Yatsın Yanıma’, ‘Unutamam Dedin’ gibi şarkılarla yıldızı parlayan; Ajda Pekkan, Ebru Yaşar, Ece Seçkin ve Emre Aydın’a verdiği bestelerle adından söz ettiren Gülden Mutlu’nun sözü ve müziği kendisine, düzenlemesi ise Osman Çetin’e ait ‘Kandırmışlar Aşk Diye’ parçası dijital platformlarda yerini aldı. Tüm yazdığı şarkıların yaşanmışlığı olduğunu ifade eden şarkıcı, sorularımızı cevapladı.
‘Kandırmışlar Aşk Diye’nin hikayesi nedir? İçinde var olan o aşkın, başka bir heyecana tercih edildiğini gördüğünde, avazı çıktığı kadar bağırmak, bunu sayfalarca yazmak isteyen ama susan insanlar var. Onlara, ‘Sizi anlıyorum’ demek istedim. Hikaye hayattan, hayal kırıklığının içinden ve bir sürü kişinin derdi olarak yaşamlarından geçen o gerçek histen.
Güzelliğinizin, işinizin önüne geçmesinden korkar mısınız?Korkmam, yine sanatı iliştiririm önüne. Tam tersidir ya genel de, sanatın olmadığı noktayı güzellikle örterler. Bende sanatımın önüne geçecek bir güzellik varsa, buyursun geçsin.
Birçok ünlü isme şarkı verdiniz. Son olarak da Ajda Pekkan’ın albümünde bir parçanız var. Nasıl bir araya geldiniz?Çok istediğim bir şeydi bu. ‘Dur, bir şarkı yazayım’ dedim. Aldım gözümün önüne Ajda Pekkan’ı, hayal ediyorum tabii... Baktım baktım, şarkı söylerken ki mimikleri geldi gözümün önüne. Kadın, hakimiyetin ve kuvvetin timsali... ‘Mutlak içeriğinde bu kuvveti barındıracak bir şarkı olmalı’ diye düşündüm. Sonra dedim ki; ‘Böyle duran, böyle bakan bir kadın hiçbir şeyi unutmaz’, başladım yazmaya. ‘Ölsem Unutmam’ı hemen kaydedip, ulaştırdım. Dinledi, sevdi, tabii ben de sevindim.
‘Kandırmışlar Aşk Diye’de sanatsal bir çalışma söz konusu... Kıyafet tasarımları, dekorlar ilgi çekici... Sizin fikriniz miydi?Klipte izlediğiniz her şey yönetmenim İdil Dizdar’ın hayal gücü, istediği tasarımlar, kıyafetler ve aksesuarlar doğrultusunda gerçekleşti. Omzumda yaktığımız mumlar, tenime akıp, canımı acıtınca, baktı öyle olmayacak, önce kendi avucuna akıttı mumları, sonra kollarıma. Emek, değer, adına ne derseniz işte, hepsi onun yüreğinden çıktı. Ben de geçtim kameranın karşısına, içimden ne geldiyse, öyle söyledim...
Şarkılarınızda yaşanmışlıklar ve acılar var. Sizin ilham periniz kim?Gerçek olmayan bir şeyden ne bahseder ne de uğruna şarkı yazarım. Hepsinin yaşanmışlığı var. Benden taraf değil tabii ki, zaten ömrüm yetmez o kadar şeyi yaşamaya. Ama empati dediğimiz şey var ya, işte o benim ilhamım. O yaşanmışlığı birinde görmem ve gerçekliğini hissetmem, inanmam yeterli yazmak için... Zaman, mekan veya uygun ortam yok. Her yer kağıdım, her şey benim kalemim.
Londra’dan Türkiye’ye temelli döndünüz. Buna müzik mi yoksa anne özlemi mi sebep oldu?Her şeyi, herkesi çok özledim. Ayağının bastığı toprağa ait misin yoksa emanet misin? Bunu ‘gurbet’ kelimesinin anlamını değil, o derin hissiyatını bilenler anlar. Temelli döndüğümü duyanlardan bazıları “Delisin” dedi. Anlıyorum tabii, uzaklaşmak veya başka iklimde yaşamak istiyorlar. Fakat bir yere turist olarak gitmekle, orada yaşamak aynı şey değil.
‘SİNGLE’LA DEVAM’
Şarkınız çok yeni ama önümüzdeki aylarda single mı gelecek yoksa albüm mü?Biraz daha single ağırlıklı devam edeceğim. Bir albüm de hazırlıyor olacağım, yavaş yavaş, sakin sakin...
Anlatmak istediğim çok şey var... O yüzden zamana yayılsın, telaşa teslim olmasın istiyorum. O bitene kadar tek tek şarkılar paylaşmaya devam edeceğim.
Sihirli bir değneğiniz olsa ve müzik sektöründe bir şeyi değiştirmek isteseniz, ne olurdu?Hızlı üretimi... Bu hepimizi çok etkileyen bir durum.
O kadar hızlı ilerliyor ki her şey, sanırım bu kaosun içinde asıl iyi olan, yapılması ve sunulması gereken nedir, onu gözden kaçırıyoruz.
Hepimizde bir telaş var; çabuk çabuk üretip yayınlama telaşı...
Bunun iyi bir şey olduğunu düşünmüyorum çünkü kelimeler ve melodiler bu hıza ayak uydurmaya çalışırken, saçmalayıp anlamsız bir hale bürünüyor.
Sonra kalite, sanat kalkıyor ve sonuç şu an ne görüyorsanız o...