16.10.2021 - 07:05 | Son Güncellenme:
SEÇKİN ŞENVARDAR
Okurlarıyla buluşturduğu "Filipo’nun Kitabı’yla oyunculuğunun yanı sıra yazar kimliğini de ortaya çıkaran Pedro Alonso O’choro, yayın evinin konuğu olarak Türkiye'ye geldi. İspanyol yıldız, dün Taksim'deki bir otelde düzenlenen basın toplantısında soruları yanıtladı.
Türkiye'ye ikinci kez geldiğini belirten ünlü oyuncu, "Sokağa çıktığında Türklerle büyük bir akış yaşıyorum. Benim hissim bu, hemen bir bağlantı kurduğunu düşünüyorum. Uzun bir süre kalabileceğimiz bir yer. Türkler çok tatlı" dedi.
Büyük bir egosu olduğunu ancak onunla baş etmeye çalıştığını anlatan Alonso, "Benim çok büyük bir egom var. Sürekli onu dövüyorum, vuruyorum. Onunla savaşmaya çalışıyorum, her zaman kolay olmuyor" açıklamasını yaptı.
50 yaşındaki aktör, "Gurur her zaman daha kolaydır, kin kolaydır. Bizi esir alan şeyler egodan gelir. İğne ile o balonu patlatmamız lazım. Benim en sevdiğim sporlardan biri ego balonlarını patlatmak" şeklinde konuştu.
"Filipo’nun Kitabı’nda hipnoz yoluyla yapılan bir regresyon seansıyla başka bir yaşama ve başka bir bedene yaptığı yolculuğu anlatan İspanyol yıldız, yaptığı içsel yolculukları şöyle tarif etti:
"Seyyah bir insanım, seyahat etmeyi seviyorum. Bir dede ruhum var eve kendimi kapatıyorum; bisküvilerimi alıyorum, resim yapıyorum, yazı yazıyorum. Sonra montunu giyip istediğim yere çekip gidiyorum. Benim bir ikiz kardeşim var, hiç bana benzemiyor. O hareket etmeyi sevmiyor."
Türk yemeklerini çok sevdiğini ve bu nedenle kilo almaktan korktuğunu dile getiren oyuncu, "Gülük hayatta kahvaltıyı çok seven bir insanım ama Türk usulü kahvaltı seviyorum. Hayatım bir kahvaltıdan ibaret, kahvaltı sofrasını oturmuş gibiyim. Bu ruh halini seviyorum. Kahve, konuşma, okuma, resim... Bu nedenle Türkiye benim için çok tehlikeli. Kahvaltıda kendimi kaybedebilirim. Bir gün daha geçirdikten sonra giysilerime sığamayacağımı düşünüyorum" dedi.
Dünyaca ünlü İspanyol dizisi 'La Casa de Papel'de 'Berlin' karakterine hayat veren Pedro Alonso O’choro, "Türkiye'nin bam telime dokunan bir dokusu var. Her şey o kadar taze ve aşkla yapılmış ki" ifadelerini kullandı.