç tutmalı mıdır? BAŞKAN: Ramazan aylarında tartışma yaratan bir konu. Futbolcunun top oynayacağı gün oruç tutmaması kendi sağlığı açısından daha mantıklı. Hepimiz Müslümanız ama onların mesleği bu. Bana göre tutmamalı. Ş.D: Futbolcunun çapkın olmasına ne diyorsunuz? BAŞKAN: Çapkınlık olayları olunca, oyuncu artık o takımda oynamaz, oynayamaz. Onun idealinde futbol yoktur. Böyle düşünen oyuncunun oyun düzeni bozulur. Aile düzeni bozulur. Sonucunda o oyuncuyu göndermek durumunda kalırsın. Ş.D: Siz spor yapıyor musunuz? BAŞKAN: Voleybol oynadım amatörce. Futbol oynamadım. Spor yapma imkanım olmasına rağmen şu an yapamıyorum. Ş.D: Hayat nasıl geçiyor? BAŞKAN: Zaman pek yetmiyor. Sabah 08:00de mesai başlıyor. Akşam 20:00ye kadar fabrikadayız. Antrenman günleri antrenmanlara katılmaya çalışırım. Günün 24 saati müzik, özellikle de Türk Sanat Müziği dinlerim. Çünkü çok seviyorum. Emel Sayın, Muazzez Abacı, Sezen Aksu, Ebru Gündeş favori isimlerim. Ayrıca fanatik bir Yıldız Tilbe hayranıyım. Ş.D: Peki başkanım, futbolcular size niye baba diyorlar ve son olarak Türk futbolu hakkında temennileriniz? BAŞKAN: Bütün spor camiasında öncelikle terörün bitmesini, centilmence, dostça karşılaşmaların devam etmesini istiyorum. Medyanın ise Anadolu takımlarına kalemleriyle biraz daha destek ve yer vermesini istiyorum. Bütün futbolcular ve hatta yönetimdeki arkadaşların bana baba demesi ise tamamen sevgiden geliyor. Yaşça onların babasından daha büyüğüm. Yıldız Tilbe hayranı Bayramlarda onları hiç yalnız bırakmam. Çünkü biz bir aileyiz. Çıkışta DHAnın (Doğan Haber Ajansı) Denizli Büro Şefi sevgili Osman Nuri Boyacı, Yasinin asistanı İlknur, Emre ve ben minik bir çarşı turu attık. Ama çok boştu. Dilek Ayakkabılarının sahibi ve yılların esnafı Faruk Keleş ile biraz dertleştik. Çarşının 800 yıllık bir mazisi var. Fakat işler son günlerde acayip düşmüş. Bunda yeni açılan dev alışveriş merkezlerinin etkisi olup olmadığını sordum Faruk Beye, o umutlu "Denizli halkı döner, dolaşır buraya gelir yine" diyor. Evet efendim, bugünlük bu kadar. Yarınki turumuzda neler var neler, aman kaçırmayın... Şimdilik bye. sdudek@posta.com.tr Çarşıda işler kesat