12.02.2011 - 00:08 | Son Güncellenme:
Haber: Yasemin Bay
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş., ‘İstanbul’un Yüzleri’ serisinin yeni kitabında bu kez İstanbul’un filmlerini ortaya seriyor. ‘İstanbul’un 100 Filmi’ adlı kitap İstanbul’un uzak/yakın geçmişini, bugününü ustalıkla sinema perdesine yansıtan yönetmenlerin filmlerini bir araya getiriyor; böylelikle İstanbul envanterine yeni bir kayıt düşülüyor. İstanbul’un kişisel tarihinin izdüşümü olarak nitelendirebileceğimiz bu filmlerde kâh Galata Köprüsü kâh Boğaz’ı fon olarak izliyoruz.
Kitabı yayıma hazırlayan Semra Kır, “Fuat Uzkınay’ın 1914 tarihli ‘Ayastefanos’taki Rus Abidesinin Yıkılışı’ adlı yapıtıyla başlayıp günümüze kadar uzanan Türk sinema serüveninde İstanbul sayısız kareyle yansıtılmıştır. Sadece bir tarihi yapı, bir sokak değil oyuncuların ya da onların arkasında kameraya takılan insanların duruşları, konuşmaları, tepkileriyle arka planda bir bir gördüğümüz İstanbul manzaraları fark edebilen izleyicinin gözünde zengin bir arşiv vesikasına döner. Bu haliyle İstanbul filmleri, kimi zaman bir belgesel niteliği kazanırken kimi zaman da nostaljik bir albüm halini alır” diyor. Kitap için yapılan seçkideyse özellikle İstanbul’u en iyi temsil ettiğini düşündükleri filmlere yer verdiklerini belirtiyor.
Rumeli Hisarı’ndan Eminönü’ne
Kitap Muhsin Ertuğrul’un ‘Bir Millet Uyanıyor’ adlı filmiyle açılıyor. Filmin bazı sahnelerinde Erenköy Ethem Efendi Caddesi’ndeki bir Osmanlı paşası olan Mehmet Ali Bengü’nün köşkünü görüyoruz. Rumeli Hisarı, Aşiyan ve Boğaz’da gerçekleşen dış mekan çekimlerinde İstanbul’un tüm güzelliğiyle karşımıza çıktığı ‘Yılmaz Ali’ (Yönetmen: Faruk Kenç), 1952 yılının Haliç’ini, Süleymaniye, Beyazıt Meydanı’nı, Kapalıçarşı’yı gördüğümüz ‘Kanun Namına’ (Ömer Lütfi Akad), günümüze kıyasla tenhalığıyla dikkat çeken Taksim Meydanı’yla ‘Şoför Nebahat’ (Metin Erksan), İstanbul’un eski mahalle havasını taşıyan ‘Kırık Çanaklar’ (Memduh Ün) eşliğinde kentin geçmişine uzanıyoruz. Kitaptaki 100 film sadece geçmişe odaklanmış değil. Günümüze dair örnekler de yer alıyor: Mesela Galata semtini ana mekan olarak alan ‘Uzak İhtimal’, Eminönü’nü hiç olmadığı kadar sakin gösteren ‘Üç Maymun’, Topkapı Sarayı, Haseki Külliyesi, Galata Mevlevihanesi gibi tarihi yapılarda geçen ‘Dinle Neyden’, İstanbul’un pek çok semtinin kullanıldığı ‘Anlat İstanbul’, havadan çekilen görüntülerle tam bir İstanbul şöleni yaşatan ‘Organize İşler’...
Sadece Türk filmleri yer almıyor bu kitapta. François Dupeyron’un yönettiği ve başrolünde Ömer Şerif’in yer aldığı ‘İbrahim Bey ve Kuran’ın Çiçekleri’, son sahnelerinde İstanbul karşımıza çıkıyor. Charles Winkler’ın hem yabancı hem Türkiye’den oyuncularla çalıştığı ‘The Net 2.0’ın tamamı ise İstanbul’da geçiyor. Tedyy Chan’ın yönettiği ‘Altın Yumruk İstanbul’da’ adlı filmde kahramanının kız arkadaşıyla İstanbul’un tarihi mekanlarında buluştuğunu görüyoruz. Sidney Lumet’in Agatha Christie‘nin romanında uyarladığı ‘Şark Ekspresinde Cinayet’ de unutulmamış.
Her bir film hem künyeleri hem de konularıyla ele alınırken görsellik de unutulmuyor. Filmden fotoğraflara, afişlere yer veriliyor. Ayrıca her bir filmin İstanbul’da hangi mekanlarda geçtiği, kenti nasıl ele aldığı da anlatılıyor.