23.01.2017 - 11:17 | Son Güncellenme:
Kıraç, yakın dostları hariç hiç kimsenin bilmediği, Beykoz’a bağlı Ali Bahadır Köyü’ndeki çiftliğinin kapılarını ilk kez Habertürk Gazetesi'ne açtı. 5 yıl önce eşi Ayşe Şule Bilgiç’le bankadan kredi çekerek bu çiftliği aldıklarını ve kredisini hala ödediklerini belirten şarkıcı, "13 dönümlük bu çiftlikte 17 inek, 16 tavuk, 8 ördek ve 5 hindi besliyorum" dedi.
Çiftlik sit alanı olduğu için 5 yıldır karavanda yaşadığını dile getiren Kıraç, bütün ömrünü şehir hayatında geçirenlere, "Topraktan geldik toprağa gideceğiz, kini ve nefreti arkamızda bırakalım” çağrısında bulundu.
Bugüne kadar bir çiftliğiniz olduğunu neden hiç dile getirmediniz?
'Çiftliğim var' diyerek gösteriş yapma gereği duymadım da ondan. Tam 5 yıldır Beykoz’a bağlı olan Ali Bahadır Köyü’ndeki bu çiftlikte eşim ve çocuklarımla birlikte zaman geçiriyorum. Kışın daha az geliyoruz ama yazın ağırlıklı olmak üzere havalar güzel olduğunda hep buradayız. Aşağı yukarı 5 yıldır da karavanda yaşıyoruz.
Neden karavan?
Gördüğünüz gibi derme çatma bir ev bile yok. Burası imarda sit alanı olarak gözüktüğü için tek katlı küçük bir ev yapmamıza izin verilmiyor. Civarda villalardan geçilmiyor ama nedense bize kulak asan yok. Profesyonel karavancı değiliz ama karavanda yaşamaya mecbur bırakıldık. Aracılığınızla Beykoz Belediyesi’ne ve devlet büyüklerime sesleniyorum. Tek katlı bir ev yapabilsek ailecek çok mesut olacağız.
İnsanların çoğu karavanda yaşama hayali kurar aslında. Mecburiyetten de olsa siz bunu gerçekleştirmişsiniz. Karavanda yaşamak size neler hissettiriyor?
Karavanda yaşamak çok zahmetli ama yazın kaldığımızda keyifli oluyor. Eşim ve çocuklarla birlikte güneşin doğuşunu, karanlık çöktüğündeyse yıldızları seyretmek paha biçilemez. Burada elektrik olmadan yaşıyoruz. Küçük ama şirin bir ortam söz konusu. Karavanda yaşamak insana bütün dert ve tasalarını unutturuyor. Dediğiniz gibi çoğu insan karavanda yaşama hayali kurar. Bu hayali neden gerçekleştiremezler anlamıyorum. Herkes karavanda yaşayabilir. Karavanda yaşamak isteyenler bu fikrini ertelemeyip hayata geçirmeli. Karavan candır. Herkese karavanda yaşamayı öneriyorum. Açık konuşmak gerekirse ilerleyen yıllarda ailemle birlikte karavanda yaşayabiliriz. Eşim ve çocuklar da çok alıştı çünkü.
Bir çiftlik sahibi olma fikri ne zaman ortaya çıktı?
Eşim Ayşe de (Şule Bilgiç) ben de doğaya çok düşkün insanlarız, tabiata aşığız. Bir gün otururken 'Neden bir çiftlik almayalım?' dedikten sonra hemen harekete geçtik. Bizler doğanın bir parçası olmak zorundayız. Ancak doğayla beraber uygarlığa gidebiliriz. Doğaya zarar verirsek kendi topuğumuza sıkmış gibi oluruz. Açıkçası çocukluğumdan beri de böyle bir hayalim vardı.
Çiftlikte hangi hayvanları besliyorsunuz?
An itibarıyla 16 tavuk, 17 inek, 5 hindi ve 7-8 tane de ördek besliyorum. 100 liraya aldığım makineyle kolaylıkla Türkmenlerin yaptığı gibi yoğurttan tereyağı yapıyorum. Yine sütü ve yoğurdu kendimiz üretiyoruz. Dışarıdan yoğurt, tereyağı ve süt satın almıyoruz. Çiftliğimizde tek eksik yumurta belki de. Açık arazi olduğu için tavuklarımıza bazen hastalık geliyor ve her gün yumurta alamayabiliyoruz. Bir inek en fazla 15 kilo süt veriyor. Günde ortalama 80 litre süt alıyoruz.
Bu işin ticaretini yapıyor musunuz?
Ticarete atılmayı düşünüyorum ama çok yatırım gücüm yok. Yatırım gücüm olsa atılmak isterdim. Şimdi 'Bu kadar sütü, yoğurdu ve tereyağını ne yapıyorsunuz?' diyeceksiniz. Büyük bir bölümünü eşe dosta ve ihtiyaç sahiplerine veriyorum. Topraktan geldik, toprağa gideceğiz.
Şehir insanı da çiftçilik yapabilir mi?
Kolaylıkla yapabilir. Modern insanlar niye yapmasın? İnsanlar evlerinde oturup boş boş televizyon izleyeceklerine 2-3 aile bir araya gelip bir çiftlik kiralayıp kiraladıkları yerde dönüşümlü kalarak pek tabii ferah bir yaşam sürebilir. Şehirdeki her insan çiftlik yaşamını arıyor ama cesareti yok. Ekonomiyi bahane ediyorlar. Unutulmasın ki topraktan geldik, toprağa gideceğiz. Topraktan bu kadar uzaklaşmamak gerekiyor.
Şehir hayatından uzaklaşmak nasıl bir duygu?
Şehirdeki kapitalist sistem ve teknoloji insanları birbirine küstürüyor, ayırıyor, bölüyor ve parçalıyor. Şehir dışında öyle bir şey söz konusu değil. Bu sessizlik ve özgürlük hissi tarif edilemez. Kendinle veya ailenle baş başa kaldığında zaman duruyor adeta. Şehir hayatında zamanın nasıl geçtiğini anlayamıyorsun. Burada zaman kaliteli akıyor. Şehir hayatı bizim hareket kabiliyetimizi kısıtlıyor. Şahsen çiftliğe geldiğimde yeniden doğmuş gibi oluyor, nefes alabiliyorum.
Kıraç, “Karavanla yolculuk yapacak mısınız?" sorusuna, “Karavanla yolculuğun ustası Volkan Konak’tır. Biz onun yanında çömez bile değiliz. Bu işi ondan öğrenebiliriz. Önce çocukların büyümesi gerekiyor" yanıtını verdi.