03.06.2012 - 19:29 | Son Güncellenme:
Röportaj: Bahar DağlıFotoğraflar: Aslı Girgin
Çoğu kişiye göre, ‘Eve Düşen Yıldırım’ın çok izlenmesinde senaryosundan çok, onun payı var. Peki Gizem Karaca nasıl biri?
Nerelisiniz?
İstanbul’da doğdum. Anne tarafım Arnavut, baba tarafım Selanik göçmeni. Sekiz yıl yurt dışında yaşadık. İkinci sınıfa burada başlayıp, New York’ta devam ettim ve Florida’da bitirdim. Yedi ve sekizinci sınıfı da Kanada’da okudum. Sonra lise öğrenimimi Türkiye’de tamamladım. Toplam üç ülkede, 13 okul değiştirdim.
Neden?
Babam makine mühendisi, annem ev hanımı. Bir şirketleri var; beraber çalışıyorlar. İngilizce’yi yerinde öğrenmem ve rahat büyümem için beni yurt dışında büyütmek istediler.
Fazla derdi, tasası olmadan büyüdüğünüzü söyleyebilir miyiz?
Orta halli bir aileydik aslında. Ancak ABD ve Kanada’nın şartları, Türkiye’den apayrı olduğu için oradaki orta düzey, buraya göre epey yüksek oluyor. Şımartılarak büyümedim. Her istediğimi almadılar. Bir şey istediğimde, onu hak etmem gerekiyordu.
“Kendimi yemek konusunda tutamıyorum”
L’Oreal Paris Miss Turkey güzellik yarışmasına katılma fikri nasıl gelişti?
Sadece güzelliğinle bir yere gelmek, bana hep çok saçma geldi. Yarışmayı duyduğumda, üniversitedeki ilk yılımdı, Fransızca’yı öğrenmek için çok zorlanıyordum. “Acaba olur mu?” diyerek başvurdum, şakasına. Beklentim yoktu.
Bir röportajınızda “Sevgilim ikna etti” demişsiniz. Doğru mu?
O dönemde biraz kafam karıştı. Üç ay orada kalıp, eliniz boş dönmek de var. Erkek arkadaşım bunun çok iyi bir fırsat olabileceğini söyleyerek, beni ikna etti.
Kıskanmadı mı?
Ama o apayrı bir insandı. Biz hem arkadaş, hem kardeştik. “Birbirimizi büyüttük” diyebilirim.
Sizin için “Modeller uzun olmalıdır” klişesini yıktığınızı söylüyorlar...
Böyle bir şeyi başarmak bile o kadar güzel bir his ki... Podyuma olduğum gibi çıktım. Yarışmaya katıldığımda 57 kiloydum, Uğurkan Ağabey (Erez), bana çok kızıyordu. Şişmandım. Bir de erkek gibi yürümemem konusunda uyarıyordu. Üzerinden bir yıl geçti ve şimdi “Artık oldun!” diyor.
Kompleksiniz var mı?
Var tabii ki. Kendimi yemek konusunda tutamıyorum, çok fazla yiyorum ve hızlı kilo alıyorum.
“Henüz oyuncu değilim”
‘Eve Düşen Yıldırım’a gelirsek... Şöhreti hissediyor musunuz?
Annem, “Kızım ne başardığının farkında mısın? Neden hâlâ eski Gizem gibisin? Senin yerinde başka bir kız olsa, bambaşka olurdu” diyor. Ben değişmedim ama. Sadece, başarmak güzel bir his.
Bundan sonra ne olacak?
Son günlerde bunu düşünüyorum. Zirveye çıkmışken, birden düşmek istemiyorum. Gözüm çok yükseklerde değil. Doğru yolda yürüyeyim, karşıma çıkanları değerlendireyim istiyorum.
Dizinin ilk bölümünün yayınlandığı saatlerde, Beyaz Show’da Alessandra Ambrosio konuktu. Reyting ölçümlerine göre “Gizem Karaca, Ambrosio’yu geride bıraktı” diye haber yapıldı. Diziden çok sizi mi izliyorlar?
Geçenlerde dizi başlamadan bir saat önce internette, “Oooo bu akşam bacak şov var” diye bir cümle gördüm. Güldüm. Bu, insanların bakış açısı. Kimi konuyu beğenip izliyor kimi beni, bilemem.
Bu anlamda oyunculukla ilgili tedirginliğiniz var mı?
Oyuncu bile değilim ki henüz. Dizideki diğer oyuncular benim öğretmenlerim.
Oyunculukla ilgili hayalleriniz yok mu?
Sinema sahnesinde olmak, kalıcı bir karakteri canlandırmak isterim.
“Karakter için ne gerekiyorsa yaparım”
“Öpüşmem veya sevişmem” gibi Türkan Şoray kanunlarınız olacak mı?
Bunu düşündüm ve ailemle konuştum. Babam önce “Asla, hayır!” dedi. Ama ardından “Artık sen bir denize girdin, ‘Yüzme’ diyemeyiz” geldi. Şimdilerde gözünü kapatacağını ve o sahneyi izlemeyeceğini söylüyor. Ben de aşırıya kaçmak istemiyorum ama bir oyuncu olarak canlandıracağım karakter için ne gerekiyorsa yaparım.
Röportajın tamamı, Tempo haziran sayısında...